21. BÖLÜM; TAŞAN SU

3K 165 20
                                    

Medyadaki fon müziğiyle okuyabilirsiniz 💖

Sizden ricam, ufakta olsa yorum yapar mısınız?

Küçük yıldızımızı parlatmayı unutmayın 💗

Şimdiden teşekkür ederim :)

İyi okumalar :)

🫶

Yüzümü saran güneş ışığıyla birlikte istemeyerek gözlerimi araladım. Bakışlarımı önce cama ardından tavana çevirip tavanda sabit kalırken yanımdan gelen sesle birlikte başımı uysalca sağ tarafıma çevirdiğimde, gözleri kapalı Eflâl ile karşılaştım.

Bununla birlikte yavaşça yatakta ona taraf dönecekken parmağımdaki baskıyla birlikte kaşlarım çatıldı. Üzerimdeki örtüyü yavaşça yukarı doğru hafifçe kaldırdıktan sonra elime baktığımda kalbim hızla atmaya başladı. Evet Eflâl ile aramızdaki mesafe hiç bozulmamıştı. Fakat aramızdaki teması oluşturan Eflâl'in büyük elinin içindeki oldukça küçük duran elimdi.

Başımı örtünün içinden çıkartırken, gözlerime takılan göz alıcı vücudunun çıplak olmasıyla birlikte şaşkınca duraksadım. Üzerini ne ara çıkarmıştı? Korkuyla bakışlarımı yavaşça aşağı indirirken, eşofman görmemle birlikte birazda olsa rahatlamıştım.

Vücudunun sağ kısmından başlayıp, kolunun dirsek üzerinden devam eden ve boynundan sırtına kadar gözüken dövmesini bu kadar net görsemde hala neye benzediğini anlayamamıştım.

Olduğum durumu düşününce, ne yaptığımı sormadan edemedim kendime. Bu kadar ileri gitmişken, geriye gitmek isteyecek miydim?

Ne yapıyordum ben, nasıl bu kadar hızlı alışmıştım bu hayata?

Yeni bir Zelal'e dönüşüyordum ve bu da beni korkutuyordu. Yine hangi acıyı yerleştirecektim içime. Bedenimi acıyla mı sonladıracaktım?

Bana ne olduğunu bilmiyordum. Bildiğim tek şey, Eflâl'le olan düşüncelerimle bitmeyecek olan kavgalarımdı.

Eflâl'de gözlerini açtığında gözleri kısıldı. "Uyanmışsın," dediğinde hala uykunun etkisinde olan sesi kulağıma hoş gelmişti.
"Günaydın," diyerek karşılık verdim. Hala birbirine temas ediyordu ellerimiz. Eflâl bunun farkında olmadığını belli ederek hareket ettireceği elinin içindeki elimi sıkıca tutup "bu ne lan?" diye şaşkınca sorarken örtüyü kaldırmıştı.

Başını örtüden uzaklaştırdıktan sonra, ellerimizi de çıkarıp havada sallarken "bilinçsiz temas." dediğinde gözlerimi kıstım.

"İnanmalı mıyım?" diye sorarken, yine kendimi ondan uzak tutmaya başladığımı anladım.

Ellerimizi ayırmadan, tam ortamıza yerleştirirken "inanmazsan ayıp edersin," dedi.

Dayanamayıp kısa bir kahkaha attım.

"Hadi yaa."

"Ya yavrum ya..."

Baş parmağı uysalca işaret parmağımı okşamaya başladığında kalbimin sesini yine duymaya başladım. Bu hiç iyi değildi.

Siyah hareleri yüzümde geziniyordu. Yanaklarıma basan sıcaklık gittikçe artarken, hissettiklerimde bana hiç yardımcı olmuyordu. Dağınık olan zihnimde çok fazla düşünceler vardı ve ben bunları nasıl tarif edeyeceğimi bilmiyordum.

KİMSESİZLİĞİMİN KURTULUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin