İnsanın kafasında kaç tane kişilik bulunabilir?Ya da ben kimim ama kim olmak için uğraştım?
Aklımda sürekli karışık bir haldeydi uzun zamandır kendimi kaybetmiştim ama bulmak için çaba bile harcamıyordum.
İnsan kendi kimliğini kaybeder miydi?
Cevap basit ben kaybetmiştim daha doğrusu ben kendimi unutmuştum. Beynimi buna o kadar alıştırmıştım ki kişilik bozukluğu yaşadığımı çok sonradan öğrendim.
Anda yaşanan gerçekliği ve zihnimin benim için tasarladığı gerçekliğin içinde kaybolmuştum. Kendime gelebilmek için defalarca kez tokatlamıştım ama bu da çare olamamıştı.
Rüya Acar olan yanım anne ve babası öldüğü için ağlıyordu ama sadece Rüya olan tarafım ise Meral ve Kenan çiftinin yataktaki hallerini gözünün önüne getirdiği zaman zevkten dört köşe oluyordu.
Saatlerdir hücre hapsinde tek başımaydım. Küçücük odanın içinde elime tutuşturdukları oyuncak sayılabilecek kadar küçük bir fener haricinde ışığa dair hiçbir şey yoktu. Fener ile etrafıma bakmaya çalıştığımda kirli bir klozet ve ellerimi yıkayabilmek için küçük lavabo ve sadece yüzümü görebileceğim bir ayna vardı.
İğrenç ve kokuyordu. Havasızlık midemi bulandırıyordu ve bu da kusmama sebep oluyordu.
Ne kadar süre burada olduğumu bilmiyordum sadece saatler mi geçmişti yoksa günler mi kafam almıyordu.Acıkmıştım ama köpek bağlasan durmaz denilen yerde sadece kusuyordum belli bir zamandan sonra kusmaktan ziyade öğürmelere başlamıştım. Midemde ki her şeyi çıkarmama rağmen öğürmelerim bitmiyordu ve bu da kendimden tiksinmeme sebep oluyordu.
Ses geldi, hızlıca ayağa kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktığımda bok gibi görünüyordum.
Kapı açıldı iki üniformalı kadın polis geldi ve beni kolumdan tutarak hücre odasından çıkarıp bilmediğim bir yere götürdüler.Kapıların içinden odalar çıkıyordu sürekli yeni bir odaya giriyorduk sonunda üzerinde yazı yazan en azından nereye gittiğimizi anladım.
“SORGU ODASI”
Kısa siyah küt saçlı komiser kız kolumu bıraktı ve başıyla diğer polis komisere selam verip geldiğimiz yönün tersi şekilde yürüyüp gitti.
Yanımda duran diğer polis kadın kolumu daha sıkıca kavradı ve sorgu odasının kapısını açtı ve beni içeriye savurdu.Vücudum duvarla yapıştığında hızlıca ona ters dönüp baktı. Başındaki polis şapkasını çıkardı. Uzun sarı saçlarını gelişi güzel savurdu ve saçlarıyla aynı renk olan ince kaşının tekini sorar gibi kaldırdı. Kahve gözlerini üzerimde gezdirdi benden nefret ettiğini anlamamak için kör olmak gerekirdi…
Sarışın polisle bakışlarımızı kesmemizi içerideki ses durdurdu.
Barlas.
“Biraz daha kibar davranabilirsin, Müge komiserim.”
Uzun dikdörtgen masanın karşısında ki siyah sandalye de oturmuş önünde ki dosyalara bakıyordu.
Bakışlarım onun açık ela gözleriyle kesiştiğinden en azından odada tanıdığım birinin olması beni sebepsiz yere sevindirmişti.
Müge kolumdan hızlıca tutup, Barlas ve kendisinin karşısına oturmamı sağlamıştı. Kibar davranma uyarısını ise görmezden gelmişti.
Hücre hapsindeki odadan biraz daha büyüktü ve en azından ortamı aydınlatan tam masanın üzerinde duran bir lamba vardı. Hiç yoktan çok daha iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ON YEDİNCİ YAŞIM (+18)
Mystery / Thriller17 Ocak 2017 Zihnim benden bağımsız ikiye bölünmüştü Adım Rüya kendim hakkında bildiğim tek gerçekte buydu. Ama hangi Rüya olduğumu bilmiyordum. Acar çiftinin biricik kızı Rüya Acar mı ? Yoksa Acar çiftinin biricik katili olan soyadı belli olma...