19. Bölüm

581 8 0
                                    

Gül'den
Gözlerimi açıyordum. Yine sabahtı. Bulanık olan etraf, Ahmet'in gözlerini farketmemle aydınlandı.
Ahmet:"Günaydın tam 1 gündür uyuyorsun."
Ben:"Aaa öyle mi? Seni çok beklettim galiba. Neden gitmedin peki?"
Ahmet:"Senin için burada olacağımı söylemiştim zaten. Bugün çıkıyorsun."
Ben:"Peki ya-"
Ahmet:"Bir de hamileymişsin ama çocuğun düşmüş."
Çok utandım. Yüzüm mosmor oldu. Ahmet'in yüzüne bakamadım.
Ahmet:"İstemediğin bir ilişkidendi sanırım."
Yüzümü, cesaretimi toplayıp ona yönelttim.
Ben:"Evet tecavüz."
Ahmet şok geçirdi. Bunu dememle afalladı.
Ahmet:"Bu iğrençliği kim yaptı sana Gül? Neden gidip onu şikayet etmedin?"
Ben:"Yapamazdım Ahmet."
Ahmet:"Ben yaparım."
Ahmeti elinden tutarak durdurdum. Gözlerim doldu.
Ben:"Seni de kaybedemem..."
Ahmet gözlerime derin bir hüzünle baktı."
Ben:"Sevdiğim herkesi kaybettim Ahmet, sana da zarar verir o. Ne olur sana yalvarırım. Gidip kimseye bir şey söyleme. Benim yüzümden çok kan döküldü. Hatta eminim benim burada olduğumu da öğrenmiştir. Git buradan Ahmet. Affet beni ve kendi iyiliğin için git buradan."
Ahmet:"Senin iyiliğini kim düşünecek peki Gül?"
Ben:"Ben bir yolunu bulurum sen merak etme."
Ahmet:"Olmaz, bugün zaten buradan çıkıyoruz. Seni güvenli bir yere götüreceğim."
Ben:"Ahmet-"
Ahmet elini uzattı:"Bana güveniyor musun?"
İçime bir cesaret geldi. Elini tuttum onun. Tanımadığım insanlara hemen kanıyordum, Baran'ı da tanımadığım halde kanmıştım. Dertlerimi dinliyordu vaktinde. Çok fazla iyiydi her şey onu tanımadan önce. Onun süslü hediyelerine kanmıştım. Nu sefer de bir başkasına hayatım için mi kanacaktım? Ama öyle hissetmiyordum. O farklıydı, Baran'dan çok farklıydı. Baran'da hissetmediğim her şeyi onda hissediyordum. Gerçek sevgiyi...
Ben:"Güveniyorum."

Çıkış işlemlemlerimizi yapmak için aşağı indik. İnerken sürekli etrafımı kolaçan ediyordum. Aniden tranvatik bir olay yaşayacakmış gibi. Hiç bir şey olmadı her şey normaldi. Birlikte hastaneden çıktık. Temiz havayı İçime soludum. Kapının önünde Ahmet'in arabası vardı.
Ben:"İnanmıyorum."
Ahmet:"Ne?"
Ben:"Araban çok-"
Ahmet:"Biliyorum hiçbir kız arabamı görse binmez. Daha çok keko arabası gibi."
Ben:"Yani bizim mahalledeki kekoların arabası bu. Tipinle aşırı uyumsuz."
Ahmet:"Ahh güzel bayan, maalesef ülke durumu kötü, benim maddi durumum kötü... Orta gelirli bir ailenin çocuğuyum ben, artık orta gelirliler bile emin ol araba zor alıyorlar."
Ben:"Öyle ise Baran'ın nasıl arabası çok lüks?"
Bunu söylememem gerekiyordu ama boşluğuma geldi.
Ahmet:"Sana tecavüz eden kişinin adı mı Baran?"
Ben:"Evet."
Ahmet:"Hmm. Bu herif normal biri miydi?"
Ben:"Anlamadım."
Ahmet:"Normal biri miydi işte."
Ben:"Yani silahlı gezen, yedi yirmidört tehdit eden birisi."
Ahmet:"Biz de mafya olsak biz de zaten en baba arabalara bineriz."
Ben:"Hadi bir keko şarkısı aç da dinleyelim."
Ahmet sürüyor ben şarkıyı dinliyordum. İkimizde fazlasıyla gülüyorduk.
Ben:"Bu arabanın içine bi on kişi bindiğimiz var."
Ahmet:"Hadi oradan."
Ben:"Tabi, mahallede büyüdüm ben oğlum. Belalıyım diyorum bak."
Ahmet bir kahkaha patlattı.
Ahmet:"Erkek Fatma'mısın sen Gül? Aaaa yoksa seni henüz yeni mi tanımaya başlıyorum."
İkimizde aynı anda güldük.
Ben:"İyi ki seni tanımışım Ahmet."
Ahmet gözünü yoldan çevirdi ve bana baktı.
Ben:"Seni görmek bile beni mutlu ediyor. Konuşmasan bile olur. Sadece seni görmek..."
Ahmet bu sözlerimi duyunca çok mutlu oldu ama ben sözlerimde oldukça samimiydim ve bunu o da biliyordu.
Ahmet:"Ben de seni tanıdığım için çok mutluyum Gül."
Yol boyunca sohbet ettik. Hava yavaş yavaş akşam oluyordu. Beni ağaçtan bir kulübeye getirmişti. Arabadan indik.
Ahmet:"Gel hadi, burası soğuk içeride ısınalım."
Ahmet anahtarını cebinden çıkardı. İçeri girdik. Şömine hazır yanıyordu. Sıcacıktı ev. Küçük bir evdi ama çok tatlıydı.
Ahmet:"Şu odada pijama takımları var giyebilirsin Gül istersen."
Odaya yöneldim. Pembe rahat ipek pijamlar vardı. Ahmet'e seslendim:"Bir şey diyeceğim, bunlar kimin?"
Ahmet:"Kız kardeşim var onun."
Ben:"Ne ara getirdin bunu peki?"
Ahmet:"Getirmedim. Bu küçük kulübe bizim yazlık evimiz gibi bir şey. Ailece şehirden uzaklaşmak istediğimizde kafa dinlemek için hep buraya geliyoruz.
Ben:"Hmm."
Geceliği iyice inceledim. Birkaç kıyafetlerini buraya bırakıyorlarsa ve yazları hep buraya geliyorlarsa, bu geceliğin yeni olması imkansızdı. Ayrıca tam da benim bedenimdi. Her zaman gelmeseler bile bir başkasının giysisi bir kere giyilse bile ne bileyim kendi kokusu üstüne siner değil mi? Ama bu gecelik taptazeydi. Hiç giyilmediğine yemin edebilirim. Dikkatimi dolaba yönelttim ve dolabı açtım. Artık emindim. Bu giysilerin hepsi yeniydi. İçime ufak çaplı bir korku düştü. Belki de yanılıyorumdur diyerekten Ahmet'in yanına gidip annesi ve babasının odasını sormak istedim.
Ben:"Kız kardeşin epey zevkliymiş, şaşırdım doğrusu benim tarzım kıyafetleri var."
Ahmet:" Evet, öyledir."
Ben:"Peki anne ve babanın odası nerede?"
Ahmet:"Çok güzel bir şeyler hazırlayacağım. İleri de küçük bir televizyon var istersen onunla biraz meşgul olabilirsin. Bana yardım etmene gerek yok sonuçta yeni hastaneden çıktın. Hazır olunca sana haber vereceğim."
Konuyu değiştiriyordu. Ondan şüphelenmeye başlamıştım. Korkuyordum da aynı zamanda şuanda. Ona belli etmeden gidip televizyonu açtım. Rastgele kanal değiştiriyordum. Aklıma Baran geldi. Baran'a yine alışmıştım. Acaba Ahmet bir sapık mıydı? Ya bana bir şey yaparsa diye korkuyordum. Ağhh aptal kafam ağh. Tanımadığım hiç kimseye güvenmemem gerektiğini ne zaman öğrenecektim ki? Baran'dan hâlâ ders çıkarmamış mıydım? Ne yapacaktım ben diye düşünüyordum. Koltuğa uzanıp televizyonda kafa dağıtmaya çalışıyordum. Hemen hemen bir saat sonra yanıma Ahmet geldi.
Ahmet:"Makarna seviyorsundur umarım :)"
Ben:"Sevmeyen var mı ki?"
Ahmet:"Elbette vardır niye olmasın. Yani bence de olmaması lazım ama."
Ben:"Mmm mutfaktan güzel kokular geliyor."
Ahmet ile birlikte mutfağa gittik. Bir yandan ondan şüpheleniyor bir yandan ise istemediğim bir şey yapmayacağından eminmiş gibiydim.
Ahmet:"Bu arada unutuyordum Gül. Bu anahtarı al. Pijamaları giydiğin odada kalacaksın. Ben de karşı odadayım. Bir ihtiyacın olursa hemen gelirim. Değil kapını kilitlemek, odanda çıplak yatsan yine sana kötülük yapmam. Kadınlara asla zorla istemediği bir şeyi yapmam ben bundan emin olabilirsin ama yine de güvende hissetmen için bu anahtarlar.
İçim ferahlamıştı. Kötü bir niyeti olsa zaten bunu çoktan yapardı. Ona güvenmekte hata etmemiştim.
Ben:"Teşekkür ederim Ahmet."
Ahmet:"Rica ederim güzel bayan :)"
Ben:"Ahmet?"
Ahmet:"Evet?"
Ben:"Sence Baran beni arıyor mudur şuanda?"
Ahmet:"Arıyordur herhalde. Niye sordun?"
Ben:"Hiç."
Ahmet:"Bence onu seviyordun?"
Ben:"Hayıır. Sadece endişeliyim. Ya bizi bulursa diye.
Ahmet:"Bence bulamaz."
Ben:"Bulursa-"
Ahmet:"Sen bunları kafaya takma Gül. İleride gölet var yarın sabah balık tutalım mı? Hiç balık tuttun mu?"
Ben:"Aaa hayır, çok eğlenceli olur."
Ahmet:"Akşama da beraber balık kızartırız ohh mis."
Çok tatlıydı bu çocuk. Çok centilmendi. Keşke daha önce tanışsaydık diye düşünüyordum. Yemeklerimizi yedik. Masayı ben topladım ve bulaşıkları yıkadım. Birbirimize iyi geceler dedik. Odama geçtim. Küçüktü ve tek kişilik bir yatak, bir dolap, bir komidin üstünde gece lambası, tatlı bir halı, duvarda birkaç doğa resmi ve bir pencerem vardı. Evin camları demirli olduğu için içim rahattı. Ahmet'in verdiği anahtar ile odamı kitledim ve yatağa girdim.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin