15. Bölüm

477 9 0
                                    

~Dün Gece saat 11.30~

Can'dan

Yağmurda hızlı hızlı koşuyordum.
-Silah sesi (PAT!!!)
Nefes nefeseydim. Baran'ın adamları beni yakalayacaklardı. Yağmurdan ayağım kaydı.
Ben:"AĞHH!"
Adamlar:"Abi bu çocuk şu taraftan gitti gördüm."
Tüm gücümü toparlayıp koşmaya devam ettim. Meydana gitmeliydim ki kendi izimi kaybettirebileyim. Sağa döndüm çıkmaz sokaktı. Ayak sesleri iyice yakınlaşıyordu.
Adamlar:"BU TARAFTAN GÖRDÜM ONU!"
Kendimi zorlayıp yukarı uzandım ve ayaklarımın tabanından güç aldım vücudumu yukarı ittirdim. Ve bir sıçrayış daha. Duvarın diğer tarafında çöp konteynırı vadı. Üstüne atladım ve yaşamak için koşmaya devam ettim. Önüme bir araba çıktı.
Şoför:"DİKKAT ETSENE BE ÇOCUK BENİ KATİL EDECEKSİN!"
-Silah sesi (PATT!!!)
Şoför vuruldu. Meydana çok yaklaşmıştım.
Adamlar:"ALP YAKALA ŞU ÇOCUĞU!"
Adam arkamdan bana doğru son hız koşmaya başladı. (CARTT) Kolumdan tutmaya çalışırken adam hırkamı yırttı.
Kurtulmuştum. Nefes nefese bir şekilde:"SONUNDA!" Artık meydandaydım. İnsanlar çok kalabalıktı. Burada en ufak yanlış bir hareketlerinde hemen dikkat çekerlerdi.

Adamlar:
"Çocuk meydana gitti."
"Gördüm."
"Peki ne yapacağız millet?"
"Az kalsın yakalayacaktım veledi."
"Sakin ol bence meydana gidelim."
"Gidiyorum."
"Bence çoktan kaybolmuştur boşuna peşine düşmeyelim."
"Oldu patron da bizi diri diri doğrasın ne dersin?"
"Beyler, Fırat haklı meydanda polisler var. Kavga olmuş baya kalabalıkar."
"Ne yapacağız o halde?"
"Durumu kabul edeceğiz. Meydan fazla kalabalık. Polis desen her yerde bizi arıyor. Ayrıca çocuk da bir noktada bekleyecek hali yok. Eminim çok fazla uzaklaşmıştır."
"Ama patron bizi-"
"Patrondan af dileyeceğiz yapacak bir şey yok er ya da geç o çocuğu ise yakalayacağız.

Koşa koşa bir telefon kulubesine vardım. Arayacak kartım yoktu. Hem kimi arayacaktım ki? Leyla, Mert, ailem öldürülmüştü. Gül ise o adamın elindeydi. Acaba yarın okula gidip öğretmenlere durumu mu açıklasaydım? Ama hayır bunu düşünmem bile aptallıktı bu sefer de onların hayatını tehlikeye atmış olacaktım. Polise gitsem de bir şey değişmeyecekti zaten her yerde aranıyorlardı. Telefon kulubesinin önüne çömeldim ve ağlamaya başladım. Yağmur iyicene şiddetlenmişti. Üşüyordum. Karnım açtı. Etrafıma bakındım kimsecikler yoktu dükkanlar ise kapatmıştı. Apartmanları gezmeye başladım. İlk balköpüğü renkli bir apartmana girmeye çalıştım fakat bina kapısı kilitliydi. Yanında bulunan apartmanı da denedim ve bir diğerini de muhtemelen hepsinin de bina kapısı kitliydi. Giriş kapısındaki merdivenlere oturdum bir binanın. Ellerimin üstüne kafamı koydum düşünmeye başladım. Yaklaşık bir 5 dakika sonra kapı açılma sesi geldi. Orta yaşlarda bir adam kapıyı açtı.

"Oğlum sen burda ne yapıyorsun?
Ben:"Şey şey amca ben-" (Kapıya doğru baktım ve bu bir firsattı) "Ben burda oturuyorum ama ailem kapıyı açmadı. Telefonumu da kaybettim."
Adam üstüme başıma baktı. Yırtılan hırkamı onun bakışları ile farkettim.
"Savaştan mı çıktın oğlum ne bu hal?"
Ben:"A- Amca yardımın için teşekkürler meydanda kavga olmuşta olaya karıştım. (Kapıya yöneldim.) "Kapıyı açtığın için çok sağol amca yoksa sokakta kalırdım."
Adam konusmaya hazırlanıyordu fakat onun konuşmasına firsat bile vermeden içeri girdim. Yağmur devam ediyordu fakat burası dışarıdan daha az soğuktu.
Ne yapacağımı bilmeden amaçsızca bir merdivene uzanmaya çalıştım. Gözlerime yeniden yaş geldi. Yaşamak için kaçmak zorundaydım artık. Baran'ın karşısına çıkacak kadar ne güçlü ne de cesurdum. Ne yapacaktım ben? Acaba zamanla beni unutur muydu bu herif? Hayır hiç sanmıyorum, beni öldürmeyi kafasına koymuştu bile.
Gözlerimi kapattım ve sabah ola hayrola dedim. Zaten yeterince yorgundum. Uyumaya başladım.

Gül'den

Uyanıyordum. Dizlerim felaket ağrıyordu. Gözlerimi hafif hafif kırpıştırdım. Gün ışığı biraz olsun penceremden içeri vurmuştu ama yine de burası felaket soğuktu.
Ben:"Ahh..."
Kapının kilidi yavaşça açıldı. İçeri giren Baran'dı.
Baran:"Günaydın."
Ona bakamıyordum. Çok yorgundum. Bacaklarım çok ağrıyordu.
Baran:"Rahat uyudun mu bu gece? Hmmm. Eminim öyledir."
Eğildi ve ellerimi çözmeye başladı. Hafifçe ona baktım. Gözlerim çok yorgundu. Gözlerini gözlerime dikti. Sinirli değildi fakat merhamet de edeceğini sanmıyordum. Ellerimi çözdü. İpin izi bileklerime çıkmıştı. Bileklerimi ovuşturdum. Boynuma bağladığı ipi ve ayaklarımı da çözdü. Beni biraz süzdü. Fazla bitkin ve güçsüzdüm. Beni çözdüğü gibi zaten direkt yere yığılmıştım. Kollarına aldı beni ve dışarı çıkardı. Yorgunluktan hiç konuşmadım ve ona tutunmaya çalıştım. Bir şey demedi. İki kat yukarıya çıktık. Aslında ev iki katlıydı fakat beni kitlediği alan zemin katıydı. Bir odanın kapısını açtı ve kucağında benle odaya girdi. Beyaz ipek çarşaflı iki kişilik rahat bir yatak vardı. Beni onun üstüne koydu çok mutluydum. Acaba bana merhamet mi ediyordu? Üstümü çıkarmaya başladı.
Ben:"Barann-"
Baran:"Sus."
Tişörtümü ve kot pantalonumu yere fırlattı. Sütyenimi çıkarmasın diye göğüslerimi ellerimle koruyordum. Külodumu bir çırpıda çıkartıp yere fırlattı. Göğüslerime takıldı gözleri sonra. Hafifçe kaldırdı beni. Onunla uğraşamayacak kadar güçsüzdüm. Sütyen kancamı naifçe açtı ve bir kenara fırlattı sütyenimi de. Artık önünde çırılçıplaktım. Üstüme bir vahşi hayvan gibi atladı ve göğüslerimi ısırmaya başladı. Bilerek yapıyordu bunu canım yansın diye ve basarıyordu da. Yorgunluğunda etkisiyle kendimi korumaya bile çalışmıyordum. Sadece acı acı iniltiler çıkarıyordum. Hoşuna gidiyordu bunu çok rahat hissediyordum. Benim inleyişlerim arttıkça o daha çok zalimleşiyordu.
Ben:"Baran nolur yalvarırım..."
Boynuma kitlendi. Kanımı emen bir sivri sinek gibi emiyordu boynumu. İyicene morartana kadar.
Baran:"Ağhh her yerini mosmor yapacağım. Seni öyle bir sikeceğim ki yürüyemeyeceksin acıdan."
İyicene korkmaya başladım. Artık onun aşkı değil resmen istediği her şeyi yapabildiği bir oyuncağı olmuştum. Ölecektim kollarında. İttirmeye çalıştım onu. Bu hareketim sonucu boynumu sertçe ıssırdı. Deli gibi acı içinde bağırdım. Dişlerinin izi boynuma geçmişti. Yarıda kaldığı işleme devam etti. Onu durdurmak için sertçe saçını çektim. Kafasını kaldırdı ve bana iki kere tokat attı. Yüzüm çok kızardı büyük ve kalın elleri yüzünden. Öfkeli ve azgınca hırıltılar çıkarıyordu.
"Parmaklarını kırarım anladın mı? Hiç acımam sana."
Gözlerim doldu ve sabretmeye çalıştım. Kalın ve sert sikini hızlıca amıma soktu. Acı vererek yapıyordu bu işlemi bana. Ses çıkarmamaya çalışsam da yüz ifademden anlıyordu bu durumu. Hoşuna gidiyordu. İçime boşaldı. Çok terletmişti beni. Parmağımı kaldıracak halim bile kalmamıştı. Saçlarımdan tuttu ve arkamı dönmemi söyledi. Ayağa kalktı ve yerdeki pantolonunu eline aldı. Pantalonundan kemerini çıkardı ve bana doğru döndü. Ona kurbanlık koyun gibi gözlerim yaşlı baktım. Bir kaç saniye bana bakıp düşündü ama sonra muhtemelen kararını vermiş olacak ki eliyle kafamı iyicene yatağa gömdü. Elini kaldırdı ve sertçe kalçama kemeriyle vurdu. Deli gibi bağardım ve kalkmaya çalıştım. Yüzüme bir kez daha tokat attı ve saçlarımı çekti. Acı çekerek ağlıyordum. Tir tir titriyordum ve yalvarıyordum.
Ağlayarak ve titreyek ben:"Baran nolur dövme beni nolur. Korkuyorum nolur nolur annen için dövme beni. Anneni bir gram olsun seviyorsan dövme beni hem karnımdaki çocu-"
Sertçe bir tokat daha attı yüzüme ve yatağa düştüm. Titriyordum, yüzümü kaldırmadım. Saçımdan tuttu ve yüzünü yüzüme yakınlaştırdı.
Baran:"O çocuğu kimden peydahladın bilmiyorum ve o çocuğa ne olacağı da umurumda bile değil. "
Konuşmama izin bile vermeden yatağa yüzüm dönük bir şekilde zorla yine yatırdı beni ve defalarca elindeki kemerle vurdu bana acıdan kısa süreli bir baygınlık geçirdim ve bu esnada durdu. Kollarım, boynum, göğüslerim, bacaklarım, kalçam her yerim onun zalimce izleri ile doluydu. Gözlerim ağlamaktan şişmişti. Dudaklarımı susmak için defalarca ısırdığım içinse kanamıştı dudaklarım. Kollarına aldı beni ve dediki:"Bu acıya alışsan iyi edersin çünkü artık sana bunları hep yaşatacağım ve merhamet de etmeyeceğim. Canımı sıkarsan sana daha kötü şeyler yaparım o yüzden benim gönlümü hoş tutmaya baksan iyi edersin." Bir gramcık sevgim varsa da artık yok olmuştu çünkü ondan çok korkuyordum hem de fazlasıyla. Umutsuz ve çaresizdim. Bu evde her gün bana bir şeyler yapacaktı ve hatta belki de amacı beni öldürmekti. Acı çeke çeke ölmemdi istediği...

Merhaba arkadaşlar nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Düşüncelerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin ve kitabımı oylamayı unutmayın. Sizin okuma oranlarınız ve oylarınız beni yazmaya daha çok motive ediyor çünkü... Sizleri çok seviyorum sağlıcakla kalın.

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin