5. Bölüm

1.1K 12 0
                                    

Can:"Mert'in durumu..."
Başım dönmeye başladı. Sanki boğuluyordum. Hem üzgün hem de öfkeliydim. Çünkü bencil bir insandım. Aklıma barda yaptıklarım geldi. Mert'i unutmuştum ve kendi zevkime bakmıştım başka bir adamla. Mert ise benimle birlikte olduğundan beri Leyla hariç hiç bir kızla gerekmedikçe konuşmazdı. Hainin tekiydim. Gözlerim doldu.
Can:"Mert ağır yaralı Gül. Yoğun bakımda yaşaması kesin değilmiş doktorlar öyle söylüyor. Başına çok sert darbeler almış. Yüzü tanınmayacak halde."
Can ardından telefonu kapattı. Dün Mert'in dedikleri kulağımda yankılandı:"Yarın çok önemli bir maç var sana çok ihtiyacım var." Hiçbirimiz bugün okula gitmedik. Can hastanede idi. Hepimiz çok kötü hissediyorduk. Leyla sessizliği bozdu:"Gül keşke biraz kendinden başkalarını da düşünsen."
Ben:"Leyla lütfen şuan beni suçlama, hiç iyi değilim."
Leyla:"Gül bak, erkek arkadaşın olduğu halde başka heriflerle takılıyorsun."
Ben:"Barda sarhoştum Leyla sadece bir hataydı."
Leyla:"Gül..." daha da ciddileşti. "Sen benim yakın arkadaşımsın Gül ama bu bir hata değil defalarca hatan..."
Ben:"Leyla..."
Leyla:"Gül Mert'i defalarca aldattığını biliyorum. Senin birçok flörtün var. AA bak evet çok güzelsin Gül herkes seninle birlikte olmak istiyor, aaa evet herkesin duygularını kullanarak kendine sevgine aç köleler oluşturuyorsun evet doğru ama Gül bilgin olsun sen gerçek bir pisliksin."
Hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Öfkeden ve üzüntüden iyicene terleyip kızarmıştım. Leyla ise devam etti konuşmalarına:"Tıpkı babam gibisin Gül. Babam annemi aldatıyor ve bir de üstüne annemi dövüyor. Annem bunları hakedicek hiçbir şey yapmadı. Babam beşpara etmez kaltaklar ile birlikte oluyor. Annemin suçu ne biliyor musun? Bu pislik heriften boşanmayıp kendine de bana da aptal aşkı yuzunden acı çektirmesi. İşte buyüzden annemden nefret ediyorum. Aşk çok güzel bir duygu ama haketmeyen pisliklere sevgi vermek taze ekmekleri çöpe atmak gibidir. Sen de Gül. Sen de sevilmeyi hak etmiyorsun. Ama tıpkı anneme kızdığım gibi Mert'e kızıyorum. Ayağa kalkıcak ve biraz kızgın olacak sana ardından ona duygu sömürüsü yapacaksın sonra ne olacak? Hiçbir şey. Hiçbir şey olmamış gibi ilişkinize devam edeceksiniz öyle mi?"
Sandalyeden kalktım ve ona açıklama yapacaktım ki: "Orda dur Gül, en çok da kime kızıyorum biliyor musun? Kendime. Mert'i defalarca aldatmana rağmen ona bunu söylemedim."
Leyla montunu alıp evden çıkmak için hazırlandı. Onun önüne geçtim. Gitmesini istemiyordum. Ama beni itti. Son sözlerini söyledi:"Artık istediğin kadar Mert yerine başka çocuklarla gez umrumda değil çünkü Mert senin yüzünden yaşamayacak. Umarım mutlusundur." Ardından çekip gitti.
Berbat bir halde idim. Yere yığılmıştım. Birden Baran'dan "günaydın hayatımın kadını" diye mesaj aldım. Ağlayarak mesajına girdim.

Gül:"Baran... Ben... ben çok kötüyüm."
Baran:"Ne oldu?"
Göz yaşlarımı sildim. Ve yalanlarımı birbir dökmeye hazırlandım.
Gül:"İğrenç bir insanım ben."
Baran:"Sen benim hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın. Kendine böyle demen beni fazla incitiyor."
Gül:"Baran sevme beni anladın mı? Ötekiler gibi olursun."
Baran:"Ötekiler de kim?"

Derin nefes alıp konuşmama devam ettim.

Gül:"Yalan söyledim."
Baran:"Ne hakkında?"
Gül:"Benim erkek arkadaşım var Baran ve sana yalan söyledim dün gece uyumadım, bara eğlenceye gittim."

Baran kızar sanıyordum. Kızdı ama beklemediğim bir şekilde sanki olaya hakim gibiydi ama Baran benden çok uzaktaydı.

Baran:"Sonra ne oldu peki."
Gül:"Bir adam tarafından tehdit ediliyorum. Beni sürekli takip ediyor. Dün gece Mert ile bara gitme dedi bana ama dinlemedim Mert'i tuvallete dövmüş. Ve o sırada ben Mert'i başka bir adamla aldatıyorum. O adamı da görmüş olmalı ki o adam da Mert ile aynı durumdaydı. Sence polise gideyim mi?"
Baran:"Hayır sakın polise gitmek gibi bir aptallık yapma. Şu bahsettiğin arkadaşların, onlara anlattın mı bu durumu?
Gül:"Hayır hiç kimseye bahsetmedim."
Baran:"Onlara da bir şey anlatma, kimseye anlatma. Başlarına zarar gelebilir. Yerinde olsam onlarla konuşmayı da keserdim."
Gül:"Ama onlar benim tek arkadaşlarım."
Baran:"Ben varım Gül arkadaşa ihtiyacın yok senin."
Gül:"Ya sana da bir şey olursa?"
Baran:"Bana bir şey olmaz merak etme sen. Sen sözlerimi dinle yeterli."
Gül:"Baran bana Mert hakkında hiç kızmadın öfkelenmedin mi?"
Baran:"Benim Gül yüzlüme dokunan bakan herkes beni deli ediyor ama açıkçası onun durumuna sevindim. Hak ettiğini bulmuş, tahmin edersem sen de ders aldın bu olaydan değil mi?"
Gül:"Şey evet."
Baran:"Merak etme ben halledicem." deyip mesajlardan ayrıldı.
Çok yorgundum. Biraz bahçede temiz hava almak için dışarı çıkacaktım ki evimizin kapısını açar açmaz bir notla karşılaştım.

"Beni deli ediyorsun. Beni kıskandırmak hoşuna mı gidiyor Gül? Seni bir daha erkeklerle görmeyeceğim, her bir hatanda sevdiklerini elinden alırım. Hasta babanın bu dünyada biraz daha kalmasını istiyorsun değil mi Gül? Ben de öyle düşünmüştüm. Bu gece yine seni izlemek istiyorum..."

Hemen balkona çıktım kimse yoktu. Aşağı indim ve markete sigara almaya gittim eve döndüğümde odama girdim ve ne göreyim? Mor ipekten elbisem paramparçaydı. Ve yine bir not kağıdı vardı.
"Söz vermiştin kadın. Bu elbiseyi benim için giyeceğine söz vermiştin. Mert' in yaşamasını istiyorsan ondan ayrılacaksın. Yoksa sadece Mert değil bana itaat etmezsen Mert'in ailesinin canı ile de ödersin bedelini. Sahibine itaat et kadın. Kokun için dünyayı yakabilecek adamdan..."

Pes etmişlikle yere yıkıldım. Ben mücadeleci bir insan değildim. Zoru sevmezdim ben. Zorla hiçbir şey yapmazdım. Ben çabuk sıkılandım. Benim için her şey gelip geçici her şey eğlence idi. Mert'i aldatmam gram umrumda değildi. Bana vicdan azabı çektiren Mert'in yaralı olmasaydı. Bu düşüncelerden sıyrılıp mektuba yeniden baktım. "Bu elbiseyi benim için giyeceğine söz vermiştin." Ben bir tek Baran'a söz vermiştim. Sosyal medya hesabıma girdim. Baran'ın hesabı yoktu. Kapatmıştı. Allah'ım başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bu herifte benim çıplak fotoğraflarım vardı. İstese beni tüm şehire rezil edebilirdi. Kendisi bana para atmak bahanesi ile telefon numaramı da almıştı ama kendisi bana telefon numarasını vermemişti. Telefon göndermek için ev adresimi- tabiki telefon... Bu siyah kapşonlu adımı ben telefon için ev adresimi verdiğim gün sabah okula giderken görmüştüm. Gerizekalıydım hemde çok şimdi ne yapacaktım. Belki de gerçek ismi Baran bile değildi. Kimdi bu? Polise gitsem hayatımı mahvedebilirdi. Ama başka çarem yoktu. Fazla panik oldum. Sakin düşünemiyordum. Polise gidecektim. Yoksa sıkıntıdan patlardım. Hemen apar topar çantamı alıp polise gidecekken telefonuma yine mesaj geldi. Mesaj yine bilinmeyen numaradandı.
"Benim olacaksın." Sokakta bağırdım. "GÖRÜCEKSİN PİSLİK HERİF POLİSE GİDİYORUM. İŞE YARAMAZ TEHDİTLERİN SENDE KALSIN!"
Galiba kendisi de yakınlarda yine her zamanki gibi beni izliyordu. Çünkü hemen bağırmam üzerine bir mesaj daha geldi. Ve tam gidecekken o mesaj benim için yine korku doldurdu. Mesajda aynen şu yazıyordu:

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin