5; "gerçek mutluluk"

788 112 202
                                    

  bitkibilim dersi için kullandıkları seraya dersler dışında çoğunlukla kimse gitmezdi, yang jeongin hariç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


bitkibilim dersi için kullandıkları seraya dersler dışında çoğunlukla kimse gitmezdi, yang jeongin hariç. jeongin küçüklüğünden beri çiçeklere olan düşkünlüğünü omelas şatosunda da göstererek seradaki çeşitli bitkilerle ilgisini devam ettiriyordu ve onu tanıyan herkes de bunu biliyordu. ona göre seradaki zararlı olarak nitelendirilen bitkiler bile güzel ve ilgi çekiciydi. derslerde zararlı bitkileri kullanacaklarında herkes masalardan geriye kaçışırken o daha ilk sınıflarda iken bile masanın dibindeki yerini alır ve hevesle bitkileri incelerdi.

annesiyle babası farklı dünyaların insanları olmalarına rağmen genç yaşlarında birbirlerine aşık olup evlenmişler ve mutlu bir yaşam sürmeye başlamışlardı. babasının muggle olmasından dolayı annesinin safkan ailesi tarafından başlarda kabul görmemişler ve bu evliliğe annesinin ailesi razı gelmemiş ama birkaç yıl sonra jeongin dünyaya geldiğinde annesinin ailesi yavaş yavaş kabullenmeye başlamışlardı hem muggle babasını hem de jeongin'i. jeongin'den üç yıl sonra kız kardeşi dünyaya geldiğinde ise aralarındaki soğukluk iyice azalmıştı. jeongin'in büyücü olduğu anlaşılıp da omelas için kabul mektubu geldiğinde ise annesinin ailesinin içi biraz daha rahatlamaya başlamıştı.

jeongin muggle ailelerin yaşadığı bir yerde doğup büyümenin getirisiyle muggle hayatına alışkındı. annesi evdeyken bile çok fazla büyü yapmazdı, jeongin anneannesinin evine gittikçe büyü dünyasıyla haşır neşir olmaya başlamıştı zaten ama on iki yaşındayken omelas'a geldiğinde tam olarak büyü dünyasıyla tanışmıştı. başlarda zorlanmıştı, hatta neden kardeşi gibi bir muggle olmadığını ve normal bir okula gitmediğini sorgulayıp ağlamıştı da ama zamanla büyücü olduğunu kabullenip de okula alışmaya başladığında büyücülüğü de sevmeye başlamıştı. en büyük sebebi ise bitkibilim dersi ve bu seraydı.

küçükken evlerinin bahçelerinde babasıyla ve kardeşiyle birlikte bir sürü çiçek dikerlerdi. babasının çiçekçi dükkanı olması da jeongin'in bitkilere ve çiçeklere olan ilgisini arttırmıştı. bu yüzden omelas'a geldiğinde en azından bir tane zorlanmadığı ve ilgi alanı olan bir ders olduğunu görünce içi rahatlamıştı. her hafta bitkibilim dersini iple çeker ve seraya girmek için heyecanla beklerdi. üçüncü sınıftan sonra seraya ders dışında girme haklarının olması ise onu fazlasıyla mutlu etmişti.

şimdi de akşam yemeğinden sonra kendisini yine serada bulmuştu. canı bu sevimli -bazıları her ne kadar sevimli olmasa da- canlıların arasında olmak istemişti ve yemekten sonra arkadaşlarından ayrılıp şatonun en alt katındaki seraya gitmişti. uykuya dalan bitkileri rahatsız etmemek için ışıklardan yalnızca birini açmıştı ve bu yüzden loş bir ortam hakimdi. zaten seranın neredeyse her yanının sarmaşıklı, büyük yapraklı bitkilerle kaplı olmasından ötürü kasvetli ve karanlık bir yapısı varken şu anda iyice korkutucu olmuştu fakat ona göre korkacak hiçbir şey yoktu. o diğerlerinin korktuğu, hatta tiksindiği bitkilerden bile çekinmezdi zaten.

thin white lies [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin