10. Bölüm

736 8 0
                                    

Mert'den:

Ceren:"MERT! O OROSPUYU BANA TERCIH EDEMEZSİN! MERT!

Umursamıyordum. İkinci kere kırılmıştım. Barda o gece beni Gül aldatmıştı ama daha da kalp kırıcı olanı Gül hastaneye yanıma bile gelmemişti. Ama nedenini öğrendim. Okulda Ali denen bir çocuk vardı. Gül'ün evlerinin iki bina gerisinde evi vardı. Sokaktan geçerken Gül' ün evine sürekli bir adam geldiğini söyledi. Gül'ü bir kerede evlerinin bahçesinde sigara içerken yüzünün fazla solgun ve kollarında morluklar olduğunu söyledi. Yine Gül'ü görürüm umuduyla evlerinin önünden geçerken Gül'ün evine sık sık uğrayan adam Ali'yi tehdit etmiş. Nedeni ise bir daha bu sokaktan geçmesini istemediği içinmiş. Gül'ü merak edip giderken Ceren beni durdurdu. Ben de inatla gideceğimi söyledim. Ve sonra Ceren dökülmeye başladı. O herifin kendisini nasıl tehdit ettiğini anlattı. Ona çok kızdım. Başından anlatsaydı bunların hiçbiri yaşanmayacak olacaktı.

Ben:"Eminim ortada bir tehdit durumu olmasa bile söylemezdin Ceren."

Ceren ağlıyordu.

Ceren:"Mert evet söylemezdim. Çünkü korktum anladın mı? Seni kaybetmekten korktum. O kıza geri dönmenden korktum."
Ben:"Ceren, senin iyi bir insan olduğunu düşünüyordum. Birincisi ben beni aldatan biri ile tekrardan birlikte olmam ikincisi onun yanına yardıma ihtiyacı olduğu için gitmek istedim. Ceren bir düşün o ölünce çok mu mutlu olacaksın? Bir adam bir kadını sevmiyorsa onu mutlaka aldatır. Gül'ü sevdiğim gibi başka bir kadına aşık olup seni aldatabilirdim Ceren. Sana yemin ederim doğruları söylesen asla seni terk etmezdim. Şimdi eline ne geçti ki ha? Birini hiç sevmeyebilirsin ama onun ölmesi için arkasından iş çevirmek, doğruya karşı sesiz kalmak canilikten başka bir şey değildir."
Ceren:"Mert merak etme. Adam Gül'e zarar vermez."
Ben:"Nerden biliyorsun?"
Ceren:"Tehditlerinin nedeni Gül'e olan aşkı zaten. Bu kızda ne var bilmiyorum herkes bu kaltağa aşık oluyor zaten."
Ben:"Ali hiç öyle demedi ama. Gül'ün kollarında morluklar olduğunu görmüş."
Ceren:"Belki de yine alkol için krize girip kendine zarar vermiştir olamaz mı?"
Ben:"Hiç sanmıyorum bence bu adam ona bir şey yaptı."
Ceren:"Gül'ü görmek için bahane arıyorsun iyi o halde. Git gör sevgili gecekondu Gül'ünü. Bir insanın ölümü için zemin hazırlamak canilik diyorsun ya seninde benden farkın yok Mert. Ben senin için Gül'ü yaktım. Sen de Gül için beni yakıyorsun. Sen gidince elini kolunu sallayıp Gül ile birlikte okula gelebileceğini mi sanıyorsun? Adam ilk başta beni ve ailemi öldürecek."
Ben:"Ceren, hiç kimseye bir şey ötmezsen ortada böyle bir mesele kalmayacak sen merak etme."

Bu psikopat herif sadece bir adam Gül ile dans etti diye adamı az kalsın öldürüyordu. Gül'ün en ufak bir hatasında onu affetmezdi. Umarım bir aptallık yapmamıştır Gül.

Yavaş adımlarla evlerinin oraya gittim. Her yer çok karanlıktı. Muhtemelen adam evde idi. Kendimce bir plan düşünürken birden apartman kapısından bir ses geldi. Hemen saklandım. Adam yürüyerek muhtemelen biraz uzakta park ettiği arabasının yanına gitti. Bekledim ne olur ne olmaz diye. İleriden bir araba sesi geldi ve ses uzaklaştı. Biraz daha bekledikten sonra araba tamamen gitmişti. Derken kırmızı elbiseli bir kadın çıktı apartmandan. Bu Gül'dü. Ona gözükmeden takip ettim onu. Bir eğlence mekanına girdi. Gözlerime inanamadım. Genç biri ile birliktelik yapacağını düşünürken kendisinden en az 30 yaş büyük bir adamla birlikteydi. Sohbet ediyorlardı ve adam Gül'ü öpüyordu. Gül görüntüye çok önem veren bir kadındı. Kendisi asla böyle biri ile birlikte olmazdı. Baran'ı da eminim bu yüzden sevmemiştir. Eğer onu sevseydi buralardan çoktan kaybolurdu zaten. Baran ürkütücü bir adamdı yüzünde yara izleri vardı ve sesi çok sertti. Genelde sinirli bakışlı biri idi. Gül muhtemelen onun parasını yemek için bir sohbet başlattı ve adam ona aşık olunca kurtulamadı diye düşündüm.
Adam Gül'ün göğüslerini sıkarken Gül içkisini yudumlayıp adama bir şeyler söylüyordu. Sonra adamın yanına birkaç kişi geldi ve gittiler. Adam Gül ile birlikte bir yere gidiyorlardı. Sanki oradaki bir müşteriymiş gibi peşlerine takıldım. Bir odaya girdiler. Ne olacağını anladım ve gözüm doldu. O kadar yaşadığımız şey yalan mıydı? Bu kadar mı değersizdi kendisi? Telefonuma bakarken yanımdan bir adam geçti. Beni tanımıyordu.

"Abi yenge Alp'in yanında az önce odaya girdiler."
-:"!"

Telefonda karşıdan konuşan kişinin ne dediği anlaşılmıyordu ama bağırdığını çok net duyabiliyordum.

"Abi inan bilmiyorum. Bugün izinli olduğum için eğleneyim diye meyhaneye geldim. Sonra bir baktım bu yenge. Emin olamayıp yanlarına gittim. Gerçektende bu Gül hanımdı."
-"!"

Adam iyicene uzaklaşıyordu ve artık onu duyamıyordum. Odaya girsem şimdi Gül'ün yanındaki herif silahlıdır diye düşündüm. O bölgeden uzaklaşıp dışarı çıktım. Aklıma Gül'ü aramak geldi.
Aradım ama sadece telefon çaldı açan olmadı. Telefonu acaba yanında değil miydi? Yoksa sessizde miydi telefonu?
Kafamı 3-4 saniyeliğine kaldırıp hemen tekrar şansımı denemeye karar verdim. Gül'ü tekrardan aradım ama açan olmadı. Kapıya girmek için ilerleyecekken birden siyah bir araba kapının önünü çevirdi. Dışardaki yakınımda bulunan çalılıkların birine saklandım. Aslında biraz kafasını çevirse beni fark ederdi ama adam öyle sinirliydi ki değil kafasını çevirmek belindeki silahı çıkartıp direkt içeri girdi. Bu korkutucu surat yabancı değildi. BU BARANDI! Kapıda Baran'ın adamları vardı buyüzden gizlice içeri giremedim. Çok kısa bir süre sonra silah sesi duyuldu. Şok içindeyken bir daha bir silah sesi duyuldu. Korkudan titriyordum. Hiçbir şey olmamış gibi Baran beline silahı koyup arabasına bindi ve oradan uzaklaştı. Koşarak koridorun sonundaki odaya gittim. O şişman yaşlı herif kafası çok fena halde dağılmış yerde yatıyordu. Gül ise göğsünden yaralanmış yatakta çıplak bir vaziyette bilinci açık yatıyordu. Odada bir bornoz vardı acele ile Gül'e giydirdim. Gül beni görünce yaş akan gözleri daha da çok sulandı. Gül bana:"Affet beni sevgilim. Senin saf sevgine kirli bedenim layık değil. Sana yemin ederim birtek seni sevdim. Zavallı kalbim hep sana ait olarak kalacak." dedi.
Kollarımda onu meyhanenin hemen yanındaki taksi durağına yetiştirmeye çalışarak sadece "Bunları düşünme." diyebildim. Taksiye bindik ve hemen şoföre hastaneye sürmesini soyledim. Çok kan kaybediyordu. "Gül sık dişini çok az kaldı." O ise bana acı dolu bir gülümseme ile "Sevilmeyi hak etmediğim gibi yaşamayı da hak etmiyorum." dedi. O ölecek diye çok korkuyordum. Hastaneye yetiştik. Doktorlar hemen onu acilin kapısından sedyeye yatırdılar ve ameliyathaneye götürdüler. Hastanenin boş bir sandalyesine oturmuş düşünüyordum. Bu adamın beni bardaki gece nasıl dövdüğü aklıma geldi. Öyle korkmuştum ki bu yüzü bir daha unutamazdım zaten ama onu okuldan kavgalı olduğum bir çocuğun o gece bara gideceğimi ögrenip bir akrabasına beni dövdürttürdüğünü düşünmüştüm. Barın dışarısında dövülen adamınsa barda kavga olup dövüldüğünü düşünmüştüm başta. Ama bize bunu yapanın aynı kişi olduğunu duyunca şaşırmıştım. Sonradan öğrenmiştim nedenini zaten.
*
Zaman geçmişti. Leyla ve Can'a da haber vermiştim. Onlar da hemen zaten gelmişlerdi. Acilin kapısında hepimiz endişeli bir şekilde bekliyorduk.
Ameliyathaneden doktorun çıkması ile hepimiz başımızı kaldırdık.

Leyla:"Doktor bey Gül yaşıyor mu?"
Doktor:"Merak etmeyin içiniz rahat olsun Gül yaşıyor."

Herkes bir anda bir oh çekip ferahladı doktorsa bir şey söylemeye hazırlandı.

Doktor:"Bir mucize bu. Şükürler olsun bebeği de çok iyi genç annemizin."

Herkes bir anda birbirine baktı. Bu adam ne diyordu. Leyla sinirli bir şekilde kahkaha attı.

Leyla:"Doktora para verip şu sıkıntılı günde ekstra beni strese sokmak için düşüne düşüne bunu mu buldunuz?"
Ben:"Ne diyorsun sen Leyla?!"

Ben çok ciddiydim. Can ise ikimize de bakmıyor kafası yerdeydi. Leyla saç rengi gibi morarıyordu.

Doktor:"Henüz yeni hamile. Çok dikkat etmesi lazım. Sabaha normal odaya çıkacak Gül merak etmeyin."
dedi ve gitti.

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin