2. BÖLÜM; İNTİKAM GÖZLERİ

9K 383 33
                                    


instagram; alessia.maii

twitter; alessiamaii

Kitaplarla ilgili şeyler paylaşıyorum, takip edebilirsiniz.

.
.
.

Küçükken, her kelebek gördüğümde peşinden koşardım. Onu yakalamak, benim olması gerektiğini düşünürdüm.
Anneme sen ve ben dünyadaki en güzel kelebeğiz dediğimde, bana derdi ki; 'Zelal'im, biz bir kelebek olamayacak kadar tutsağız.' O yeşil gözleri gökyüzüne çıkar, 'Keşke olsam, keşke bende bir kelebek olsaydım.' der göz yaşları akmaya başlardı.

Anlamazdım. Güzel birşey dediğini sanardım.

Ölmek istediğini anlatmaya çalışan birini anlamak hiç güzel değildi.

Anlamıştım, artık çok geçti. Çünkü annemin, hiç beklemediğim bir anda kanatları kırılmıştı. Her şeye rağmen ona kızgın değildim. O konaktan kendini kurtardığı için ona kızamazdım.

"Allah'ım sen ağamı koru." diye dua eden kadın, sinirlerimi bozmaktan asla kaçınmıyordu. Dün gece, o adamlardan birinin doğrultuğu silahtan çıkan kurşun koluma isabet etmişti. Eğer Şiyar'ı itmeseydim ona gelecekti. Vurulduktan dakikalar sonra bayılmıştım. Çoğu şeyi hatırlamıyordum. Şimdi çiftlik evindeydik. Buraya gelir gelmez, Sadi ağabey doktor getirmiş yarama baktırmıştı.
Kurşun içeri girmemişti. Sıyırıp geçtiği, için kolumda sadece sargı vardı.
Hareket ettirmediğim sürece de canım yanmıyordu.

Havin ve Şiyar yukarıda uyuyorlardı.
Beye yenge ise hiç durmadan koca solanda bir ileri, bir geri gidiyor, kocası için dua ediyordu.

Kimseden haber yoktu. Ağabeyim şu an ne durumdaydı haberim yoktu. Böyle boş boş oturmak içime sığmıyordu. Sadi ağabey buradaki işlerini halletmiş tekrar konağa dönmüştü. Çok kez aramıştım ama kimseden geri dönüş alamamıştım.

"Kahrolası, Diyar, beter olasın! Ocağımıza yangın düşürüp, yaktı başımızı!" Salonda, bir ileri bir geri giden kadının sözleriyle birlikte, bakışlarımı ona çevirdim.

Canım zaten yanıyorken, nasıl böyle konuşurdu?

"Yenge!" diye bağırdım uyarı verircesine.

"Kes sesini! Sende, o baş belası ağabeyinde mahvettiniz bizi!"

"Ağabeyim hakkında doğru konuş yenge!"

 Ayağa kalktım.

Nasıl konuşurdu böyle?

"Şu an tek istediğim, ağamın sağ gelmesi," dedi umutla. O kötülüğü esir almış gözleri parlarken, içindeki kötülüğüde vurdu sözlerine. "Ama en çok istediğim sadece o ağabeyinin ölüsü!"

Sözler bir bıçaktı. Kalbime her saplandığı an, sızım sızım içimi titretiyordu. O bir anaydı. Nasıl dili varıyordu böyle konuşmaya?

Karşımdaki kadının üzerine yürümeye başladım. Attığım her bir adım, sertçe boş odada yankılanıyordu.

KİMSESİZLİĞİMİN KURTULUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin