Multimedia: Quenn
5 yıl sonra
"KOVULDUN!" kafamda bu kelime, defalarca kez yankılanıp duruyordu. Kovuldun, kovuldun, kovuldun... Evet, az önce bir hastanın psikolojik sorununa fazla tepki göstermiş ve profesyonelce davranmamış olabilirim. Ama, bu benim bu meslekte ki tecrübesizliğimden kaynaklanıyordu. Yine de, verdiğim tepkinin abartı olduğunu düşünmüyordum.
"Efendim, çok üzgünüm. Bir daha olmayacak." patronun gözünden, adeta öfke fışkırıyordu. Evet, önemli bir hastasını benim yüzümden kaybetmiş olabilir. Ama adamın bu sorunu, beni fazlasıyla sinirlendirmişti.
"Hayır, kovuldun. Pılını pırtını topla ve derhal ofisimi terk et!" elimde ki dosyayı sertçe yere çaldım ve kızgınlıkla patronuma baktım.
"Ne bekliyordunuz? Karısını kızını katletmiş bir adama, psikolojik destek vermemi mi?" patron, fevri hareketime karşı sertçe elini masaya vurdu ve ayağa kalktı.
"Cezasını çekmiş, üstelik bize de seans başına yüklü bir mevla veriyordu. Sen, 2 ay çalışsan o parayı toplayıp veremezsin bana." gözlerimi devirdim ve alay edercesine güldüm.
"O zaman artık seansları siz yaparsınız Bay Williams, çünkü ben istifa ediyorum." üzerimde ki önlüğü çıkardım ve ayaklarımın dibine atıp topuğumla ezdim ve arkamı dönüp çıkışa yöneldim.
"Asıl ben kovuyorum seni, buraya yalvararak döneceksin ama ben kabul etmeyeceğim! Seni pislik!" arkamdan söylediği şeylere aldırış etmeden odadan çıktım ve sinirle kapıyı çarptım. Ne sanıyordu kendini? Elimi sallasam elli tane iş yeri havada kapar beni. Bir saniye, ne? Bu söylediğime kendim bile inanamadım ve sinirle gülüp ofis odama geçtim.
"Lanet olsun senin eşyalarına!" diye bağırdım ve masada ki kırılacak her şeyi yere fırlattım. Etraf, tuzla buz olmuştu. Ama hala öfkem dinlememişti. Göz ucuyla, masamın üzerinde duran bilgisayara baktım.
"Sen görürsün." sinsice güldüm bilgisayarı masadan aldım. Ofisde ki bütün her şey, neredeyse yeni alınmıştı. Bay Williams, hala çoğunun taksidini ödüyordu. Bu bilgisayar da aynı şekilde. Hızlıca bilgisayarı yere çaldım ve ayakkabımın topuğuyla ekrana sertçe vurarak ezmeye başladım.
"Vur ve parçala!" diye söylendim. Sonunda, paramparça etmiştim. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle, rahatlayarak geri çekildim ve saçlarımı arkaya attım. Paltomu, telefonumu da alıp ofisten çıktım. Bay Williams, benim ardımdan hemen odasından çıkıp gitmiş olacak ki bu kadar gürültüye gelmemişti odama.
"Gelince, yaptığım sürpriz ortamı beğenir umarım." dedim ve ofisten çıktım. Telefonum çalıyordu, hava yağmurluydu. Şehir, oldukça kalabalıktı ve sokaklar tıklım tıklımdı. Trafik, gerçekten yoğun görünüyordu. Bu havada ve bu trafikte nasıl eve gideceğim bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evimde Bir Katil Var: CADILAR BAYRAMI
General FictionElinize bir kez kan bulaştı mı, bir daha kurtulamazsınız o lekeden. Çünkü kan lekesi, pas lekesini geçirmek kadar zordur. Tıpkı hamur gibidir, bir elinden kazımak istesen, diğer eline bulaşır o hamur. Çıkmaz bir türlü, bulaştıkça bulaşır ve yapış ya...