26. BÖLÜM

7 1 0
                                    


Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı bitsin artık bu hasret buluşalım gayrııı

Aradan geçen koskocaman iki ay sonunda merhabalar! Biliyorum ben bu hikayeyi çok bekletiyorum ama inanıyorum ki bir gün bu kadar bekletmediğim günler de gelecek. Benim için duygu yüklü ve zor bölümlerden biri. Hatta bir kısımda boğazım düğüm düğüm oldu. Neyse neyse,

Keyifli okumalar dilerim efenim!! Oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı eksik etmeyiniz!!

🎶

İdil Kartal, 2018 yazı.

Kimse 18'indeki bir gençten mantıklı davranışlar beklememeliydi. Hele şu an bizim konumumuzda olan gençlerden hiçbir şey beklenmemeliydi. Liseden mezun olduğumuz, güz döneminde üniversitelere gideceğimiz o yaz birbirimizi mahvettiğimiz yaz oldu.

"Yanar gider bu kalp, sönmez gece sabaha bu kent" diye şarkıya eşlik ediyordu Mısra. Kimsenin bilmediği bir grubun Sensiz N'aparım Ben isimli şarkısını kendisinin yazdığını iddia ediyordu. Birkaç sefer Devrim yüzünden ağladığını iddia etmişti bu şarkıyı dinlerken. Ama hiçbirimiz gözyaşlarını görememiştik.

"Kal desem yan desem alır götürür bir rüzgar seni ellerimden." Verda kendini yerlere ata ata şarkıyı söylemeye devam ederken Berra kahkahalar eşliğinde kameraya alıyordu bu eşsiz görüntüleri. Kahkahaları yüzünden kameranın titrek bir video çektiğini biliyordum. Olsundu, bazen sadece kahkahalar önemli kılardı anıları.

"Ayrılık olur mu istediğin bu mu gözlerime bir bakıp," diyordu Mısra sesine otantik bir hava verirken. Berra kamerayı tutmasına rağmen bağırarak "Bir sarılsan!" diye bağırarak bir giriş yapmıştı. Bense hangi ara şarkının değiştiğini bile anlamamıştım.

"Sen beni bir duy, eskiyi unut her seveni benimle bir tutma! Ne dert keder kalır ki, her şeyi boş verip bir sarılsan."

Mısra'nın sesi bir anda durgunlaşıp en sonunda sessizliğe gömüldüğünde şaşkınlıkla ona baktık çünkü bu şarkıda onu susturmak diğerlerine göre daha zordu. "Ben bu çocuğun beynine sıçacağım ama yani." Dedi hiddetle ama neye sinirlendiğini bile anlamamıştık. "Ben hiçbir şeyi isteyerek yapmadım ki! Tamam mı! Ben sadece oyunun bir piyonuydum tamam mı! Kim neden onun yoluna taş koymak istedi bilmiyorum... Ama olan bana oldu."

"Bu salak ne diyor yine ya?" diye sordu Verda ayık olmayan gözleriyle kısık kısık bize bakarken. Sanki uykudan uyanmış gibiydi. Bu kız tam salaktı bir anda tamamen farklı modlara girebiliyordu.

"Kime ne yaptın ya? Hangi çocuktan bahsediyorsun?"

Mısra Berra'ya cevap vermek yerine sadece melül melül baktığında olaya el atma zamanı gelmişti. "Devrim'den bahsediyor anlasanıza. Arkadaşlar beyninizden feragat etmenize gerçekten gerek yok. Bu kadarına gerek yok. Biz bunu hak etmiyoruz. Mısra'nın ne zaman Devrim'den başka birinden bahsettiğini duydunuz?"

"Bazen çok mantıklı konuşuyorsun biliyor musun?" diye sordu Verda. Kendimi beğenmiş bir ifadeyle saçlarımı salladım siyah saçlarım bir o yana bir bu yana savrulmuş ve etrafa argan kokusu yayılmıştı. Bir parmağımı saçıma doladıktan sonra Mısra'nın az sonra başlayacak ağlama seremonisine hazırlıklıydım.

"Ben hiçbir şey yapmadım. Size de anlatmadım. Ona da. Bir kez olsun kalkıp dinlemeyi denemedi bile! Beni içeride görmedi, sadece kapıdan çıkarken gördü. Her şey nasıl böyle oldu bilmiyorum... Orhan'dan nefret ediyorum. Bize getirdiği tekliften nefret ediyorum."

Sıradaki Şarkı Burnundan Gelsin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin