13. Bölüm

646 12 2
                                    

O evdeki her şeyi istiyordum vaktinde. Onun beğenmediği eski bir tarak bile benim için paha biçilemezdi. Ama artık yok etmek istiyordum. Onun olan, onun sevdiği, ona var olan her şeyi yakıp yok etmek istiyordum. Sadece bu lanet orospunun fotoğraflarına kıyamıyordum. Bir tane resmini evimdeki şöminede yakmıştım ama sonra çok pişman olmuştum. Henüz daha çok küçüktü. Bir melekti. Kirlenmiş bir melek.
Evlerinin önüne geçip yanan yangını seyrettim. Benim de yüreğim böyle yanıyordu işte. Karşıma çıkıp beni yakmıştı kendine. Düşünceli düşünceli ordan ayrıldım.
Adamlarım Ali'yi vurmuşlardı. O ispiyoncu köpeği uyarmıştım ama dinlemedi.
Mert'i de bulup depoya atmışlardı. Ağzı burnu tanınmayacak şekilde dövmüşlerdi onu.

Ben:"Seni o gece barda dövdüğümde dersini almışsındır sanmıştım. Ama olsun sorun değil uzatmadan senin de işini bitireceğim."
Mert ağzından kanlar akarak kalan son gücünü konuşmak için harcadı.
Mert:"Ben de sevdim."
Tam kafasında silahla vuracakken onu durdum ve dinlemek istedim. Dinlediklerim canımı yakacaktı biliyorum ama dinlemek istedim işte.
Nefes nefeseydi. Yavaş yavaş anlatmaya başladı.
Mert:"Okula ilk geldiğimde Ceren ile konuşuyordum ama o benim sadece arkadaşımdı işte. Sonra o geldi. Çok güzeldi. Beni kendine bir büyü yapıp bağlamıştı heralde."
Şişen morarmış kısık gözleri ile kafasını biraz daha kaldırıp bana baktı.
Mert:"Hiç çabalamadım aslında hemen karşılık verdi sevgime..."
Kafasını yere eğdi tekrardan.
"Neye kızıyorsun bilmiyorum Baran ama tuhaf seni anlıyorum. Onunla senden daha çok vakit geçirdim. Onun en sevdiği rengi biliyor musun Baran?"
Cevap vermedim.
Mert:"Onun en sevdiği meyveyi, doğum gününü, annesine ne oldugunu, neyden çok korktuğunu, neyi çok sevdiğini, onun başarılarını, gelecekte ne meslek yapmak istediğini biliyor musun?"
Bunların sadece bir kısmını biliyordum ama yine cevap vermedim.
Mert:"Ben de öyle tahmin etmiştim. Onunla çok zamanım oldu benim Baran. Senin bu cevap veremediğin her şeyin cevabını ben biliyorum."
Ben:"Öyle ise bu soruya da cevap ver bakalım. Gül nerde biliyor musun?"
Mert:"Bu soruların cevabını biliyorum ama nerde olduğunu bilmiyorum neden biliyor musun? Bunların hepsi işin hikaye kısmı ben de kullanılıp çöpe atılanlardanım."
Eğildim ve tehditkar sesimle:"Hiç kimse beni kullanıp çöpe atamaz."
Mert:"O hiç birimizi sevmedi Baran. Keşke beni öldürürken onun sevdiği adam olarak canımı alsaydın. Sen ne kadar inanmasan da Gül beni de sevmedi işte. Gül'ün çevresinde genelde üç tip erkekler bulunurdu. Zenginler, alkolikler ve tiplerini beğendiği erkekler. Emin ol gittiği yerde de başka erkekler ile birlikte olacak."
Mert'in konuşması artık sıkmıştı. Tetiği çektim ve son sözlerini söyledi.
Mert:"Ama bilemeyedebiliriz. Belki gittiği yerde hayatının aşkını bulur. "
Gözlerim doldu. Bunu demesi daha bir zor oldu benim için. Mert'i hiç sevmemişken böyle umursamıştı demekki benden nefret etmişti.
Mert'i de öldürdüm. Son bir kişi kalmıştı bu arkadaş grubunda, Can. Onunla yüzyüze gelmeme gerek yoktu. Adamlarıma söyledim ve onu hallediceklerdi.
Mert de bilmiyordu nereye gittiğini ama bu şehirde değildi çünkü gittiği yer diye bahsetmişti en yakın nereye gidebilirdi diye düşündüm. Buraya en yakın tren garı vardı.

*
Gül'den:
Leyla ölmüştü ve bende çoktan kartımı değiştirmiştim. Kimsesizdim artık. Bir hiçtim. Param da çok azdı. Nereye gidecektim bilmiyorum. Çocuğumun babasıydı Baran. İlk hattımı tekrardan taktım ve Leyla'yı aradım. Belki hâlâ telefonu Baran'daydı.

Baran'dan:
Ben:"Bu kız bindi mi trenlerden birine."
Güvenlik:"Ben nerden bileyim be adam? O kadar insanın içinde bir tek bu kıza mı dikkat ediyorum?"
Ben:"Bak." deyip yakasından tuttum. "Güvenlik kameralarına bak o halde."
Güvenlik ters ters baktı.
Güvenlik:"Eşkıya mısınız be adam?"
Ben:"Karın, çocuğun var mı?
Güvenliğin bakışları değişti. Korkmuştu.
Güvenlik: "Benimle gelin sabah kayıtlarına bakalım."
Adamın arkasından ilerliyorduk. Yanımda Oğuz vardı. Oğuzun cebindeki telefon çaldı.

Oğuz:"Abi şu ölen kızın telefonu çalıyor."
Ben:"Kim?"
Oğuz:"Selen diye biri."

Oğuzun elinden telefonu bir çırpıda kaptım ve telefonu açtım. Gül ağlıyordu ve yalvarıyordu.

Gül:"Baran."

Sinirlerim geriliyordu ve konuşmuyordum.

Gül:"Baran nereye giderim? Kime giderim? Hamileyim birde?"

Konuşmamı bekledi ama cevap vermedim.

Gül:"Baran nolur beni sokakta bırakma senden başka kimsem kalmadı. Sana yemin ederim istediğin her şeyi yaparım ."
Konuştum:"Bana ihanetin peki? Yanına mı kalacak bu?"
Gül:"Baran... Merhamet et nolur. Büyüklük sende kalsın. Cahilliğime ver."
Ben:"Aldatmanın yaşı olmaz Gül. Yaptıklarının bedelini ödeyeceksin."
Gül:"Baran lütfen..."
Ben:"Nerdesin?"
Gül:"Baran bir şey yapmayacağına söz ver yerimi söyleyim."
Ben:"NERDESİN?!"

Gül'ün trende olduğunu çoktan anlamıştım çünkü tren sesi geliyordu.

Gül:"Baran, canımı da almayacaksan ne yapıcaksın bana?"
Ben:"Çocuğunu doğurana kadar sana bir şey yapmayacağım ama doğurduktan sonra, çocuğunu senden alacağım."
Gül:"Baran onu kim emzirecek onun annesi benim."
Ben:"Sen anne olmayı hak etmiyorsun Gül. Merak etme ona parasıyla bakacak bir sürü insan var. Bir daha da onu göremeyeceksin."
Gül ağlıyordu.
"Sonra sana gelicek olursak da... Gün yüzü bile görmeyeceksin. Benim elimde kalacaksın sonsuza kadar. Canım istediğimde seni döveceğim. Gıkını dahi çıkarmayacaksın. Ölmek için yalvaracaksın bana."
Gül:"Pislik herif senden nefret ediyorum."
Ben:"Gül boşuna kaçıyorsun. Trende olduğunu biliyorum merak etme seni eninde sonunda bulacağım hazır iyi yanımdayken uğraştırmadan söyle hangi trende olduğunu, yoksa beni uğraştırmanın da bedelini ödeyeceksin."

Gül telefonu yüzüme kapattı. Kamera kayıtlarından sabah hangi trene bindiğini bulduk. Hiç vakit kaybetmeden trenin önünü kesmek için arabaya atladık.

(4 saat sonra)

Oğuz:"Abi ileride tren."
Ben:"Hızlanda önünü keselim."

Tren durmuştu. Nerden bilet aldığını bildiğimiz için o vagona gittik. Güzel gözleri ile bana korkarak baktı. Hep bunlar ona yüz verdiğim için olmuştu. Birdaha bunlar yaşanmayacaktı.
Kollarından sürükleyerek çıkardım onu. Yerlerde sürükleniyordu. Bebeğe ona olan öfkemden acımıyordum.

Oğuz:"Abi işine asla karışmam beni nolur yanlış anlama ama bebeğe zarar gelebilir."
Ben:"İşine karışmam diyerek işime karışıyorsun Oğuz. Gevezelik etme de valizi arabaya koy."
Gül öfke dolu gözlerime baktı.
Gül:"Kimsem yok senden başka Baran. Ne olur bunu bana yapma. Sana bir daha asla ihanet etmem."
Ben:"Demek insanları kullanıp bir çöp gibi atıyorsun ha? Demek beni kullanıp attın ha?"
Elimi gözünün hizasına getirerek işaret parmağımı sağa sola salladım.
"Birdaha değil başkasını kullanmak konuşmaya cesaret bile edemeyceksin anladın mı?"
Gül:"Baran bana delice aşık olduğunu söylüyordun ya hani bu mu senin aşkın?"
Ben:"Lanet olsun ki senin gibi bir orospuya hala aşığım hala seni umursuyorum. Ama bu benim gurursuz olduğum anlamına gelmez. Ben bana yapılan hiçbir yanlışı karşılıksız bırakmam Gül anladın mı?"
Bir anda yardım için bağırmaya başladı ve mendille ağzını kapattım.
"AMA ARTIK SADECE BANA AİT BİR FAHİŞE OLACAKSIN."

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin