4. BÖLÜM; GELİNLİKTEKİ KEFEN YANSIMASI

7.8K 326 21
                                    

.
.
.

Güzel bir çocukluk mu geçirmiştim? Cevabı soruya göre değişirdi. Karmaşık bir yaşamım olmuştu. Hatırladığım şeyler kalbimde bir sızıya sebep oldu. Büyüdüğüm şehrin sokaklarında ağabeyimle at üzerinde yarışlar yaparken attığım kahkahalar aklıma geldi. Çocuktum ve bazı şeylerden haberim bile yoktu.

Saftım.

Güvenle sarıldığım kollar, güvenle sırtımı dayandığım duvarlar bir bir yıkılırken bende o enkazın altında kalmıştım ama bu normaldi. Sigmund Freud'un kızına yazdığı o mektuptaki gibi '...en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.'

"Siz iyice saçmaladınız! Şimdi de o adamla alışverişe mi gideceğim?" diye öfkeyle bağırdım.

"Reşit ağa öyle söyledi." dedi saatlerdir beni ikna etmeye çalışan kadın. Beye yenge, sabırsızca bana bakarken, "Söyle o ağana, ben buradan hiçbir yere gitmeyeceğim yenge!"

"Yarabbi, bu ne inattır! O konağa zaten o adamın karısı olarak gideceksin. Şimdi üzerine düzgün bir şeyler giyin. Aşağıda bekleyeceğim seni." diyerek daha cevabımı dinlemeden giden kadına öfkeyle baktım.

Sabahın köründe odama gelmiş, o adamla alışverişe gideceğimizi söylemişti. Ben daha o adamı bir dakika bile görmeye tahammül edemiyorken, bir de saatlerce Mardin çarşısında mağaza mağaza dolaşamazdım. Her ne kadar, kendi ayaklarımla gelip bu evliliği kabul ettiğimi söylesemde, hayır! bunu olmayacaktı.

Dün gece... Ağabeyim.

Dün gece bunu düşünmeden uyuyamamıştım. Rojin ananın oraya gittiğini, ağabeyimin durumunun iyi olduğunu ve bugün konağa dönebileceğini söylemişti bir koruma. Rojin anamın bir koruması vardı bizim konakta.
Bizden haber almasının tek yolu buydu.

Ağabeyimle nasıl yüz yüze gelecektim işte bunu gerçekten bilmiyordum.

O silahı neden getirmişti ki? Biz zaten yarımdık, onunla. Şimdi paramparça olmuştuk. Bir daha asla bütünleşmeyecek olan iki parça. Artık hiçbir şeye yetemiyordum. Bir şeyi aklımdan silip atsam, ona inat daha kötüleri aklımı kurcalıyordu. Yorulmuştum.


Odamın kapısının alacaklı gibi tekrar çalınmasıyla, "git buradan yenge! Gelmeyeceğim." diye bağırıp, yatağımı düzeltmeye başladım.

Elime aldığım örtüyü katlamaya başlarken, kapı bir kez çalındı ve ardından sessiz ama endişeli bir ses duyuldu. "Benim hanımım, Ebru." Evimizde çalışan hizmetlinin sesiyle, bakışlarımı kapıya çevirdim.

KİMSESİZLİĞİMİN KURTULUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin