final; asla yalnız yürümeyeceksin

330 62 55
                                    

"senin bu baban var ya biraz alık."

jisung kucağındaki kedinin başını okşarken onunla minho'nun dedikodusunu yapıyordu. soonie ise ona biraz daha sırnaşırken yalnızca yattığı yerin keyfini çıkarıyordu.

"biraz da aptallık var. bana aptal bulanık derdi ama asıl aptal olan o."

kinayeli bir iç çekiş bıraktı jisung. söylediklerinin arkasındaydı sonuna kadar ve minho da son birkaç haftada bunu destekliyordu fazlasıyla. jisung onun sınavlardan önceki stresli hâlini ilk kez görüyor ve minho'yla sanki yeniden tanışıyormuş gibi hissediyordu. lee minho'nun sınav dönemlerindeki hâlini hep rakibi olarak görmüştü çünkü, şimdi ise onu seven birisi olarak yeni bir persona ile karşılaşıyordu.

jisung daha önce minho'nun ailesi hakkında onunla hiç konuşmamıştı. minho ona açık açık bahsetmemişti ama jisung onun baskıcı bir aile ile büyüdüğünü pekala anlayabiliyordu. zaten ryujin ile olan nişanlılık mevzusu da bunu gösteriyordu. jisung hâlâ bu olayın gerçekliğine hayret ediyordu çünkü çok saçmaydı. 21. yüzyılda beşik kertmesi mi olurdu?

slytherinliler diye düşünüyor ve çok da şaşırmamaya çalışıyordu. -bunu tabii ki de minho'ya söylememişti.- ayrıca ryujin'le de bir keresinde minho ve ailesi hakkında yaptıkları küçük konuşma da aklındaki fikirleri desteklemeye yeterdi. jisung fazlasıyla sevgi dolu ve anlayışlı bir ailede doğup büyüdüğü için ise minho'nun bunlardan mahrum kalışına üzülüyordu. sinirleniyordu da. bir zamanlar deli gibi gıcık olduğu oğlanın neden böyle birisi olduğunu anlamış olmak ona yük katmıştı. bundan şikayeti yoktu pek tabii ama elinden bir şey gelmeyişi onu üzüyordu.

iç çekti ravenclawlı oğlan. soonie başını kaldırıp jisung'a baktıktan sonra yeniden yatmaya devam edince jisung onun çenesinin altını sevmeye devam etti. soonie'nin neden slytherin yatakhanesinden kaçtığını bilmiyordu ama minho'nun onu aradığına emindi. mesaj atmamasının sebebi ise oğlanın kedisini arama bahanesi ile başını derslerden kaldırmasını sağlamaktı.

kötü bir şey yapmıyordu, gerçekten. sadece erkek arkadaşının stresini azaltmak istiyordu. bir de onu özlemişti ve bu yüzden kimse onu yargılayamazdı.

"minho sizi bulursa fena haşlayacak."

jisung korkuyla yerinde sıçrarken soonie bile irkilip ayağa kalkmıştı. neyse ki jisung onu kaçmadan tutup yeniden bacaklarının üstüne yatırıp sakinleşmesi için de tüylerini okşamaya başladı. ryujin ise bu sırada yanına oturmuştu. elindeki mama paketini açıp soonie'nin ağzına doğru uzatırken ise jisung'a doğru konuştu yeniden.

"minho'ya haber vermedin mi?" jisung başını iki yana sallayınca gülerek devam etti slyhterinli kız. "deli danalar gibi soonie'yi arıyor okulda."

jisung da gülerken omuz silkti. "ders çalışmaktan kafayı yedi. her sınav zamanı böyle miydi bu çocuk?"

"bunlar okulun son sınavları. hemen sonrasında da fybs var zaten, asıl sorun orada."

(feci yorucu büyücülük sınavı(fybs): harry potter evreninde 6 ve 7. sınıfta bazı konular hakkında ayrı dersler açılarak öğretilen çok zorlu eğitimi olan sınavlar. amortentia, patronus gibi büyüler aslında fybs büyüleri ve o dersleri seçenler görüyor ama bu evrende bu sınavı okuldan sonraki genel bir sınav. fybs seviyesindeki büyüleri ise yapamamak okuldan mezun olmak için bir şart değil. şifacı, profesör ve seherbaz olmak isteyenlerin girdiği bir sınav olduğu için herkese girme şansı verilmiyor, girebilmek için çoğu dersinin puanının yüksek olması ve tabii fybs büyülerini yapabiliyor olmak gerek.)

jisung da fybs'ye girecekti. jisung da minho gibi seherbaz olmak istiyordu ve o da pek tabii sınavdan korkuyordu. ama jisung'un minho'dan en büyük farkı şuydu ki; kendisine güveni vardı. şimdiye kadar neredeyse tüm sınavlarını en yüksek harf notuyla geçmiş ve fybs seviyesindeki büyüleri bile zaten kolaylıkla yapmıştı. genel sınavı geçememek için bir sebebi yoktu.

thin white lies [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin