6

556 77 26
                                    


Jisung evden çıkmak için hazırlanıyordu. Bu sabah erken kalkmıştı tuhaf bir şekilde. Zaten sabahları erken kalkmak zorunda kalıyordu çünkü hastaneye gitmesi gerekiyordu o yüzden alışmıştı erken kalkmaya ama artık hastanede çalışmıyordu yani o kadar erken kalkmasına da gerek yoktu. Ama nedense bugün hastaneye gitmek için uyandığı saatten daha erken uyanmıştı. İşine gelirdi bu saatte kalkmak hem kahvaltısını yapmıştı hem de duşa girmişti ne de olsa bolca zamanı vardı.

Şimdi de evden çıkıcaktı. Çıkmadan telefonundan minhoya mesaj atmıştı geleceğine dair.

Han jisung
Şu an çıktım
20 dakikaya orda olurum

Mesaj atmak istemiyordu boksöre hatta elinde oldukça az konuşmak istiyordu ama ne zaman geleceğini mesaj olarak atması gerekiyordu. Mesajı da yazdıktan sonra telefonunu kapatıp cebine koymuştu. Jisung'un arabası vardı ama havanın güzel olduğu günler yürümeyi tercih ediyordu, bugünde o günlerden biriydi işte. Zaten gideceği yerde hiç park yeri bulamıyordu birde onun için sinirlenemezdi.

                                            ***

Yirmi dakikalık bir yürüyüşün sonunda gelmişti jisung. Girişte belki markı görür diye düşünmüştü çünkü buralarda dolanıyordu şarkı söyleyerek ama bu sefer görememişti, zaten bu ikinci gelişiydi buraya normaldi o yüzden.

Üst kata çıktığında minho'nun antreman yaptığını mark'ın da köşede telefonla konuştuğunu görmüştü. Çantasını bırakmak için köşeye adımladığında minho aynadan görmüştü onu. Minho'nun arkasından geçerken kısa bir baş selamı vermişti daha sonra eşyalarını köşeye bırakmıştı.

Mark hala fark etmemişti jisung'un geldiğini, telefonda önemli biri ile konuşuyor gibi duruyordu. Jisungta onu rahatsız etmemişti ama ne zaman kontrole başlayacağını bilmiyordu. Minho şu an antreman yapıyordu onu bölücek hali yoktu öyle değil mi? Yani bitene kadar beklemeliydi. Madem burada bitene kadar bekleyecekti ne diye bu kadar erken gelmesini söylemişlerdi?

Eşyalarını bıraktığı yerin yanına oturmuş ve beklemeye başlamıştı jisung. Bir saate yakın oturduğu yerde izlemişti minhoyu. Markta ikinci bir telefon görüşmesinden sonra buraya gelip minho'nun biraz dinlenebileceğini söylemişti.

"Minho biraz dinlenebilirsin. Ayrıca öğle yemeği de yemedin, yedikten sonra devam et!"

"Aç değilim bir şey yemeyeceğim."

"Bebek misin sen? Ne demek aç değilim sadece sabah yediğin kek ile duruyorsun minho. Eğer bir şey yemeden antremana devam edeceğim diyorsan tam şu an eve gidebilirsin çünkü bir şey yemeden antreman yapman hiçbir boka yaramaz!"

"Bağırma mark tamam yerim yemek hadi git artık."

"On dakika sonra bir görüşmem var. Birazdan çıkacağım ve sende geldiğimde yemeğini yemiş olucaksın anladın mı? Jisung minho şu an sana emanet bir şeyler yediğinden emin ol! Görüşürüz ben çıktım!"

Mark bize el sallayıp gitmişti. Minhoda mola verdiğinden beri omuzlarında duran havluyla saçlarını ve ensesindeki terlerini siliyordu. Ona bakarken oda kafasını bana çevirmişti.

"Ne baktın o kadar doktor?"

"Sana mı baktım sanıyorsun? Salonu inceliyorum ben."

"Salonu mu? Nasılmış bari güzel mi?"

"Yani klasik salon işte."

Jisung bir saattir oturduğu yerden sonunda ayağa kalkmıştı. Kalktığı an beline küçük bir ağrı girmişti, e normaldi tabi hiç hareket etmeden bir saat boyunca oturmuştu çünkü. Belini sağ ve sol yapıp esnettikten sonra kapıya doğru adımlamıştı.

pugile /minsungWhere stories live. Discover now