18. Bölüm

475 7 0
                                        

Ben:"Ağhh Gül..."
Güçlükle Gül'e doğru hareket etmeye çalışıyordum.
Ben:"Gül!"
Arabadan inmeye çalıştım fakat sıkışmıştım. Sıkıştığım bölgeden önce ayağımı çıkarmaya çalıştım. Zorlaya zorlaya bunu başarmıştım. Ardından öteki ayağımı da çıkardım. Kapıya birkaç tekme attıktan sonra kendimi dışarı atabildim. Arabanın arka tarafına geçtim ama arka kapısı tuhaf bir şekilde açıktı. Ön koltukta iken panikle ve sisin yoğunluğundan dolayı bunu görmemiştim. Gül yaşıyor muydu? Kendiliğinden mi kaçmıştı benden? Fakat nereye gidebilirdi ki? Gitmesi imkansızdı. Sağıma soluma baktım. Tır ileriye sürüklenmiş, paramparçaydı. Bacağımda biraz ağrı vardı. Toparlayarak ileri doğru gitmeye çalıştım. Cebimdeki telefonu kontrol ettim.
Ben:"ALP nerdesiniz?"
Alp:"Abi çocuğun yerini bizimkiler tespit etmiş."
Ben:"Boşver onu. Büyük bir kaza atlattım ama durumum iyi değil. Ekibi toplayıp gelin. Evin ilerisindeki ormanlık alanda kaza oldu."
Alp:"Hemen geliyoruz patron."
Zar zor biraz ilerlemeye çalışıyordum aynı zamanda etrafımı da kontrol ediyordum fakat hiç ses yoktu.

*Telefon çalar.
Adam:"Patron kızı yakaladık."
Harun:"Güzel, Böylelikle Baran gününü görmüş olacak."
Adam:"Patron, bence bir gün göremeyecek."
Harun:"Niyeymiş o?"
Adam:"Baran ölmüştü."
Harun:"Ciddi olamazsın, o herif dokuz canlı canavarın teki, kontrol ettiniz mi?"
Adam:"Abi kontrol etmedik ama yaşaması imkansız kaç saattir oradaydı ve yaralıydı."
Harun:"Neyse, her iki türlüsü de iyi benim için. Zaten sevgilisi bizim elimizde olduğu sürece o yaşayan bir ölü olur en fazla."
Adam:"Doğru diyorsun patron."
Harun:"Hadi acele edin. Bu akşam ziyafet var."
Adam:"Patron, yaralanan sadece Baran iti değildi."
Harun:"Ne demek sadece Baran değildi? Yoksa kızı da mı vurdunuz budalalar?!"
Adam:"Abi, biz Baran'la çatışmaya gittik fakat evde değillerdi. Meğersem ileride tesadüfen bir kaza olmuş, kızı da orada bulduk zaten, o da yaralıydı."
Harun:"Nerdesiniz siz şuan?"
Adam:"Şehir Hastanesindeyiz."
Harun:"APTAL HERİFLER! ORAYA POLİSLER GELMEYECEK Mİ SORUŞTURMA İÇİN?!"
Adam:"Merak etme patron bizim yeğen götürdü onu. Sorun yok."
Harun:"Ne zaman götürdünüz kızı?"
Adam:"Abi valla yaklaşık bir saat oluyor."
Harun:"Durumundan haber var mı?"
Adam:"Kızı şuan yoğun bakıma almışlar ama kötü bir durum olursa yeğenim bana haber edecek."
Harun:"Tunahan bak beni deli etme! Bir de aptal aptal kızı yakaladık diye seviniyorsun. O kıza bir şey olursa, sana daha kötü şeyler yaparım bilgin olsun."
Adam:"Abi benim ne suçum var?"
Harun hiç dinlemeden telefonu kapattı.

1.30 saat sonra.
Harun:"Alo. Güzel haberler ver Tunahan."
Tunahan:"Patron, kız yaşıyor, yarın sabah normal odaya çıkaracaklarmış."
Harun:"Güzel."
Tunahan:"Abi, kız bir de hamileymiş."
Harun yudumladığı içkisini birden püskürttü:"EEE!"
Tunahan:"Kızın çocuğu kazadan dolayı düşmüş tabi."
Harun:"Tamam herneyse çocuğuna gerek yok, kendisi lazım bize ama şaşırdım. Baran hızlı çıkmış."
Tunahan:"Abi ben bizimkilerden çocuğun babasının Baran olmadığı hakkında dedikodular duydum ama ne derece doğru bilmiyorum."
Harun:"Neler duydun?"
Tunahan:"Abi kesin birşeyi söyleyemem ama bu sadece bir dedikodu. Anladığım kadarıyla kızı otel odasında Baran, Alp ile basmış."
Harun:"OOO, kendi sağ kollarından biri ile haa? Ne şerefsiz ulan bunlar. Piç sırtlanlar ama iyi olmuş."
Adam:"Abi o dediğin Alp değil, bu yaşlı olan Alp. Alp Köksal."
Harun:"Hmmm, o herifin ölüm haberini almıştım ama niye öldürüldüğünün haberini şuan alıyorum. Güzel neyse. Acele etmeyin zaten kız artık elimizde. Her şey kontrolümüz altında. Bundan sonrasını Baran Kıran efendi düşünsün. HAHAHAHA!"

Saat sabah 10.00 civarı
Gül yoğun bakımdan normal odaya doktarları geçirmişti. Gül'ün kahvaltısını hemşire odasına getirdi.
Ahmet:"Ben yediririm siz çıkabilirsiniz."
Uyuyan Gül, yavaşça seslere tepki vererek gözlerini açmaya çalışıyordu.

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin