Kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. Hala üzerimde birinin gözü varmış gibi hissediyordum. İzleniyor olmanın düşüncesi bile tüylerimi ürpertmişti. Tam arkamı dönüp bakacakken kapının açılmasıyla duraksadım.
"Quenn, bir şey mi oldu?" tuttuğum nefesimi rahatlamışçasına bırakıp hafifçe gülümsedim.
"Yok, hayır bir şey olmadı. Ben gitmekten vazgeçtim." dedim. Charles, beni sorgularmış gibi baştan aşağı süzdü ve sonra kenara çekildi.
"Pekala, geç o halde." dedi. İçeriye geçtim, Vicky uyanmıştı ve bize doğru geliyordu.
"Neler oluyor?" herkes neden bu kadar sorguluyor? Benim de bir özel hayatım olabilir. Kimseyi kırmak istemediğim için alttan almam gerekiyordu.
"Bir sorun yok." dedim ve dönüp Charles'a baktım.
"İstersen eğer, seansa başlayabiliriz." dedim. Charles başını salladı.
"Evet, olur. Arka bahçede yapalım." başımı salladım ve arka bahçeye doğru ilerledim.
Vicky'nin arkamızdan "Ben de bize yiyecek bir şeyler hazırlayayım." dediğini duydum ve omzumun üzerinden ona bakıp gülümsedim.
Arka bahçe oldukça genişti. Evin içinin aksine, burası oldukça renkliydi. Rengarenk puflar havuzun etrafına dizilmiş, önlerinde küçük masalar var. Biraz ileride beyaz L bir koltuk, hemen yan tarafında sallanan beyaz bir salıncak var. Muhtemelen salıncak da değil, yatak. Burayı sevgilisinin düzenlediği çok belliydi. Charles bu kadar renkli biri değildi.
İstemeden de olsa, aklıma bir şey gelmişti. Eğer gitmeseydim, Charles'la birlikte olsaydım buraların düzeni benim istediğim gibi mi olacaktı yani? Ama bu kadar renkli olmazdı tabi, ben koyu tonları tercih ediyorum. Ne saçmalıyorum ben? Aklıma gelen bu saçma düşünce yüzünden gözlerimi kapatıp kendimi toparlamaya çalıştım.
"İyi misin?" Charles'ın sesini duyunca bakışlarımı ona çevirdim ve hafifçe gülümsedim.
"İyiyim." yıllar onu belki değiştirmişti, ama hala çok yakışıklıydı.
Beyaz L koltuğa doğru ilerleyip oturdu ve ben de onu takip ettim. Derin bir iç çektim ve gülümseyerek ona baktım.
"Nasıl hissediyorsun kendini? Bugün henüz 2 gün oldu." Charles, bakışlarını yere çevirdi ve bir kaç saniye sustuktan sonra devam etti.
"İçimde bir boşluk var. O, çok iyi birisiydi. Beni anlıyordu ve iyi hissettiriyordu." yutkundu ve devam etti.
"Yazın evlenecektik. Şimdi ise öldü, öldürüldü ve ben katilin kim olduğu hakkında fikir bile yürüyemiyorum. Annesinin yüzüne bakacak yüzüm yok. Çünkü benim evimde öldürüldü. Belki de ben hayatında olmasaydım şuan-" cümlesini bitirmesine izin vermedim.
"Charles, ben özür dilerim. Asıl ben hayatında olmasaydım şuan da bunlar yaşanmazdı." biliyordum ki her şey benim yüzümdendi. İnsanların hayatını o zaman da mahvetmiştim, yine mahvediyordum. Bu his içimi yiyip bitiriyordu. Megan, Thomas, Maura...
"Hayır Quenn, biz isteyerek senin yanında olmayı seçtik. Senin hiç bir suçun yoktu." gözlerimin içine bakarak güven verircesine gülümsedi.
Gök gürledi, yağmur yağacağı belliydi.
"İçeriye geçelim mi? Sonra devam ederiz." dedi Charles. Başımı salladım ve koltuktan kalktım. Tam içeriye doğru adım atacakken, Charles bileğimden hafifçe tuttu ve beni durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evimde Bir Katil Var: CADILAR BAYRAMI
General FictionElinize bir kez kan bulaştı mı, bir daha kurtulamazsınız o lekeden. Çünkü kan lekesi, pas lekesini geçirmek kadar zordur. Tıpkı hamur gibidir, bir elinden kazımak istesen, diğer eline bulaşır o hamur. Çıkmaz bir türlü, bulaştıkça bulaşır ve yapış ya...