14; "muggle dünyasına gitmek"

646 122 127
                                    

noel tatiline kadar var olan bir hafta minho için cehennem gibi geçmişti. sanki evrenin zamanını belirleyen kum saatinin üstünü biri vakumlamış ve kumların daha yavaş akmasını sağlamıştı ama yine de bir şekilde günler geçmeyi başararak tatilden önceki son güne gelmeyi başarmıştı.

minho bir hafta boyunca jisung'la iletişime geçmemişti. kumral oğlanın da onunla uğraştığı yoktu, sanki o gece bombayı kucağına bırakıp kenara çekilmiş gibiydi. minho ise bir haftadır kendisini yarın için hazırlamaya çalışıyordu ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. ailesine noelde eve gitmeyip biriken ödevlerini yapmak için okulda kalacağı yalanını söylemek dışında bir hazırlığı olmamıştı yani. annesinin gelmesi için biraz ısrar etmesine rağmen okulda kalmaya ikna etmesi de bir gelişmeydi en azından. zaten eve gitmek istediği yoktu ama muggle dünyasına gitmeyi istediği hiç yoktu.

bir kere muggle dünyasında ne işi vardı ve bu aptal bulanık bu fikri de nereden çıkarmıştı? ona işkence edebileceği en iyi fikri bulduğu için ilk günlerdir sinir küpü gibiydi minho, sonrasında ise mecburen kabullenmişti. resmen yarın muggleların dünyasına gidecekti, hem de nefret ettiği oğlan ile bir gün geçirmek sorundaydı.

bu gerçek yeniden aklına gelince gözlerini sıkıca kapayıp kafasını biraz daha yastığa gömdü ve inlememek için kendisini son anda durdurdu minho. o bulanığı öldürmek istiyordu.

arkadaşlarına anlattığında dördü de başta şaşırdı, sonra biraz sinirlendi ama sonrasında minho'dan daha iyi kabullendiler. özellikle seungmin onun için bir değişiklik olacağını söyleyerek telkin etmeye başlamıştı ama minho onun ciddi olup olmadığını anlayamıyordu çünkü seungmin'in ciddi olma ihtimali çok yüksekti. yine de arkadaşlarına karşı sinirini çıkarmama konusunda başarılı olmuştu.

"minho?"

minho yine erkekler yatakhanesinde tek başına, karanlıkta yatıyorken arkadaşları ise slytherin ortak salonunda onun hakkında endişeleniyordu ve ryujin öne atılıp ilk kurban olmayı seçerek turuncu saçlının yanına gelmişti. içeride olup olmadığını anlayabilmek için ismini seslendiğinde minho da uyuyormuş numarası yapmak için hemen gözlerini kapadı. pozisyonunu değişmeye fırsatı olmamıştı ama.

ryujin karanlık odada yatakların arasından yönünü bularak arkadaşının yanına vardığında her zamanki gibi yanındaki seungmin'in yatağına oturup minho'ya baktı. uyumadığını biliyordu, minho hiçbir zaman sırt üstü uyumazdı bir kere.

"uyumadığını biliyorum zeki çocuk."

minho gözlerini bile kırpmadan yatmaya devam ettiğinde ryujin oyalanmaya niyeti olmadığı için direkt işe koyulup oğlanın belinin yanına parmağını bastırdı ve minho tikiyle oynandığı için anında yerinden zıpladı. az kalsın ağzından bir küfür fırlatacaktı da yanındakinin ryujin olması kendini tutmasını sağlamıştı. seungmin veya felix olsaydı yaratıcı küfürler duyabilirlerdi.

"ıssız adam triplerine bu sene çok fazla girdiğinin farkında mısın?"

ryujin hiçbir şey yapmamış gibi dirseklerini dizlerine dayayıp elini de çenesine dayayarak biraz öne doğru gittiği sırada minho da oflayarak sağa doğru dönerek uzanmaya başladı. "ıssız adam tribi ne alaka?" dedi ardından.

"kendini bizden soyutlayıp yatakhanede, orada veya burada tek başına takılmaya çalışmalarını diyorum."

"insanların yalnız kalmaya da ihtiyacı vardır."

"senin yalnız kalmaktan nefret ettiğini biliyorum." ryujin içli bir nefes çekerken biraz daha öne kayarak kalçasını neredeyse yatağın köşesine getirdi ve minho'ya biraz daha yaklaştı. "bir şeylere canın sıkıldığında her şeyi tek başına çözmeye çalışmandan da nefret ediyorum ayrıca."

thin white lies [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin