Los Angelas

59 52 19
                                    

     Derin derin nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ama yok, olmuyordu. Endişeyle ayağa kalktım ve sokağa bakan büyük camın önünde durup Vikcy'e arkamı döndüm.





     "Bak, üzgünüm ama durum bu." ellerimi alnımın üzerine koydum ve başımı geriye atıp Vikcy'e baktım.



    "Durum bu mu? Vicky biz, oradan kaçmak için buraya geldik. Tam 5 yıl oldu." bir kaç saniye sessizlik oldu. Vicky'nin yanına umut dolu yüz ifadesiyle gittim ve ona baktım.





     "Belki de birisi aptalca bir şaka yapıyordur? Bizi korkutmak için." Vicky, alay edercesine güldü ve koltuktan kalktı.





    "Quenn, bunun şakası mı olur? Kim şaka yapmak için birini ciddi ciddi öldürür." haklıydı, kimse yapmazdı böyle bir manyaklığı. Baya baya her şey başa sarıyordu. Maura'nın öldürülmesi gibi, her şey yine böyle başlamıştı. Burnumdan ağır ağır nefes verdim ve koltuğa oturdum.





     Bununla başa çıkabilirim. O zamanlar da çıkabildim. Asıl mesele, duygusallaşmamak. Vicky, önümde durup dizlerinin üzerine çömeldi ve yüzüme baktı.





     "Quenn, yaşadığın şeylerin ağırlığını biliyorum. Ama.." Vicky sustu ve öylece yüzüme baktı. 'Ne var?' dercesine başımı salladım. Vicky sertçe yutkundu.




     "Dönmemiz gerekiyor." dedi. Panikle yerimden kalktım. Öfkeyle yüzüne baktım ve geri geri yürüdüm.

     "Vicky sen ne saçmalıyorsun? Biz bu olaylardan kaçabilmek için buraya geldik." Vicky, ellerini iki yana açıp beni sakinleştirmek için üzerime doğru bir adım attı.




     "Bak, beni dinlersen hak vereceksin. Dönmemiz gerekiyor Quenn." tam bir şey söyleyecekken, belime giren ağrıyla kaskatı kesildim. O konuşuyor, ben ise onun söylediklerine odaklanamıyordum. Ağrının boynuma kadar yükseldiğini hissettim. Hızlıca arkamı döndüm, tam gidecekken Vicky kolumu tuttu ve beni durdurdu.





     "Biz aynı durumda olsaydık, Charles bize yardıma gelirdi." hızlıca kolumu çektim ve Vicky'e döndüm. Yutkundum ve başımı kaldırıp ona baktım. Sesim titriyordu.




     "Bak, tamam düşüneceğim. İzin ver tuvalete gideceğim." yanından ayrıldım ve hızlıca tuvalete gidip kapıyı kilitledim. Titreyen ellerimle cebimden hap kutumu çıkardım ve ağzıma bir hap aldım. Dolu gözlerimle lavaboya tutundum ve yavaşça yere çömeldim. Ağrının hemen geçmesini umuyordum.




     Oraya nasıl dönecektik? Ben o kasabadan ayrılırken, her şeyi geride bırakmak istedim. Belimde ki acı, bana her günü zindan ediyordu zaten. Bir de aynı şeyleri tekrar mı yaşayacaktım? Vicky'nin son cümlesi kulağımda çınladı o an.


     'Biz aynı durumda olsaydık, Charles bize yardıma gelirdi.'





     Haklıydı. 5 yıl önce, Charles düşünmeden bana yardım etmişti. Üstelik hala ona borçluydum. Onu yersiz yere suçlamıştım, şimdi ise benim yerimde o vardı. Ona yardım etmeliydim.




     Belimin acısı hafiflemişti, yerden lavaboya tutunarak kalktım. Aynanın karşısına geçtim ve üstümü düzeltip aşağıya indim. Vicky, camın yanına geçmiş, öylece dışarıyı seyrediyordu. Merdivenlerde durdum ve ona bakarken aklıma bir anımız geldi...





      2 yıl önce





      Kısa bir tatilimiz vardı. Vicky'le bir kaçamak yapmaya karar verdik ve İtalya'ya geldik. Bugün yeni yıla girecektik. Burası, bunun için oldukça uygun bir yerdi. Sokakları gerçekten çok güzeldi. Yemekleri, sanatları, insanları, manzarası oldukça güzeldi. Her yer buram buram romantizm kokuyordu, her şey o kadar güzeldi ki...



Evimde Bir Katil Var: CADILAR BAYRAMI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin