Açığa Çıkan Sırlar

12 3 0
                                    

~ANDREA~

3 gün önce

Evân'lardan ayrılıp halamın evine doğru yürümeye başladım. Nedenini bilmesem de halam ısrarla bugün eve gelmemi istemişti. İstemişti demek aslında hafif kalır emretmişti.

Okulda olanlara hâlâ inanamıyordum. Amy denilen cadı ve Jack denilen sinsi yılan. Evân ve Herakles'i aldatmaya nasıl cüret ederlerdi. Amy'yi tanıdığım ilk günden beri sevmemiştim. Herakles'i benden çalmış olması bir yana her zaman bir sinsilik peşindeydi. Peki ya Jack nasıl olur da o sinsi yılanın tuzağına düşer. Bundan daha zeki olduğunu düşünmüştüm.

Yol boyu Amy ve Jack'e söverek eve gelmiştim. Halamla yaşadığımdan beri ilk kez beni evin kapısında karşıladığına şahit oluyordum. Kapıya geldiğimde aceleyle beni kolumdan tutup eve soktu ve kapıyı arkamızdan kilitledi. Koşar adımlarla beni odama götürdü. Neler olduğunu soruyordum ama beni duymuyordu. Beni odama getirdikten sonra pencerelerimin kapalı olduğundan ve perdelerin sıkı sıkı kapatıldığından emin oldu. Sonunda bana döndüğünde bakışları beni korkutmuştu.

"Andrea ne yaparsan yap pencereyi ya da perdeleri açma. Ben seni buradan çıkarana kadar odanda kal anladın mı beni?"

Başımı anladığımı belirtircesine salladım. Odamdan çıkıp kapıyı arkasından kilitledi. Korkuyordum. Evân'ı arayıp yardım istemek geldi aklıma ama yapabileceği bir şey yoktu. Böyle zamanlarda halama kimse söz geçiremezdi. Evân'ın ya da herhangi birinin buraya gelmesi sadece onu daha da çıldırtırdı. Üzerimdeki kıyafetleri değiştirip yatağıma oturdum. Yatağın yanında duran komodinimin üzerindeki fotoğrafa uzandım. İki sene önceki doğum günümde Herakles ve Evân ile çekildiğimiz bir fotoğraftı. Evân ben ve Herakles'i zorla yan yana getirip çekmişti. O zaman çok utanmıştım ama şimdi ne zaman bu fotoğrafı görsem ona sessiz teşekkürlerimi gönderiyordum. Doğum günümden kısa bir süre sonra Amy ile çıkmaya başlamışlardı. Ve bir daha Herakles ile hiç bu kadar yakınlaşamadık. Konuşmalarımız hep Amy tarafından kesilip yarım kalıyordu. Ve bir daha konuşma fırsatı bulmamız uzun zaman aldığından konu ya unutuluyor ya da artık konuşmaya değer bir yanı kalmıyordu.

Fotoğrafa bakınca Herakles ile ne kadar yakıştığımızı düşünmeden edemedim. Boyum onun omuzlarını biraz geçiyordu. Onun kumral saçları ve benim koyu sarı saçlarım uyumlu duruyordu. Göz renklerimiz bile uyumluydu. Onun yeşil benim yeşile çalan ela gözlerim vardı. Keşke biraz daha cesur olsaydım ve ona hislerimi söyleyebilseydim.

Düşüncelere dalıp en sonunda uyuyakalmıştım. Uyandığımda saat öğlene geliyordu. Yataktan kalkıp etrafa bakındım. Halam odanın kapısını açmıştı. Acaba dün neler olmuştu, ne zaman açmıştı kapıyı. Yatağın diğer ucundaki fotoğraf çerçevesini görünce telaşla üzerine atıldım. Neyse ki sapasağlam duruyordu. Odamdan çıktığımda evin boş olduğunu gördüm. Bir şeyler atıştırırken Evân'a dün annesiyle konuşmalarının nasıl geçtiğini soran bir mesaj attım. Çoğunlukla hemen cevap verirdi ama 1 saate yakın zaman geçmesine rağmen cevap yazmamıştı. Meraklanmıştım. Ve evde tek başıma da sıkılmıştım. Bu yüzden üzerimi değiştirip evlerine doğru gittim. Kapıyı birkaç kez çalmama rağmen kimse açmamıştı. Bahçeye girip arka kapıya dolaştım ama o da kapalıydı. Bir yere mi gitmişlerdi acaba. Evdeki tüm perdeler çekiliydi, bunu genelde uzak bir yere gittiklerinde yaparlardı. Evân daha önce bana haber vermeden hiç gitmemişti. Endişelenmeye başlamıştım ama elimden bir şey gelmiyordu. Sonra aklıma yan evde yaşayan Bayan Adelaine geldi.

Kendisi her zaman güler yüzlü ve çok tatlı bir kadındı. Ama bugün bana kapıyı açtığında mutsuz görünüyordu. Ve ona komşularını sorduğumda bana huysuzca "Hangi cehennemdeler bilmiyorum." Diyerek kapıyı suratıma kapattı. Telefonumu tekrar elime alıp Evân'ı aramaya başladım. Çalıyordu ama açan yoktu. Diğer komşularına doğru giden yolda durmadan tekrar tekrar onu arıyordum. Bugün herkese ne oldu bilmesem de bütün komşuları beni tersleyip kapılarından kovmuştu. Telefonlarımı açmayınca Evân'a mesajlar atıp eve geri döndüm. Aklıma Bayan Catherine'i aramak geldi. Böylelikle sırasıyla hepsinin telefonunu aradım ama hiçbiri açmadı. Artık ikna olmuştum. Başlarına bir şey gelmişti. En yakın karakola doğru koşar adımlarla gittim. Girişteki polise kayıp ilanında bulunmak istediğimi arkadaşım ve ailesine ulaşamadığımı ve kimsenin nerede olduklarını bilmediğini söyledim. Benim bir sandalyeye oturtup beklememi söyledi.

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin