-ARYA-
Eve yaklaşmıştık. Mert'e beni evin arka kapısına bırakmasını istedim. Yavaşça arabayı durdurup bana bakmaya başladı, ben ise derin nefesler alarak kendimi ayıltmaya çalışıyordum. Mert arabadan inip bana yardım etmişti. Arabanın kaputuna yaslanarak Melek Teyzenin telefon numarasını aramaya başladım. Bu işte bir sorun vardı. Ekranı tam net seçemiyorum, gözlerimi sonuna kadar açıp, kıssam da ekranı net göremiyordum. Nefesimi dışarı sesli bir şekilde verirken Mert bana dönüp;
"Şimdi ne oldu baş belası?"
"Ben ekranı net göremiyorum." Mert bana bıkkın gözlerle bakarken;
"Kimi aramak istiyorsun?"
"Melek Teyzeyi. Bizim evde çalışıyor bana yardım etmesi için." Tamam, anlamında başını sallayıp numarayı tuşlamıştı. Melek Teyzeyle konuşmuştum beni kapının önünde bekleyecekti. Arka kapıya doğru Mert'e yaslanmış yürürken arka kapıdaki koruma dikkatimi çekmişti. Bir anda durunca Mert anlamayan gözlerle bana baktı. Başımla kapıyı işaret ederek Mert'in de bakışlarını o tarafa doğru çektim. "Bekle hemen döneceğim."
Beni tutmaya çalışmıştı ama koşar adım korumanın yanına gittim. Adam beni görünce şaşırma ve panik karışımı bir şekilde;
"Arya Hanım iyi misiniz?"
"Ön kapıda bana sarkıntılık eden adamlar var. Lütfen onlarla ilgilenir misiniz?" Adam "Tamam" deyip ön kapıya koşarak gitmişti. Mert hızlıca yanıma gelip kapıya kadar eşlik etmişti. Melek Teyze arka kapıyı açarak bir bana birde Mert'e bakmıştı.
"Kızım ne oldu sana iyi misin?" Melek Teyzenin sesi endişeli çıkmıştı. İçimden çok mu kötü görünüyorum diye geçirmiştim. Mert:
"Biraz içkiyi kaçırdı ama şuan iyi gibi. Duş alıp dinlenirse geçer. Sabah mutlaka bir şeyler yesin."
"Sağol oğlum, sen kimsin?"
"Şey ben Aryanın arkadaşıyım. Mert Çelik" Melek Teyze anladım manasında başını sallamıştı. Evin aydınlatmalarının yanı sıra Mert'in yüzüne vuran Ay ışığı onu daha yakışıklı gösteriyordu. Mert'e doğru eğilerek;
"Her şey için teşekkürler" dedim.
"Önemli değil. Hadi yat dinlen, iyi geceler." Yüzünde içten bir gülümseme vardı-en azından ben öyle olmasını ummuştum-
"Sana da"...
....
"Kim bilir ne kadar içti de bu hale geldi?"
"Ah ne biliyim ben kızım. Dün gece o çocukla geldi çocuk Aryayı bana emanet ettikten sonra gitti."
"Hangi çocuk??" İnci'nin tiz sesiyle gözlerimi açmaya çalıştım ama gözlerim bana ihanet ederek açılmamışlardı. Olduğum yerde oturur pozisyona geçmeye çalışırken başımın ağrısıyla durmak zorunda kalmıştım. Melek Teyze ve İnciye dönerek;
"Ne oldu bana? Yoksa Kamyon mu çarptı?"
"Yok canım, o 4 ay önceydi. Bu sefer içki çarptı." İncinin dediği ile dün geceyi kafamda taramaya "sonra.......
"Neler oldu? Ne yaptım ben" sesim kısık ama korku dolu çıkmıştı. İnci hemen;
"Valla orasını bilemiyoruz ama geceyi esrarengiz bir çocukla kapattığın ortada." Gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Esrarengiz çocuk mu? Bir şeyler hatırlıyordum ama net değillerdi. İnci kalan sözüne devam etti.
"Eğer Melek Teyze söylerse kim olduğunu anlayacağız!" Bakışlarımı hemen Melek Teyzeye çevirmiştim.
"Kızım valla sen dün öyle gelince ben çok korktum. Çocuk sağolsun seni eve kadar getirdi. Hatta adını da söyledi. Mert Çelik'ti galiba." İnci Mert kim gibisinden bana bakış atınca bende dün geceyi hatırlamak için hafızamı zorlamıştım. Kafamda oluşan görüntülerle ağızım bir karış açık kalmıştı. "Hayır ama ya!" Kafamı yastığıma gömüp, bu utançla nasıl yaşayacağımı bulmam gerekiyordu. İnci başımda milyon tane soru sorarken kapının açılmasıyla sonunda sorularına ara vermişti. Kimin geldiğine bakmak için kafamı yastıktan kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜRAT AŞK
Jugendliteratur-ARYA- Özenilecek bir hayata sahip, sorunlu bir genç kız. Aslında tek istediği birazcık sevgi. Kendini kapattığı ve orada mutlu olduğunu sandığı bir hayatı var. Onun için yaşadığı kafesten kurtulmanın sadece iki yolu var. Müzik ve Motor! Acaba ge...