☯
'Ayça! Bu baban mı?' bana doğru koşarak gelen Serapla birlikte başımı iki yana salladım'Hayır bu Berat abi. Babamın koruması' şaşırarak kısa bir an sessiz kalıp elimden tutan korumaya baktıktan tekrar konuşmaya başladı
'Baban neden gelmedi ki? Öğretmenimiz herkesin babasını çağırdı' başımı kaldırarak Berat abiye bakmamla bana döndü
'Berat abi babam neden gelmedi?'
'İşi var... seni çok sevdiğini biliyorsun Ayça' birşey demezken önüme döndüm...
Anaokulu bitmiş ve ilkokulun ilk günüydü...
Küçük olduğum için Berat abinin söylediği şeye inanmış arkadaşlarıma babam çok çalışıyor ve gelemediği için eve her gittiğimde bana hediye almış oluyor derdimTabi bu da gerçek sandığım yalanlardandı...
Odamda hergün bir tane hediye olurdu evet ama bunları alan babam değil, Berat anıydı
Çocuğu doğumda öldüğü için beni kendi çocuğu yerine koyardı. Saçımı tarar, benimle oynar, okula götürüp getirir...
Babamdan daha çok babalık yapmıştı bana
Gerçi... Babam bir kere bile olsun saçımı okşamamıştı ki
Keşke gerçekten baba olacak kişilerin çocuğu olsaydı
Belki de bu kadar acı çekemezdim ve şu an babam gözümün önünde zincire bağlıyken bu kadar hissiz olmazdım...
Gözlerini bir saniye bile olsun benden ayırmazken hiçbirşey söyleyemediğim gibi yerimden de kıpırdayamıyordum
"Bunca yıl sana bakıp büyüttüm... Karşılığı bu muydu Ayça?"
Sertçe yutkunurken Kutay kaşlarını çatarak öfkeyle öne atılmıştı ki kolunu tutmamla durarak sert bir nefes verdi
"Nasıl büyüttüğünü düşünmen gerekmiyor mu? Onca acı çektirdin bana, anneme... Sırtımda hala izler duruyor. Babalık böyle birşey mi sence? Hiç sanmıyorum" kaşlarını çatılırken gülerek sırtını dikleştirdi
"Sana en başından söyledim... Söylediklerimi yaparak uslu bir kız olsaydın ceza almazdın. Her istediğini yaparak şımarık birisi mi olucaktın? Sen benim çocuğumsun. Ben değil, sen benim dediklerimi yapmak zorundasın"
"Şımarık birisi olmak yerine senden nefret eden bir çocuk büyüttün. Ha sen benim istediğim birşey yapmış ol ha ben... Babalık bundan ibaret mi?"
"Bana babalığın nasıl birşey olduğunu sen mi öğreteceksin?"
"Birşey öğretmiyorum sana... Sadece herşey daha farklı olabilirdi" alayla gülerken sertçe bana baktı
"Keşke hiç doğmasaydın... Sen evlatların yüz karasısın. Annenle birlikte sen de ölmeliydin..." öfkeyle yumruklarımı sıkarken
"Küçük gördüğün kadınlara karşı yenilmek erkekliğine mi dokundu? Ne bu sinir?" Sanem de aynı alayla cevap verirken babam gülerek Saneme döndü
"Ne kadar çabuk sonuca varıyorsunuz... Benim gibi birisini alt etmek kolay mı sanıyorsun? Hepinizi kısa sürede öldürüceğime emin olabilirsin. Sana gelince..." gözleri tekrar beni bulduğunda istemsizce irkilirken Kutay destek vermek istercesine elimi tuttu
"Bu kısa sürede edindiğin arkadaşların gözlerinin önünde ölürken hiçbirşey yapamayacak ve ardından o bodruma geri döneceksin. Asla bitmeyen işkence, asla durmayan sesler... Acı çekmediğin tek bir zaman dilimi bile olmayacak"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir
Chick-LitAyça 22 yaşında bir hemşireydi. Bir gün ağır yaralı bir adam hastaneye geldiğinde bu adamla Ayça ilgilenir ve ondan birşey istenir. Ancak Ayça buna karşı çıkarak olayı polislere anlatır ve bunu yapmasıyla hayatı alt üst olur... ⛓ Üstüme gelen adımla...