7. Bölüm

1K 15 0
                                    

Yaptıklarımı şöyle bir gözden geçirecek olursak ben 27 yaşında bir adamdım. Karşımdaki ise henüz yeni 17 yaşına girmiş bir çocuktu aslında. Ama vücudunu ve yüzünü gören hiç öyle düşünmüyordu işte. O gece benim gecemdi. Sevgilimin her bir zerresini ezberlemek istiyordum. Ah o dolgun zarif dudaklarını saatlerce emip yaladım. Henüz daha çok küçüktü, belki de bu saflığı gençliğindendi. Onun babası olup ben büyütürdüm onu. Gözlerimi bir an olsun ondan ayırmıyordum. Pembe göğüs uçlarını emip çekiştiriyordum. Boynuna öpücükler kondurup göğüslerini yalıyordum. Tapıyordum ona. Ahh o güzel beyaz zarif bacaklarına dayanamıyordum. Açık giyince deliye dönüyordum. Ona benden başkaları bakamaz. O bana aitti. Güzel ayakkları... Ayakları altında paspas olmak için herşeyi verebilirdim. Çok dövmüştüm onu bu gece. Bana karşı saygısızlık yapıp sevgimi kullanarak beni aşağılamasına izin veremezdim. Gece onun saçlarıyla oynuyordum. Ve bir an yataktan çıkıp iç çamaşırlarına baktım. Renk renk külotları sütyenleri vardı. Dolgun kalçalarında harika durduklarına eminim. Ahh o beni benden alan kokusu... Parfümünü bulmuştum. Çok güzeldi. Odasında onun istediği her şey yoktu. Ama bu odada sırf ona ait olduğu için benim istediğim çok şey vardı. Küçük sevgilimin tekrar koynuna girdim. Onu kendi göğsüme yasladım. Birden uyku halinde adımı sayıklayarak yalvarmaya başladı. "Ahh... Baran lütfen... Yemin ederim bir daha demeyeceğim. Yalvarırım artık dövme beni..." Bunu derken titriyordu. Alnından öptüm ve sadece ona "Geçti..." diyebildim. Ona bunu yapmak istemezdim ama fazla başına buyruktu. Sonra bir anda yine iniltili bir sesle "Mert" dedi bu sefer. Yine öfkeleniyordum. "Mert ne olursun ayağa kalk aşkım" duyduklarıma inanamıyordum. İyicene öfkeleniyordum. Mert eğer o hastaneden canlı çıkarsa ben onun ölü bedenini tekrar o hastaneye sokucaktım. Gül'e öfke ile bakıyordum. Uyanmaya başladı. Gözlerini zar zor açıp bana baktı. Benim öfke dolu bakışlarıma merhamet istercesine yalvararak bakıyordu. "Bu gece benimle işin bitti değil mi?" Tek kaşımı kaldırarak "seninle işim Mert'i unuttuğun zaman bitecek." dedim. Ardından iyicene yüzüne yaklaştım. Çok korkuyordu. "Mert'inse işi bu gece bitecek." dedim tam konuşacakken dudağına parmağımı dayadım. "ŞŞŞ sakin ol güzelim. Bana boyun eğdiğin takdirde sana zarar vermem ama canımı sıkarsan..." İyicene panikliyordu. Gözlerini gözlerimden ayırmasına izin vermiyordum. Gözlerinden yaş aktı. Bense yanımda bulundurduğum çakıyı vücudunda gezdirmeye başladım. Titriyordu. Pes etmiş bir şekilde dudaklarıma yapıştı ve bana sarıldı. Bana:"Mert'e zarar vermezsen her istediğini yaparım. Ne olur hiçkimseye zarar verme." dedi. Teklifini kabul ettim. 22 yaşından sonra bir trafik kazası geçirmiştim. Bu yüzden vücudumda kalan yara izleri dudağımın kenarında belirgin bir iz vardı. Günlük hayatta sinirli ve umursamaz biriydim. Sadece zevk için eğlence yerlerine gidip farklı kadınlarla birlikte oluyordum. Ailemin maddi durumları çok iyi idi. Evimizde hiç sevgi yoktu ama istediğim her şeyi paramla elde ediyordum. Küçükken hep hayal ederdim hem güzel hem de kimsesiz bir kimse ile tanışmayı. Çünkü kimsesizliğin tanımı benim için sevgisizlikti aslında. İnsanın nasıl olurda anne babası akrabası olmaz bunları anlamazdım o zamanlar. Gül'ün babasından başka ve benden başka kimsesi yoktu. Başarılı biri de değildi. Parlak bir geleceği de yoktu iş anlamında. Bu benden kaçmasına daha çok engeldi çünkü bilgili biri değildi. Ama hayatımda gördüğüm en güzel kadındı.
Gül dikkat çekmemek için farklı bir lokantada tekrardan işe girdi. Planımızda bir ay kadar orada çalışacaktı ve arkadaşları ile arasını iyice bozacaktı. Çünkü peşimize düşebilecek tek lanet kişiler onlardı. Onlar da olmazsa Gül'ü kimse arayıp sormazdı. O bunu bilmiyordu ama kaçıracaktım onu. Sadece biraz zamana ihtiyacım vardı. Sabah olunca Gül'ün evine birlikte alışveriş yaptık. Ona para da bırakmıştım. Ardından okullarındaki Ceren'in numarasını adamlarımdan buldum. Gül'ün Mert'i aldattığını eğer onunla barışmak istiyorsa hiç vakit kaybetmeden hastanede onun yanında olması gerektiğini söyledim. O da tabi hiç düşünmeden yanına gitmiş ve tahmin ettiğiniz üzere Mert Gül'den ayrılmış tekrardan Ceren ile birlikte olmuştu. Leyla ile de küsmüş. Can ile zaten hiç konuşmuyordu. Okulu da tamamen bırakmıştı. Ona Ceren ile Mert'in ne kadar mutlu olduklarını göstermek için öpüştükleri bir anında fotoğrafını okuldan bir öğrenciye çektirip Gül'e gösterdim. "Bak sensiz ne kadar da mutlu Mert." dedim. Bu olaylardan dolayı zaten solan yüzü daha da solgunlaştı. Gözleri doldu. Gayet mutsuz olduğu için her gün evine gelmiyordum. Gelsem de bir şey yapmıyordum istemediği. Zaten alkolik bir kız olmasına rağmen daha çok bu dönem alkol içiyordu. İşe bu sefer de ayık gidemediği için kovulmuştu.
Bi gün yine kapıyı açınca odasında onu perişan bir halde alkol alırken buldum. Önceleri babasının ilaçlarını içiriyordu. Şimdi ise odasından çıkmayıp yedi yirmidört alkol alarak vakit geçiriyordu. Her gün gülümseyen tahrik edici Gül artık tamamen melankolik bir insandı.

Ben:"Gül sabah kaçtan beri içiyorsun?"

Gül gözünü bile yana çevirmeden öylece duvara bakıp içkisini içmeye devam etti.

Ben:"GÜL!"

İyicene öfkelendim ve elindeki alkol şişesini alıp duvara fırlattım. Ama tepki bile vermedi. Sonra öfkemi alamayıp onu sarsmaya başladım.

Ben:"Gül, bana cevap ver yoksa seni öldüresiye döverim anladın mı?"

Cevap vermez sanıyordum ama birden beni ittirip ayağa kalktı ve bağırmaya başladı.

Gül:"NE İSTİYORSUN BENDEN NE NE? DAHA BENDEN NE İSTİYORSUN?"
Ben:"ALKOLÜ BIRAK GÜL."

Eliyle başını tutup cevap verdi.

Gül:"SEN DE BENİ BIRAK O HALDE. SEN BENİ BIRAKABİLİYOR MUSUN? HAYIR. BENDE ALKOLÜ BIRAKAMIYORUM ANLA ARTIK BUNU ANLA!"
Ben:"İKİSİ AYNI ŞEYLER DEĞİL."
Gül:"Aynı şeyler... Sen bana bağımlısın ben de alkole. Sen bir insana bağımlısın bense bir maddeye anladın mı? Aramızdaki tek fark ben alkolü seviyorum ve emin ol alkol de beni seviyor. Sen beni seviyorsun ama ben seni sevmiyorum Baran.

Bunu demesiyle birlikte üzerine yürümeye başladım ve tehdit ettim onu:"Öyle ise seni en çok sevdiğin şeyden alıkoyarım Gül."

Gül:"Ne yaparsın?" diyip sarhoş hali ile kahkaha attı. Bende onun bu alaycı tavrına karşı onu sürükleyerek ellerini kollarını bağlayıp diğer odaya hapsettim.

Ben:"Yakında alkol krizin gelir Gül. Bakalım burda bağlı alkolsüz ne yapacaksın. Geçen sefer kendini balkondan aşağı atmaya çalışmıştın artık burda bağlı kendine ne yapacaksın ha?"

Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Ona cevap verdim.

Ben:"Sen beni bu sözlerinle defalarca öldürüyorsun Gül."

Bir alkol şişesini gözünün önüne koydum ve konuşmama devam ettim.

Ben:"Şimdi sen de çok sevdiğin bir şeye gözünün önünde olup ulaşamayacaksın ve defalarca ölüceksin." dedim.

Benimle konuşmak af dilemek yerine cevap vermemeyi seçti. Onu orada öylecene bırakıp gittim. Bakalım ne olacaktı yine krize girince. Bana bu şekilde konuşmaması gerektiğini öğrenecekti. Bu kadar içmesinin nedeni canımı yakmak istemeseydi. Benim sözlerimi dinlemek zorundaydı yoksa ben de onun canını yakardım. Ben tabiki ondan vazgeçmeyecektim ama o alkolden hayatından, babasından, arkadaşlarından vazgeçtiği gibi alkolden de vazgeçecekti. İkimiz de aslında bir bağımlıydık ama burada zayıf iradeli olan oydu...

Merhaba arkadaşlar. Henüz bu daha yeni kitabım. Okuyan arkadaşlardan ricam kitabı lütfen oylasınlar. Çünkü bu beni yazmaya daha çok motive eder. Umarım kitabımı beğenmişsinizdir. Keyifli okumalar dilerim. 💖

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin