16. Bölüm

499 7 0
                                    

Baran'ın telefonu çalar.

Bana ters ters baktı. Ardından yerde duran pantalonunun cebinden telefonunu çıkardı.

Baran:"Alo?"
Adam:"Abi çocuğu yakalayamadık."

Konuşmaları çok net duyuyordum.

Baran:"NE DEMEK YAKALAYAMADIK SERSEM HERİFLER?!"
Adam:"Patron affet fakat-"
Baran:"O ÇOCUĞU GETİRMEDEN KARŞIMA ÇIKMAYIN ULAN!"
Adam:"Abi sana söz veriyorum Can denen çocuğu bulacağız fakat bize iki gün mühlet ver."
Can deyince irkildim.
Ben:"Can??" Baran bana dur anlamı ile eliyle işaret verdi.
Baran:"ZAMAN YOK ANLADIN MI KALIN KAFALI AHMAK! BİRAN ÖNCE GEBERTİN ONU."
Baran telefonunu kapattı.
Ben:"Can yaşıyor mu?"
Baran:"Yaşamıyor."
Ben:"Baran, nolur bırak onu yalvarırım."
Baran:"EHHH YETER ARTIK BE KADIN!"
Eliyle bana sertçe bir tokat attı.
Ben:"CAN BENİ KURTARACAK ANLADIN MI?! ONU YAKALAYAMAYACAKSINIZ!"
Baran:" Hahah demek öyle?! Can seni kurtaracak fakat merak ediyorum Can'ı kim kurtaracak?"
Gözlerim doldu iyicine gücümü toplayıp ayaklarına kapanmak için yere attım kendimi.
Ben:"Baran ne olur benim canımı al onun yerine."
Baran:"Senin canın zaten bana ait Gül herneyse acıktık be gidip kahvaltıya bir şeyler hazırlayım da sen de geberme."
Baran çıkıp gitti. Çıplak bedenimi yumuşacık yatağa attım. Yorgana iyice sarıldım. Buz gibiydi yorgan çok güzeldi. Gözlerimi kapattım ve yorgun bedenimi uykunun kollarına teslim ettim.
(1 saat sonra) Baran'dan:
Enfes bir kahvaltı hazırladım. Aşkımı bıraktığım odaya girdim. Gül yorganın içine girmiş yatıyordu.
Ben,:"Gül."
Gül:"..."
Gül'den yanıt gelmedi. İyicene yanına yaklaştım fakat çok derin uyuyordu. Elimle onu dürtükleyecektim ki vaz geçtim. Çok fazla yorulmuştu sevgilim. Bu kadarı onun küçük bedeni için fazlaydı. Ben merhamet etmem fakat amacım onu öldürmek değildi. Ölmek için yalvarmasını istiyordum sadece. Bana yaptıklarını anlamasını istiyordum. Aşağı mutfağa indim ses etmeden. Kahvaltımı yaparken bir yandan da düşünüyordum. O küçük veledi de öldürmem gerekti. Ona geçmişini hatırlatacak hiçbir kişi yaşamamalıydı. Nereye kadar kaçacaktı ki? Ailesini arkadaşlarını öldürdüm. O da pes edecekti eninde sonunda. Gül benimdi. Bana aitti. Sonsuza kadar öyle olacaktı. Bir tıkırtı geldi. Gelen kişi Gül'dü. Çıkardığım kıyafetlerini giymişti.

Ben:"Ne güzel uyuyordun niye kalktın acıktın mı?"
Gül mutfak dolaplarından bir şey aramaya başladı.
Ben:"Anahtarları oraya saklayacak kadar salak birine mi benziyorum?"
Cevap vermedi hala bir şeyler aramaya devam ediyordu.
Ben:"Gül otur şuraya."
Umursamadı beni bu sefer buzdolabına yöneldi.
Ben:"Mis gibi yumurta yaptım onu da beyenmediysen pes."
Bana dönüp yorgun yorgun ve amaçsızca baktı. Yanıma geldi ve elime dokundu. Kaşımı kaldırdım ve kafamı ne var anlamında salladım.
Gül:"Hiç alkolün yok mu?"
Bu kız iflah olmayacaktı. Bozuk bir elektrik devresinin ısındığı gibi bende öfkeden deliye dönüyordum.
Gül:"Bir şişe alkol olsa bütün dertlerimi unuturdum."
Ben:"Alkol sevdandan vazgeçsen şuan bütün dertlerini yaşamazdın."
Kafasını bir deli gibi sallayarak ve eliyle volta atarak karşıdaki sandalyeyi yanıma doğru sürükledi. Fazla anormal davranıyordu. Masaya bir zombi gibi donuk donuk bakıyor kaşını bile kıpırdatmıyordu. Önüne kahvaltısını çektim ve ye anlamında işaret ettim.
Ben:"Bunlar bitecek."
Gül:"İyisimi uyumaya döneyim."
Ben:"Dön bana ne aç aç uyursun."
Hiç umursamadan merdivenleri çıkmaya başladı. Bu kız gerçekten çok salaktı ya da buna bencillikte denilebilirdi aslında.

Can'dan:
Sabah olmuştu. Merdivenlerden komşular geçiyordu.

Kadın:"Binayı evsizler sarmış."
Diğer kadın:"Zabıtaya şikayet edelim."
Ayağı ile dürtüklediler beni. Gözlerimi zar zor açtım.
Kadın:"Ay defol git burdan pis şey seni git kendi evinde yat. İçip içip burası sızılacak yer mi sandın? Burası aile apartmanı aile. Utan."
Ben:"Tamam teyze gidiyorum."
Kadınlar deli deli arkamdan baktılar. Apartmanının kapısını açtım ve acele ile gitmeye hazırlandım. Sahi nereye gidecektim ki? Bu mahallenin biraz ilerisinde bir park vardı. Oraya gidip bir bankta oturdum. Çocuklar neşe ile salıncakta sallanıyor, top oynuyordu. O yaştaki anılarım geldi aklıma. Keşke hep o yaşlarda kalabilseydim. Anne ve babama sürekli nasıl evlendiklerini sorardım. Babam ve annem birbirlerine lisede aşık olmuşlar ve hiç ayrılmadan evliliğe kadar da yürütmüşler. Babama hep:

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin