12. Bölüm

592 10 2
                                    

Leyla:"Gül burda bir miktar para var. Şu tuşlu telefon. Bu da iki tane sim kartı. Şu ilkini telefonuna tak. Eğer ki Baran bizden sana bir şekilde ulaşırsa ilk sim kartını kırıp at. İkincisini tak ve sakın bizi arama. İlk sim kartından bizi arayacaksan da sakın konum bildirme. Telefonda bu herif napar eder son konuştuklarımızın seslerini çıkarttırıp seni bulabilir. Ne olursa olsun bana dahi kimseye gideceğin yeri söyleme."
Ben:"Leyla ama..."
Leyla:"Gül bizi zorla konuşturmaya çalışabilir. Eğer gerçekten kimse bilmezse bir şey de anlatamaz. En fazla seni aratıp bizi konuşturur. Dediğimi yap ne olursa olsun konum bildirme ve tehlikeli bir durum olduğunda sim kartını kırıp at ve sakın ikinci hattan da bizi arama."

Dediklerini iyice anladım. Sabah saat 5 den sonra idi. Leyla ile birlikte tren garına gittik. Leyla beni bırakır bırakmaz sarıldı ve öptü.
Leyla:"Bu son görüşmemiz. Belki de son konuşmamız. Kendine çok iyi bak."
dedi. Ağlıyordum. Bu adam keşke beni öldürseydi ama hayır beni bulunca da öldürmeyecekti. Gözlerinin önünde acı çekmemi istiyordu. Tüm sevdiklerimi elimden almaktı planı. Beni kimsesiz bırakmaktı.
Leyla hangi trene bineceğimi bilmeden hemen çekip gitti. Rastgele bir trenden bilet aldım ve hemen bindim. Karnımdaki bebeğimle kader bizi nereye savurursa oraya gidecektim. Çocuktum aslında daha. Bir sapığım yüzünden bu durumlara düşmüştüm. İçimden sürekli Baran'a beddua ediyordum. Hayattaki en değerli insanı önce almıştı benden. Babamı...
Alkol krizine girdiğimde babama söylediğim cümleler aklıma geldi. Keşke o gün balkondan aşağı atsaydım kendimi. Ağlıyordum. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım ve tren hareket etti.

Baran'dan:
İçkimden bir yudum daha aldım. Beni bu duruma düşüren o orospunun fotoğraflarına bakıyordum. Başlarda beni sevdiğini beni sadece kıskandırdığını düşünüyordum. Her "Seni sevmiyorum." dediğinde ise bir gün beni sevmeyi öğreneceğini umut ediyordum.
Sonra bir yudum daha aldım kadehimden. Kendime kızıyordum. Halen bu ucuz orospuya delice aşıktım. Onu ne kadar düşünmemeye çalışsam da aklımdan çıkmıyordu. Onun benim huzurumu kaçırıp mahvettiği gibi bende onu mahvedecektim.
Sonra bir adamım geldi.

Oğuz:"Patron dediğiniz gibi Ceren denen kız ve ailesi depoda. Emredin."

Ayağa kalktım ve depoya doğru ilerledim. Oğuz benim sağ kolumdu.
Ceren'i görünce acımadan suratına bir tekme attım. Yerde acı içinde kıvranıyordu.

Ceren:"Ne olur merhamet et bana efendim. Ne olur..."
Ben:"KES KALTAK KES!" diye bağırıp bir tekme de karnına attım.
Ceren:"Efendim, ben Mert'e hiçbir şey anlatmadım. Okuldan Ali diye bir arkadaşı Gül'ün mahallesinde yaşıyormuş o olanları görüp ona anlatmış. Engel olamadım ona."
Ben:"Evet engel olamadın." Diyip saçından tutup sertçe duvara çarptım.

Oğuz gözüm görmesin bunları leşlerini de aç köpeklere yem edin pisliklerin. Bir faydaları olsun bari.

Ceren:"Ne olur efendim. Bir şans daha verin."
Ben:"SANA YETERİNCE MERHAMET ETTİM ACİZ GERİZEKALI. AMA SEN BİR ÇOCUĞU BİLE DURDURAMADIN." dedim ve ordan ayrıldım.

*
Olabildiğince hızlı sürüyordum arabamı. Evine gidiyordum. Sokaklarda süründürecektim onu. Eve geldim ve kapıyı tekmeledim. Ses yoktu. Evi açtım. Hiçkimse yoktu. Eminim şu Leyla denen kaltağa sığınmıştı.
Leyla'nın evine adamlarımla birlikte gittim ve kapıyı kırdım, kimse yoktu.
"İbrahim. Şu Leyla'nın anasını babasını bul bakalım da görsün neler olacağını." dedim ve merdivenlerden saçları hafif kırağılamış orta yaşlı bir kadın ellerinde poşetler ile şaşkın şaşkın evin içine girdi.
"Evimde ne arıyorsunuz?"
Bu Leyla'nın annesi olmalıydı.
Ben:"TAMAMM. Birincisi geldi sıra ikincisinde. Şu adamı da bulun da işimiz kolaylaşsın."
İbrahim kapıdan dışarı çıktı ve Leyla'nın babasını, Leyla'nın annesinin telefonundan aradı. Karısnın ve kızının elimizde olduğunu eğer polise haber verirse hiç düşünmeden onları vuracağımızı söyledi. Adam mahalledeki sanayide çalışıyordu. Hemen vakit kaybetmeden geldi. O da avcumuzun içindeydi. Sıra Leyla'yı beklemekteydi.

*

Vakit geçti ve Leyla geldi. Sırıtarak ayağa kalktım: "OOO, gotik psikopatımız da gelmiş." Kollarını işaret ederek:"O kolundaki izler ne ki be güzelim, sen yeter ki acı çekmek iste seni simetrik ortadan ikiye bile bölerim."
Leyla da benim gibi bir karşılık vermeye hazırlandı:"Bu odada bir psikopat var o da sensin Baran. Nasıl erkekliğine yedirdin peki söylesene? Henüz daha 17 yaşında küçük bir kıza aşık olmak bir de ona tecavüz etmek..."
Öfkeleniyordum. Leyla ise konuşmasına devam etti. "Adalet büyüktür Barancım, bir bakarsın kız çocuğun olur ona da küçük yaşta senin gibi bir pislik aşık olur."
Ben:"YETEER! O ÇOCUK BENİM ÇOCUĞUM DEĞİL ANLADIN MI? SÖYLE O OROSPU NERDE HA SÖYLE!"
Leyla:"Vicdanını rahatlatmak için kendi çocuğunu reddediyorsun ya pes! Ben de seni yürekli cesur bir adam sanardım."

Leyla'nın üstüne yürüyüp sert bir tokat attım ve yere yığıldı. Saçlarından tuttum ve yukarı çekerek sert ve tehditkar bir sesle:"Gül nerde?"
Cevap vermedi. Bir kez daha bir tokat attım. "Konuş yoksa bu odadan canlı çıkmanız mümkün değil."
İnat ve azimle soruma cevap vermemekte ısrar etti. "Cevap versem bile bu odadan canlı çıkamayacağımızı zaten biliyorum Baran." dedi.
Ben:"Benim için çalış o halde Leyla. Para, güç, özgürlük... istediğin şeyi sana vereyim. Gül'ün yerini söyle Leyla. Zavallı annen ve seni (elimle işaret ederek) bu piç adamdan kurtarayım ha? Ne dersin?"
Leyla biraz düşündü ama yine de cevap vermedi. Öfkelenip karnına defalarca tekme attım. Çantasından telefonunu çıkardım. Numaralara tek tek baktım.
Ben:"Bunlardan hangisi Gül'ün numarası Leyla?"
Leyla yine cevap vermedi.
Saçından tutarak:"Biliyor musun seni öldürmeyeceğim gözünün önünde annene işkence edeceğim." dedim ve öfkeli bakışlarımı Leyla'dan çekip telefondaki numaraları hiç üşenmeden tek tek aradım. Karşı tarafın sesini duyunca kapatıyordum. Sonra Selen diye kayıtlı bir numarayı aradım. Biraz çaldı. Tam kapatıyordum ki karşıdan Gül'ün sesi gelince gözlerim kocaman oldu. Hiç ses vermedim Leyla durumu çözmesin diye ve Gül'ü dinledim.
Gül:"Leyla ne oldu?"
Yediği dayaklardan sersemleyen Leyla bir an durumu anlamadı ama geç sürmedi ve bağırdı. "GÜL KİMSEYE BİR ŞEY SÖYLEME."
Ben:"KAPATMA SAKIN."
Leyla'ya silahı dayadım:"Nerdesin orospu söyle yoksa çok sevgili arkadaşının da beynini dağıtırım."
Gül cevap vermedi muhtemelen panikle düşünüyordu. Konuşmama devam ettim:"Zaten seni bulacağım Gül, ha şimdi ha geç ama arkadaşının canı ile oynayacak kadar da bencil değilsindir umarım."
Gül:"Ben..."
Daha dikkatli dinlemeye başladım çünkü hiç konuşmaz sanıyordum. Dikkatimi dağıtan Leyla'nın bağırması oldu: "BİRGÜN HERKES ÖLECEK GÜL."
Gül bunu duyunca telefonu yüzüme kapattı ve Leyla'nın kafasına sıktım. Leyla'nın anne ve babası çığlık atıyorlardı. Adamlarıma:"İşlerini bitirin." dedim ve ordan ayrıldım. Aşağıda tekrardan numarayı aradım ama numaraya ulaşılamıyordu. Lanetler savurdum. Belki de Mert biliyordu Gül'ün nerde olduğunu. Gül'ün Mert'e olan ilgisi aklıma geldi. NEDENDİ?! Neden bu çocuğa bu kadar ilgi gösterip benim dağa taşa sığdıramadığım sevgimi hiçe saymıştı? Gözlerim doldu. Çok zordu sevip sevilmemek. Gül benim hayallerimin kadını idi karımdı benim ama karım her defasında bana ihanet etmek için türlü türlü dolaplar çeviriyordu. İbrahim yanıma geldi. "Şimdi ne yapacağız patron?"
Aklıma Gül'ün evindeki anılarım gelmişti ona o gece nasıl sahip olduğum benim belimi kıran bebeğin nasıl olduğu aklıma gelmişti. Lanet etmiştim. "GİDİP GÜL'ÜN EVİNİ ATEŞE VERİN." İbrahim başını tamam anlamında sallayıp gidiyorken birden "Dur." dedim.
"Bir de şu ispiyoncu Ali'yi bul bana Mert köpeğini de yanında istiyorum."
İbrahim arabaya binip gitmişti, adamlarımsa cesetlerle ilgilenecekti.
"Nereye kaçarsan kaç Gül seni bulacağım ve bana ihanetinin bedelini ödeyeceksin."

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin