BÖLÜM 19: KOKUN

263 13 0
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yeni bölüm ile karşınızdayım :) 



-ARYA-

Kendimi sürüsünü kaybetmiş bir hayvan gibi hissediyorum, savunmasız ve her zaman tetikte. Arkamı kollayacak kimse yok. Gülmek için kendime söylediğim yalanlar gün gittikçe kötüleşip, yok olmaya başladı. Hayata tutunmam için bana kol değneği gibi yanımda olan, bana güç verip dik durmamı sağlayan iki kişiyi de sık göremez oldum. Babam ise gittiği günden beri sadece 3 kere konuşmuştum. Anneme girmiyorum bile. Evde elimi uzatsam tutacak kadar yakın ama ruhu bana kilometrelerce uzak olan bir insan. Ve üç gündür kafamı meşgul eden insan, Mert. Bu aralar sadece Doruk'un yanında gülüyor olmam çok garipti çünkü yanında gülmek istediğim başka insanlar vardı. O beni anlıyordu, bana sorular sormuyordu, beni müzikle iyileştirmeye çalışıyordu. Ben gülmekten vazgeçmişken o beni gülmeye zorluyordu. Ben, benim için bu kadar çabalamazken o benim için bu kadar çabalıyordu.

Bakışlarımı beyaz tahtadan çekip önüme koyulan kağıda kaydırdım. Üzerinde 23 sayısı görür görmez yüzümü buruşturdum. Gerçekten matematikten nefret ediyorum!

"Aryacım ders çıkışında konuşalım." Hocaya kafa salladıktan sonra boş kağıdı incelemeye koyuldum. Acaba kağıdı boş verseydim daha mı çok puan alırdım? Aslı da kağıdı görmek için hafif eğilince onun tepkisi de aynı olmuştu.

"Boş ver bende 53 almışım zaten." Hayatımda matematik gibiydi ne kadar çözmeye çalışırsam çalışıyım işlem hatası yapıp sonucu yanlış çıkıyordu. Geri kalan ders saati boyunca yapamadığımız soruları çözmüştük. Son üç soru kala zilin çalmasıyla yavaş yavaş herkes ayaklandı.

"Bugün başka prova var mı?"

"Öğleden sonra var galiba, neden ki?"

"Oh ne güzel ya! Sabah prova öğlenden sonra prova, bende mi katılsam acaba?" Aslıya bariz bir şekilde gözlerimi devirip 23 puanlık müthiş kağıdımı da alarak hocanın sırasına doğru ilerlemeye başladım.

"Aryacım aslında kâğıdına baktığım zaman bir şeyler yapmaya çabalamışsın. Bence daha çok çabalarsan ve asılırsan ben yapacağına inanıyorum ama çok çalışman lazım. Aslında ben senin için bir çalışma takvimi hazırladım ve seninle beraber çalışacak biri."

"Tamam olur, matematik hocalarından biri mi?" gene süre kaybı olan matematik dersleri...

"Hayır canım matematik hocası değil ama-"

"Hocam beni istemiştiniz?" Mert'in de gelmesiyle tam olmuştuk. Hoca onu da istediğine göre o da benim gibi matematikten kaldı demektir. Ne garip anlaşabildiğimiz bir nokta varmış.

"Ah, evet canım bende tam bu konudan bahsediyordum. Senin Aryaya ders vermeni istiyorum." Ne istiyormuş?! Mert'in bana ders vermesini mi? Mertte benim gibi düşünüyor olacak ki tepkimiz aynı anda ve aynı şiddette olmuştu. Anlaşabildiğimiz bir nokta mı demiştim?!

"NE?!" Hoca direk beni takmayıp Mert'e ita fen konuşmaya başladı.

"Arya matematikte yardımcı olmanı istiyorum. Müdür yardımcınızla konuştum yaz tatilinden kalma bir cezan varmış eğer bunu yapmayı kabul edersen o cezanı buna saymaları için onları ikna ettim." Resmen benim fikrim alınmıyordu. Ben daha 3 gün önce bu çocuğa benden uzak dur demişken birde bana ders anlatması çok ironik olurdu.

"Hocam ben istemiyorum" pat diye söylediğim cümle ile ikide bana dönmüştü. Bende Mert'e döndüğüm zaman kaşlarını kaldırıp beni incelemeye başladı. 3 gündür ilk defa bana böyle bakıyordu. Bana denizi andıran gözlerine bakma ihtiyacı hissettim. Zaten onun gözlerinden de kendimi alamıyordum. Ben onu incelerken o bir anda kağıdı elimden çekip incelemeye başladı. Notumu gördüğünde yüzünde oluşan saçma gülüş beni daha çok sinir etmişti.

SON SÜRAT AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin