Bölüm 17: NEDEN BEN?

255 15 0
                                    

Evet arkadaşlar yine uzun bir ara ve yine ben. Bu kadar bekletmemin sebebi okulumun erken açılmış olması. Arkadaşlar öncelikle hikayemin okunma sayısı gün geçtikçe artıyor bunun için sizlere çoook teşekkür ederim :)) Umarım hoşunuza giden bir hikaye oluyordur. Hepinize iyi okumalar. Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorumm.


-ARYA-


Arkamda 4 kızgın boğa ve o boğaları umursamayan deli bir kız bırakmıştım. İnciyle motorumu kaçırma gibi bir planımız olmasa kesinlikle ona arka çıkmak isterdim ama...

Arabamı eski okulun önüne park ettikten sonra kapıya doğru ilerlemeye başladım. Kapıdaki güvenlik beni tanıdığı için geçmeme ses çıkarmamıştı. Okulun önündeki banklardan birine oturmamla zilin çalması bir olmuştu. Kapıdan çıkan tanıdık yüzlere bakmaya başladım. İçimden acaba burayı özlüyor muyum diye geçirdim. Sanırım özlemiyordum...

Bankta bizimkilerin çıkmasını beklerden okuldan çıkan kişileri incelemeye başlamıştım. Bana bakıp gülümseyen ve neden burada olduğumu anlayamayan yüz ifadeleri ile karşılaşıyordum. Aslında hak vermiyor değildim. Okuldan garip bir nedenden dolayı ayrıldıktan sonra bankta başka okul kıyafetlerinde oturan bir kız görsem bende merak ederdim. Kapıdan Bora, İnci, Ekim ve Yiğit dörtlemesini görünce ayağa kalkarak onlara doğru ilerlemeye başladım. Beni ilk fark eden yiğit olmuştu.

"Bu Arya değil mi?" Yiğit'in sorusu üzerine bütün gözler bana dönünce sadece gülümsemekle yetindim. Bora ve İnciye baktığımda şaşırdıkları her hallerinden belliydi.

"Senin ne işin var burada? Tabi hasretimize dayanamadın değil mi?" Yiğit'in sorusu üzerine 'sürpriz' diye ellerimi havaya kaldırıp gülümsemeye devam ettim. İnci bana sen deli misin bakışı atıyordu. Kısaca hepsine sarıldıktan sonra arabaların olduğu yere doğru ilerlemeye başladık. Kapıda Yiğit ve Ekim ayrıldıktan sonra üçümüz kalmıştık.

"Araban yoksa atla da biraz takılalım, özledim." Boraya özür dilerim bakışı atıp;

"Olmaz." Bora kaşlarını hafifçe yukarı kaldırarak dediğim şeyi tekrar etti.

"Olmaz?"

"Evet, olmaz çünkü bizim İnci ile bir işimiz var."

"Ne işiymiş o?" Boraya yalan söyleme kısmında tamamıyla çuvallıyordum. Onun gözlerine bakıp yalan söylemek çok zor oluyordu. İnciye yardım et gibi bakmaya başlayınca omuzlarını silkmişti. Kötü İnsan...

"Hala bir cevap alamadım." İkimizi de süzdükten sonra çatık kaşlarla konuşmaya devam etti.

"Zaten senin buraya gelmenden belli. Evet, dinliyorum ne hatlar karıştırıyorsunuz?"

"Yok bir şey karıştırmıyoruz biz. Sadece şey, biz şeye gidecektik." nefesimi sesli şekilde dışarıya verip;

"Ay İnci söylesene biz nereye gidiyorduk?!" İnci daha sözümü bitirmeden "Alışveriş!" demişti. Boranın inanmasını umut ederek yüzüne bakmaya başladım.

"Hadi inanmış olayım. Ama sizde bir haller var, gözüm üzerinizde." Bora arabasını bindikten sonra rahat bir nefes alıp İncinin arabasına yaslanmıştım.

"Yani az kalsın her şeyi anlayacaktı çocuk. Madem Boraya yalan söyleyemiyorsun söyleme o zaman!"

"Ne yapayım İnci? çocuğa 'biz inci ile motorumu kaçırmaya gidiyoruz sonra ben hani az kalsın öldüğüm yarışlara katılmaya yeniden başlayacağım' mı deseydim?" İnci korku dolu gözlerle bana bakmaya başlarken;

SON SÜRAT AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin