17. BÖLÜM, HERKES YARALI

3.4K 178 14
                                    

Geciktiğim için özür dilerim.

İyi okumalar.

❤️‍🩹🖇

Odayı aydınlatan güneş ışığıyla birlikte gözlerimi araladım. Yavaşça doğrulup bakışlarımı odada gezdirdim. İlk olarak gözüme çarpan koltuktu. Hiç bozulmamıştı. Üzerinde yastık ve nevresim olmamasına bakılırsa Eflâl gece odaya da gelmemişti. Dün olanlar bir anlık gözlerimin önünden geçince sıkıntılı nefesin ardından sol elimi kaldırıp sanki yeni görüyormuşcasına yüzüğü incelemeye başladım.

İki yabancı olarak aldığımız bu pranga, biz olarak mühürlenmişti parmaklarımıza.

Eflâl ve ben, o ve ben, ikimiz, biz... Bizdik ama nasıl bir bizliğimiz vardı? Eğer bir yüzükle insanlar birbirine bağlanıyorsa, ben neden
birşey hissedemiyordum?

Kendime bile itiraf edemeyeceğim gerçekleri düşünmenin zaman kaybı olduğunu anlayıp üzerimdeki örtüyü bir köşeye atıp banyoya gitmek için ayağa kalktım.

Elimi yüzümü yıkarken karşımdaki aynadan gözlerime takılan kolyeyle bir kez daha derin bir nefes çektim içime. Kolyeyi boynuma taktığım o an gerçek mutluluğu hissetmiştim. Hemde kalbimin her bir yanından fışkıran mutluluk kanları beni öyle mutlu etmişti ki... Geçmişimi, şu an olduğum beni bile bir anlığına unutmuştum. Eflâl'i o halde görene kadar...

Odaya dönüp açık olan dolaptan siyah bir elbiseyi alıp hızla üzerime geçirdikten sonra saçlarımı gevşek örgü yaptıktan sonra odadan çıktım.

Etraftaki sessizliğe bakılırsa öğlen olmuştu.

Merdivenlere geldiğimde durdum. Başımı omzumun üzerinden yukarı doğru çevirdim. Daha fazla düşünmeden adımlarımı üçüncü katın olduğu merdivenlere yöneltmiştim. Eflâl'in söyledikleri zihnimi sarsada hızla uzaklaştırdım düşüncelerimi. Çünkü şu an ne olduğunu öğrenmem için iyi bir fırsattı. Yukarı çıktığımda bu katta beş oda daha vardı. Bejna hanım, soldan ikinci odada kalıyordu. Adımlarımı tam oraya yönlendirecekken, arkamdan gelen sesle birlikte gelen panikle durdum.

"Hanımağam." Bu şaşkın ve meraklı sesin sahibi Ayşe'ydi.

Ona doğru döndüm.

"Sen ne yaparsın burada?" Diye sorduğunda, fazla telaşlı duruyordu.
Çiftlik evine geldiğinde söylediği yalana bakılırsa o'da biliyordu. Gerçi, ben hariç herkesin bildiğini de biliyordum.

Bozuntuya vermeyen bir ses tonuyla "konağı dolaşıyordum," dedim.

Sahte bir gülüş sergiledi.

"Buradaki odalar boştur."

İşaret parmağımla özellikle Bejna hanımı gördüğüm odayı işaret ettim. "Tüm odalar mı?"

Yüzünü tekrar panik esir aldı. "He, bütün odalar boştur."

"O zaman sen neden geldin buraya?"

"Ben?"

"Evet, senin ne işin var burada?"

"Şey," bakışları kısa bir an etrafta dolaşıp tekrar beni buldu. "He, ben bu katın bir tozunu alayım dedim."

Alayla gülüp, bakışlarımı ellerine çevirdim. Sonra ona bakıp başımı anladım dercesine sallayıp, yürümeye başladım. "Peki, o zaman sana kolay gelsin." Diyerek yanından geçip merdivenlere yöneldim.

KİMSESİZLİĞİMİN KURTULUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin