⚕︎
Yüzüme gelen suyla gözlerimi aralarken ışık yüzünden gözlerimin acımasıyla gözlerimi kıstım
"Ninni gibi mi geldi yoksa ses?" derin bir nefes alarak kuruyan dudaklarımı araladım
"Beni ne zaman bırakıcaksın?" babam gülerek ellerini cebine yerleştirdi
"Bırakmak mı? Ben birisini tutuyorsam o kişiyi bırakmam unuttun mu? Çıkacaksa bile buradan çıkan tek şey ceset olur"
"Ben canlı çıktım ama... Kaç kere" omzunu silkerek başını iki yana salladı
"Onlar ufak cezalardı. Şimdi gerçek cezayı tadıyorsun. Sesler duymaya başladın mı?" babam geldiği gibi sesler kesilse de beynimde hâlâ o sesler yankılanıyordu. Saatin tik tak sesi, çınlama sesi, vuruş sesleri... Ancak bunlar sadece geçiciydi
"Hayır"
"Üç hafta oluyor yarın Ayça. Bu kadar dayanıklı olduğunu bilmiyordum. Uykusuzluğun etkisiyle daha da kolay olur sanmıştım" uykusuzluktan ölsem bile vücuduma açılan kesiklerden ve ağrılardan dolayı uyumam zorlaşıyordu
"Güçlüyümdür... Erkek olsam bu şekilde dayanmam hoşuna gidip bırakırdın beni değil mi?" gülümseyerek başını salladı
"Erkek olsaydın bu hale düşmezdin bile"
"Baba... Bunu niye yapıyorsun? Gerçekten bu kadar, ölmemi isteyecek kadar mı nefret ediyorsun?" yüzündeki gülümseme solarken kaşlarını çattı
"Kadınlar bir işe yaramayan varlıklardır... Sadece erkeklere hizmet için var" bu düşüncesi öfkelenmeme neden olurken kaşlarımı çattım ancak yüzümdeki sızı yüzünden bunu yapabildiğime dair şüphelerim vardı
"Kadınları bu kadar küçümseme... Küçük gördüğün kadın en sevdiğin adamını, Ozan'ı devirdi"
"Sen benim kızımsın. Bir kişiyi yenmek seni özel kılmaz" gözlerimi devirerek sesli bir nefes verdim
"Ben kendimce özelim. Bir erkeğin beni özel olarak görmesine ihtiyacım yok. En nihayetinde buradan çıkıcam. Ölü ya da diri... Ama kaybeden sen olucaksın!" gözleri kısılırken yanağıma atılan tokatla başım yana düştü
"Beni tehdit mi ediyorsun!? Seni en başından iyi benzetecektim ki böyle olmayacaktın"
Gülerek babama dönüp ellerimi hafifçe oynatmamla zincirler hışırdadı
"Her zaman bana zarar verdiğinde bağlı oluyordum... Çünkü korkuyorsun. Öfkemden korkuyorsun. İçimde sana karşı olan tek duygu nefret! Bunu görmemek için sana bakmamı bile istemiyorsun" hiçbirşey demeden bir süre yüzüme bakmanın ardından bir adım atarak bana yaklaştı
"Sen kimsin ki senden korkayım? Kendini ne kadar da üstün görüyorsun" arkasını dönerek gittiğinde ışığın kapanmasıyla sesler daha da arttı. Gözlerimi kapatarak derin bir nefes alıp kollarımı oynattım. Artık kollarım hissizleşirken aklıma gelen anıyla gözümden bir damla yaş düştü...
'Yerden destek alarak ayağa kalkıp omzumun üstünden Kutay'a baktım
'Sen kalkana kadar beş kere daha vurmuştum' gözlerimi devirerek yere oturmamla masanın üstündeki su şişesini attı. Havada yakalayarak birkaç yudum aldıktan sonra Kutay sandalyeye oturdu
'Daha önce kaçırıldın mı?' anlamsız sorusuyla kaşlarım çatılırken başımı iki yana salladım
'Hayır? Neden?'
'Seni bağladığımda kurtulamadın. Pek kaçırılan birisine de benzemiyorsun' benzemiyordum evet... Her ne kadar kaçırılmamış olsam da kendi evimde esir olmak kaçırılmaya bin basardı. Babam ise pek iplerle uğraşan birisi değildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir
ChickLitAyça 22 yaşında bir hemşireydi. Bir gün ağır yaralı bir adam hastaneye geldiğinde bu adamla Ayça ilgilenir ve ondan birşey istenir. Ancak Ayça buna karşı çıkarak olayı polislere anlatır ve bunu yapmasıyla hayatı alt üst olur... ⛓ Üstüme gelen adımla...