Kardeş mi?

4 1 0
                                    

~ Evângeline ~

Birden bana sarılan Michael'a karşılık bende ona sarılmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım, o kadar kaslı ki kollarım yetmedi. Michael da bunu fark etmiş olacak ki sırıtmaya başladı ve beni daha sıkı sardı. Yatağın yan tarafındaki ayna Michael'ın sırıtışının her santimini gözler önüne seriyordu. Sırıtışına takılmıştım. Bir insan nasıl bu kadar güzel sırıtabilir. Peki, sağ yanağındaki küçük gamzeye ne demeli. Hiçbir heykel bu kadar kusursuz bir güzelliğe sahip olamazdı ve bu adam heykelleri bile kendine kıskandıracak cinstendi. En önemlisi ise taştan olmamasıydı. Güzelliğini canlı bir şekilde her hareketinde sergiliyordu. Kafamı omzuna yasladım ve burnumu tişörtüne gömdüm. Onun yaptığı gibi kokusunu içime çektim. Tek tek her ağacın her bitkinin kokusu sinmişti üstüne, imkânsız her şeyi olabilirmiş gibi gösteriyordu. Hayatıma girdiği günden beridir bir sürü güzelliği de beraberinde getirmişti bense sorun ve hüzünden başka bir şey getirmemiştim hayatına. Yaşadığı bunca sıkıntıya ne kadar dayanabilirdi ki? Başına açtığım belalardan sıkılıp beni terk etmesi ne kadar sürerdi acaba. Bir anda ağlayacak gibi hissettim ama kendimi tuttum. Ani ruh değişimimi hissetmiş olacak ki saçlarımı okşamaya başladı.

"Ne yaşarsak yaşayalım ölene kadar seni bırakmayacağım." Beni göğsünden uzaklaştırıp şaşkın yüzümü avuçları arasına aldı. "Sen sıkıcı hayatımı renklendiren güneş gibisin. Gerçi biraz fazla sıcak bir güneş." Koluna bir tane vurup yüzümü geri çektim.

Göğsümde ince bir sızı hissedince elim oraya gitti. Kalın bir sargı tabakası vardı. Yaralandığımı hatırlıyorum ve tarifi imkânsız acıyı ve tüyleri ama biraz bulanıktı. Yorgunluğum nedeniyle olduğunu düşünüp çok kafama takmamaya çalıştım. Michael da yorgun görünüyordu, gidip dinlenmesini söylesem de beni tek başıma bırakmak istemediğini söyleyip reddetti. Çok geçmeden odaya Andrea geldi ve durumu fırsata çevirip Michael'ı gönderdim.

Andrea ile günlük şeylerden muhabbet ettik, ardından bana dün yaşananları anlattı. Ben ve Michael Avcılara yakalanınca geri kalanlar kampa gidip hemen Sam'e haber vermiş o da hazırda bekleyen bir grubu bize yardım için göndermiş. Brad ve Theo da bu grupla dönmüş ama Andrea ve Elsa geride kalıp yaralı kurtardığımız kişiyi iyileştirmişler. Brad'den duyduğuna göre kimse tam olarak ne olduğunu bilmiyormuş Michael'ın beni taşıdığını görmüşler sadece. Neler olduğunu ve dönüşümümü hatırlayınca birden ürperdim. Bunun tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyordum. Bir süreliğine en azından gücümü toplayana kadarda bunları düşünmek istemiyordum. Günün çoğunu yatakta geçirdiğimden sıkılmıştım ve Andrea'ya dışarı çıkmak istediğimi söyledim. Yataktan çıkmama yardım etti ardından o önde ben arkada yürümeye başladık.

Her ne kadar bir şey düşünmek istemesem de kendimi ve Michael'ı nasıl korumam gerektiğini düşünüyordum. Ben düşüncelere dalmışken Andrea bir an durunca fark edemedim. Bu yüzden Andrea'ya çarptım, ben çarpınca Andrea da dengesini kaybedip önündeki çocuğun üstüne düştü. Andrea ve çocuk şaşkın şaşkın bakışırken yerde yatan çocuğun Brad olduğunu fark ettim. Sinirlerim o kadar bozuktu ki kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başladım. Bunun üzerine Andrea bir hışımla ayağa kalktı ve bana sinirli bakışlar attı. Bir hışımla Brad'in üzerinden kalkıp beni de kolumdan tutup odaya doğru sürüklemeye başladı. Odaya girip yatağa oturduğumda ise kahkahalarım yerini hıçkırıklara bıraktı. Ani duygu değişimime şaşıran Andrea yanıma oturup beni sakinleştirmek için saçlarımı okşadı. Biraz rahatlayınca başımı yastığa koydum.

Bir günlük istirahatimin ardından Michael ile kaldığımız eve döndüm. Aklımda dönen soruların cevabının babamın videolarında olduğunu biliyordum. Michael'dan bilgisayarımı getirmesini rica ettim ve ben izlerken yanımda kalmasını istedim. Babam her ne söyleyecekse bunu tek başıma duymaya cesaretim yoktu. Derin nefesler aldıktan sonra kaldığım yerden videoyu devam ettirdim.

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin