"Daha iyi misin Quenn?" Ziggy'nin sesini duymamla bakışlarımı gökyüzünden çekip ona baktım. Elinde ki 2 kupadan birini bana uzattı ve karşıma minder çekip oturdu.
"Sana iyi gelecektir." dedi. Kupa bardağı elime aldım ve içinde ki kahveyi kokladım. Yine kendi özel karışımından yapmıştı bana. Burnuma değen sıcaklık hafif gülümsememe sebep oldu.
"Teşekkür ederim ama içmek isteyip istemediğimi bilmiyorum." dedim. Ziggy ayağımın birini sıktı ve üzgünce bana baktı.
"Ama onu içmelisin! Sana neyin iyi geleceğini biliyorum." dedi. Banyoda ki o korkunç dakikaları hatırlayınca başım tekrar döndü, inledim ve gözlerimi kapattım.
"İnan bana dünyada böyle bir kahve yapmıyorlar. Hem bu diğerlerinden biraz farklı. "dedi hafifçe gülerek. Ben de onun gülümsemesine güldüm. Aslında epeydir tanışıyorduk. Ama aniden onu hiç tanımadığımı fark ettim.
" Ziggy, bana kendinden biraz bahsetsene. "dedim. Hem benim de ilgi odağımı değiştirmem gerekiyordu.
Ziggy dudağının kenarıyla güldü." Seni tam olarak ne ilgilendiriyor? "dedi.
" Bana ailenden bahset. "dedim. Ziggy bir an duraksadı ve bardağından bir yudum aldı.
"Ailemle nadiren görüşüyorum. Çocukluğumdan beri benimle çok zaman geçirdiler. Onlarla birlikte bazen dünyayı gezdim. Bir çok olaya tanık oldum. Yıkılan yerlerin tekrar nasıl toparlandığını gördüm." sustu ve yere baktı. Bir süre sessizlikten sonra bana bakıp devam etti.
" Ama sonra babam birisiyle kavga etti ve bu uzun tartışmayı kaybetti. Uzun bir süre hapis cezasına çarptırıldı. Babam sonra dışarı çıktı ama, biz bir daha görüşmedik. Beni yalnız bıraktı. Sırf basit bir kavga için bıraktı beni." dedi.
Bir an sessiz kaldım, Ziggy de hiçbir şey söylemedi. Konuyu değiştirsem iyi olacaktı çünkü fazla gerilmişti.
" Peki hobilerin var mı? "dedim. Şaşkın bir şekilde yüzüme baktı. Farklı bir şey sormamı beklediği belliydi.
" Hobilerim mi? "dedi. Ziggy aniden kızardı, gergin bir şekilde gülümsedi.
" Oh, ne söyleyeceğimi bilmiyorum. " dedi. Ağır ağır gülümsedim.
" Bana öyle gelmiyor. "dedim. Ziggy bir şey söyleyecek gibi ağzını araladı.
" Dinliyorum. "dedim.
"Bazen tiyatroya gidiyorum. Oyuncuların seyircilerin önünde nasıl sahne oynadıklarının performanslarına bakıyorum. Bu gerçekten harika! "dedi gülerek. Şaşırmıştım çünkü onun böyle bir alışkanlığı olduğunu fark etmemiştim bile.
"Oyuncu olmak ister misin? "diye sordum. Ziggy şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
"Oyuncu mu?" diye sordu ve tekrar kızardı.
"Bunlar bizim işimiz değil. Bu hayatı fazla güzel insanların işi." dedi.
"Ama ister miydin?" diye sordum. Bakışlarını yukarı çekip gökyüzüne düşünceli bir şekilde baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evimde Bir Katil Var: CADILAR BAYRAMI
General FictionElinize bir kez kan bulaştı mı, bir daha kurtulamazsınız o lekeden. Çünkü kan lekesi, pas lekesini geçirmek kadar zordur. Tıpkı hamur gibidir, bir elinden kazımak istesen, diğer eline bulaşır o hamur. Çıkmaz bir türlü, bulaştıkça bulaşır ve yapış ya...