Kahverengi gözleri Barlas ve benim aramda gidip gelirken Barlas oturduğu yerden kalkıp Müge’nin olduğu yere ilerledi.“Senin burada ne işin var?”
Barlas’ın şaşkınlığı sesine de yansımıştı ama Müge ona hayretle bakmaya devam etti.
“Ekip arkadaşım vurulmuş ve sen bana burada ne işim var mı diye mi soruyorsun?”
Barlas’ın cevap vermesine fırsat vermeden kollarını az önce benim yaptığım gibi Barlas’ın boynuna sardı. Barlas artık kibarlıktan mı yoksa gerçekten isteyerekten mi bilmesem de nazikçe beline sarıldı ve geri çekildi.
Müge’nin bakışları üzerimde gezinirken kendimi bir hayli rahatsız hissetmiştim. Sonuçta bana yaptıklarını hala unutmuş değildim.
“Hadi biz çıkalım, Rüya’da biraz dinlensin.”Barlas’ın cümlesi üzerine Müge odadan çıkarken Barlas tekrar yanıma gelip uzanmama yardımcı oldu. Üzerime ince çarşafı örttü.
“Her ihtimale karşı kendini yorma. Ne olur olmaz kana ihtiyaç olabilir. Dinlen ve bir şey olursa beni ara. Buralardayım.”
Onu sadece başımla onaylamakla yetindim ve kapıdan çıkmasını bekledim. Gözlerim benden bağımsız bir şekilde kapanırken beni içine çeken o uykuya kendimi teslim etmiştim.
***
“Eğer ki işin ucunda senin yaşaman varsa bunun için ölmeye değer olduğunu bil."
Sessizlik.
“Yaşamak için bir sebep aradığımda gözlerine bakmam yeterli oluyor.”
Sonsuz siyahlığın içinde kendi etrafımda dönüyordum. Tanımadığım birinin sözleri sadece kulağımda çınlıyordu.
Bu sesi daha önce duyup duymadığımdan emin değildim ayrıca kurduğu cümleleri bana mı söylüyordu onu da bilmiyordum.
Başlangıç ve bitiş yoktu kendime göre ortada durmuştum. Sağımdan ve solumdan siyah gölgeler üzerime doğru gelmeye çalışırken tam bulunduğum noktada bu söylenilen cümleler bana bir kalkan oluyordu ve siyah bulutların bana çarpmamasına yardımcı oluyordu.
“Ya birlikte ya birlikte ikinci bir seçenek yok.”
Kendi sesim kulağıma geldiğinde arkama döndüm. Sesim yedi yaşında küçük bir kızın bedeninden geliyordu.
“Yapma Boncuk, bu işe giremezsin. Seni bu bataklığa hiçbir zaman çekmeyeceğim.”Boncuk?
Adının Boncuk olduğunu öğrendiğim bedende sesimi duymak ürpermeme neden olsa da gözlerimi kırpmadan onu izledim.
“Şu halime bir bak. Az önce olanları görmedin mi? Sen beni kurtardın şimdi de yaşatmalısın.”
Bu sefer çocuğa dönüp baktığımda çakır gözleri önüme serilmişti. Bu çatıda yardım edemediğim çocuğun gözleriyle birebir aynıydı.
Çakır renkli gözler küçücük bir bedende karşımda duruyordu. Tahminimce on yaşlarında, Boncuk ’tan biraz büyük gibiydi.
“Seni kurtardım ama o bataklıkta kendimi yaşatamıyorken seni yaşatmamı beklemen ne kadar doğru ha?”
Bakışlarım ikisi arasında gidip gelirken beni görmediklerini anladım.
“O zaman sen beni, ben de seni yaşatayım olmaz mı ha?”Çakır renkli gözler kısılınca, boncuk mavisi gözlerde kısılmıştı.
Sonra birden her şey yok oldu. Bu sefer siyah bulutlarda yoktu. Hiçliğin içindeydim. Beni kendi içine çekemeye çalışan başlangıcı ve bitişi olmayan o hiçliğe savrulacağım sırada gözlerimi araladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ON YEDİNCİ YAŞIM (+18)
Mystery / Thriller17 Ocak 2017 Zihnim benden bağımsız ikiye bölünmüştü Adım Rüya kendim hakkında bildiğim tek gerçekte buydu. Ama hangi Rüya olduğumu bilmiyordum. Acar çiftinin biricik kızı Rüya Acar mı ? Yoksa Acar çiftinin biricik katili olan soyadı belli olma...