12 Mayıs 2006

89 3 0
                                    


12 Mayıs 2006


Dün geceden sonra o bara bir daha gitmemeye karar verdim. İbnelerle daha fazla temas kurmayacaktım. Geçenlerde gittiğim kulübü tercih ettim yine. Hiçbir şey olmasa bile en azından oradaki insanları izleyerek bile vakit geçiyor. Orada daha çok izleyip öğrenebileceğim şeyler var. Bu tip kulüplerde bir farklılık var. Normalde gittiğim barlarda bunları görmüyorum. Buradaki yaratıkların tavırlarını ve iletişim kurma yeteneklerini normalde ancak hayvanat bahçesindeki şempanze ya da goril sürülerinde görürsünüz.


İyi giyimli ya da takım elbiseli bir adam bu tip kulübe girdiği anda, içerdeki yaratıklar doğrudan ona odaklanıyor ve içe kapanıyor. Sanırım bir tür koruma içgüdüsü bu. İçeri giren adamın av mı yoksa avcı mı ya da iyi giyimli bir polis mi olduğuna karar vermek durumunda kalıyorlar.


Sonra keşif ve gagalama zamanı devreye giriyor. Öncelikle fahişeler başlıyor. Bu tip yerlerin her birinde en az 3-4 fahişe var. Onları yaş ve güzelliğe göre kategorize edebilirsiniz. Enteresan olan, fahişeler çok önemli bir yeteneğe sahip. Seninle herhangi bir iletişim ya da temasa geçmeden, sana yaklaşmayı beceriyorlar.


Bu olayı şimdiye kadar 10-12 kez gözlemledim. Olay kafamda şekillenmeye başladı artık. Orta yaşlı, iyi giyimli ve yakışıklı bir adam içeri giriyorsa öncelikle genç ve güzel fahişeler onun peşine düşüyor. Adam çok yakışıklı değil ya da sıradan giyimli ise, daha yaşlı veya çok çekici olmayan fahişeler peşine düşüyor. Eğer adam kendisine ilgi gösteren fahişeye uzak duruyorsa, o gece diğer fahişeler yanına bile yaklaşmıyor onun.


Allah'a çok şükür, kendimi doktor olarak tanıtmadığım için onların jinekolojik sorunlarını dinlemek zorunda kalmıyorum. Emin olabilirsiniz ki bu sorunların listesi uzundur sürtüklerde. Aslında çok komik bir durum var ortada. Ben bu aralar müşteri avındayım ve bu tip yerlerde şehrin geri kalanına kıyasla metrekareye çok daha fazla sorunlu hasta düşüyordur. Ama buradaki yaratıkları hastam olarak göremiyorum. Ödeyebilecek durumda olsalar bile.


Fahişelerden sonra sıra otlakçılara ve dolandırıcılara geliyor. Onlar fahişelerden daha ilginç olmalarına rağmen, yaratıcılıklarının sığ olması beni hayal kırıklığına uğratıyor. Onlar tam kaybedenler statüsünde. Çıtaları çok alçak. Çoğu sadece birkaç içki veya en fazla kendilerine bir yemek ısmarlanmasının peşinde.


En azından hoş sohbetler açıyorlar. Böylece onlara bir içki ısmarlamak çok da sorun olmuyor benim için. Bir ya da iki kere bana sahte saat veya yüzük satmaya çalıştılar. Bir tane hıyar da beni otoparktaki arabasına kadar takip etmem için ikna etmeye çalıştı. Arabasında takım elbiseler varmış. Ben de o kadar salağım ya, herifi takip edecekmişim. Yürü be.


Belki de onunla dışarı çıkmam gerekirdi. İçinden bokları dökülürcesine onu dövebilirdim. Ya da dışarıda bekleyen arkadaşını da buna dâhil edebilirdim. Ama kırık parmaklara hiç ihtiyacım yok şu aralar. Elim alçıdayken ya da parmaklarım bandajlıyken ameliyat etmek oldukça zor bir iş.



Bir Seri Katilin Günlüğü - Uyanış (Kitap olarak yayınlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin