Merhaba Arkadaşlar. Öncelikle bu bölümü biraz geç yayınladım özür dilerim ama umarım seveceğiniz bir bölüm olur. Kısa bir not paylaşmak istiyorum öncelikle. Bu bölümü bir çok kişinin ağzından yazdım umarım kafanız çok karışmaz. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Şimdiden iyi okumalar :))
Not: Beni tekrar hikayeme bağladığın için teşekkür ederim Eray :)
****
Olayın yaşandığı geceden sonra bazı şeylerin değiştiğini hissediyordum. İnci ertesi akşam gelip tabi ki canıma okumuştu. Bütün hikâyeyi, neler hissettiğimi ve Mert'in bana nasıl davrandığını ona anlattığımda takındığı anaç tavırlarıyla ve "Kendini ne zannediyor bu çocuk ya!" "Arya bak ben bu çocuğu döverim." "Bide ağlatmış seni valla katil olurum ben ya" gibi bir sürü söylenmeleri bu kadar olayın üstüne gülümsememi sağlamıştı. Her şartta İnci ve Bora'nın arkamda olduğu bilmek bana güç veriyordu.
Okula gitmek ve Mertle yüzleşmek istemiyordum. Okula ilk geldiğim zamandan beri bana karşı hep soğuk tavırlar sergilemişti. Başta bütün herkese karşı böyle davrandığını düşünsem de dün geceden sonra kesinlikle benimle ilgili bir sorunu olduğunu düşünmeye başlamıştım. Neden bana karşı cephe aldığını sorma cesaretini bile gösteremiyorum. Normalde karşımdaki insana sözümü esirgemem olduğu gibi söylerim, ne düşündükleri veya arkamdan ne dedikleri umurumda bile olmazdı ama konu Mert'e gelince cesaretim onun soğukluğuna karşı kendi sığınağına saklanıyordu. Beni motora zorla bindirdiği zaman kafa tutmalıydım ama sadece mırıldanmakla kalmıştım. Kim bu kız? Neden Mert'e karşı böyle küçük bir kız çocuğu gibi oluyor? İncide bu düşüncelerimi anlamış olacak ki benim okula gitmeme fikrime tamamen karşı çıktı.
"O ne öyle kaçıyormuşsun gibi. Hayır canım o okula gidilecek, kimse seni üzdüğünü düşünmesin."
İnciyi dinleyip okula gitmiştim. Babam artık daha sakin, motordan ve kavgadan uzak bir hayat sürmem için beni başka bir okula yazdırmış olsa da maalesef bunun için yanlış bir okul seçmişti. Mert ve çetesi sayesinde bütün okulun benim hakkında bir fikri vardı.
Olaydan sonra ki gün okula gittiğimde ne Aras nede Mert'in okula gelmemesi beni şaşırtmamıştı. Ertesi gün sınıfta Mert'i görmem beni şaşırtmıştı ama Arasın hala okula gelmemesi dikkatimi çekmişti. Gerçekten suçluluk mu hissediyordu? Hiç sanmıyorum! Belki üzülmüş olabilir ama en yakın arkadaşını bir kız için aralarını bozacağını hiç sanmıyorum.
Mert'in benimle konuşmak gibi bir çabası da yoktu. Bazı zamanlar bana bakışlarını yakalıyordum. Sanki bir şey söylemek istiyor gibiydi. Gözlerinin üzerimde olduğunu hissettiğim zamanlar çok huzursuz oluyordum ve onunla yalnız kalmamak için ayrıca çaba sarf ediyordum. Her ne kadar saçma bir düşünce olsa da Mert'in bana zarar verebileceği düşüncesi aklımdan çıkmıyordu. Kafamda kapalı kutulara kilitlediğim ve anahtarını kimsenin bulamayacağı yere koyduğum duygularımı ve düşüncelerimi tek bir hamlede önüme sermişti. Gerçeklerden kaçamayacağımı bana net bir şekilde göstermişti...
Son iki gün derslere odaklanmaya çalışarak geçmişti. Ayrıca bu hafta sonum çok yoğun geçecekti. Öncellikle Kayayı havaalanından alacak daha sonra İnci'nin beni zorla götürmek istediği Selin'in doğum günü partisine gidecektik. Alarmın sesiyle kalkıp kendimi duşa atmıştım. Evden 7 gibi çıkıp partide giyeceğim kıyafeti ve ayakkabıları da yanıma alıp yola koyuldum. Bizim kuaförün önüne geldiğimde hızlıca kıyafetleri görevliye verip havaalanına gittim.
"Bir sade kahve lütfen." Garson yanımdan ayrılınca Amcamı aramak için telefonumu aramaya başladım. Tam telefonumu elime almıştım ki amcamın aradığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜRAT AŞK
Roman pour Adolescents-ARYA- Özenilecek bir hayata sahip, sorunlu bir genç kız. Aslında tek istediği birazcık sevgi. Kendini kapattığı ve orada mutlu olduğunu sandığı bir hayatı var. Onun için yaşadığı kafesten kurtulmanın sadece iki yolu var. Müzik ve Motor! Acaba ge...