12. Bölüm

19 4 1
                                    


Sıcak yatağımda uyumaya çalışırken, odamın kapısının açılmasına rağmen gözlerimi açmamıştım. Gelen büyük ihtimalle Barlas olmalıydı.

Yüzünde kar maskesi olan kişiyi gördükten sonra Barlas her ihtimale karşı benimle aynı odada kalmaya devam ediyordu.

Yorganımın üzerimden çekilmesine rağmen tepki vermemiştim. Elleriyle önce saçlarımı geriye doğru attı sonra elinin tersiyle yanağıma dokundu. Dokunuşları yumuşak değildi. Aksine yanağıma elinin tersiyle vuruyor gibiydi.

Elini yanağımdan çekip boğazıma doğru götürdüğünde, diğer eliyle alnımın üzerinde bir şey doğrulttuğunu hissettim.

Ağır hareketlerle gözlerimi açtığımda alnıma dayalı bir silah olduğunu gördüm. Namlunun ucu soğuktu ve bu ürpermeme sebep oluyordu.
Boğazımın üzerinde duran eliyle boğazımı sıkıca kavradı.

Gözlerim gözleriyle buluştuğunda karşımda duran kişi Barlas değildi. O gece beni izleyen kar maskeli adamdı.
Başta çığlık atmayı denesem de nefesimi boşuna zorluyormuş gibi hissediyordum. Sol elimi kullanarak onun elini boğazımdan çekmeye çalışıyordum ama ne yazık ki başarılı olmuyordum ve onu daha da sinirlendiriyordum.

Yaşadığım korkunun tarifi zor ve imkânsızdı. Bakışlarım odamın açık kapısına bakıyordu. Birinin gelip beni bu adamın elinden kurtarmasına ihtiyacım vardı. Tam o sırada pencerenin önünde beni izleyen Ayaz’ı gördüm.

Sol elimi kar maskeli adamın elinden kurtarıp, Ayaz’a doğru uzattım. Gözlerimden akan yaşlara rağmen beni gelip kurtarmasını istiyordum. Ayaz omuzları çökmüş bir şekilde sadece beni izlemeye devam ediyordu.

Gözleri dolmuştu. Ayaz ağlıyordu.

“Sana bunları yaşattığım için özür dilerim.”

Zar zor çıkan nefesimle “Ayaz” diyebildim ama devamını getiremeden hiç beklemediğim o ses adımı dile getiriyordu.

“Rüya.”  

Bakışlarım odanın kapısının içinden giren Barlas’a dönünce gözyaşlarım durmuştu.

Barlas…
Beni kurtarırdı.

Gözlerim artık açık kalamaya dayanamadığı için artık kapanmıştı.  Son hatırladığım şey ise Barlas’ın defalarca kez adımı tekrar etmesiydi.
Gözlerimi açtığımda Barlas’ı yanımda görünce odamda olduğumuzu anlamıştım.

Gördüğüm bir rüyaydı. Hayır, bir kâbustu.

“Barlas” gözyaşlarım hızlıca akmaya devam ederken kolumu hızlıca Barlas’a sarmıştım. İki kolu belimi sıkıca kavrarken ona daha fazla sokulmuştum.

“Çok, çok kötüydü her şey."

“Ben buradayım. Geçti.”

Omzuna yasladığım yerden başımı kaldırıp, yaşlı gözlerimle ona baktığımda, elleri hala belimdeydi. Beni kendine daha fazla çekerek güvende olduğumu hissettirmeye çalışıyordu.

“Sana hikâye okumamı ister misin?”

Afallamış bir şekilde ona bakıyordum.
 
“Hikâye mi?”

“Evet, hem kafan dağılmış olur hem de uykun tekrar gelir olmaz mı?"

Omuz silktim. Gördüğüm kâbusu unutmaya ihtiyacım vardı ve bu Barlas’ın okuyacağı hikâyeden geçiyorsa dinlemeye razıydım.
Barlas odadan çıkıp, elinde çok eski bir defter ile geri geldiğinde ona bakıyordum.

“Kendi yazdığın hikâyeyi mi okuyacaksın yoksa?”

Gülümsedi. Ama yüzünde alay yoktu. Bakışlarını gözlerimden kaçırdı ve defterin üzerinde gezdirdi.

ON YEDİNCİ YAŞIM (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin