14. Bölüm

499 10 0
                                    

Zorla bindirdi beni arabaya. Ağlıyordum. Acaba yerimi söylemeseydim Leyla ölmez miydi? Ama hayır o onları öldürmeyi kafasına koymuştu ve beni her türlü bulurdu. Hem kime gidicektim ki başka bir yerde? Ne yapacaktım ki orada? Ağlarken kafamda kurduğum bütün düşünceler Baran'ın sesi ile son buldu...

Baran:"Hmmm."

Yan gözümle dik dik ona bakıyordum. Hayatı sorgular gibi bana baktı. Sonra yüz ifadesini netleştirdi.

Baran:"Bu paraları nerden buldun Gül? Leyla kankan mı verdi yoksa?"

Yaklaştı ve gözlerini gözlerime kitledi.

Baran:"Yoksa birinden mi aldın?"
Ben:"Leyla verdi."
Baran:"Leyla vermişmiş (!) Leyla'da bu para ne gezsin?"
Ben:"Kuzeninden almış borç para."
Baran:"Kimmiş bu kuzeni."
Ben:"Niye onu da mı öldüreceksin?"
Baran:"Söyle sen bi öldürüp öldürmemek bana kalmış."

Konuşmadım. Beni tehdit edeceği artık kimse de kalmamıştı zaten.

Baran:"Konussana ucuz orospu!"
Saçımı çekti yine karşılık vermedim.
Baran:"Oğuz durdur arabayı!"
Arabayı neden durdurdu anlamadım. Şaşkındım.
Baran:"İn arabadan."
Ben:"Ne?!"
Baran:"İn dedim arabadan!"
Korktum ve indim. O da indi.
Baran:"Etrafına bir bak bakalım."
Dağlık taşlık bir alandı kimse de yoktu.
Baran:"Seni burada bırakıp gitsem sence Seni kim kurtarabilir? Etrafta hiç araba görüyor musun? Akşam da oluyor zaten kurtlar yer herhalde seni." Üstüme yürüdü. "Bana bundan böyle her soruma cevap vereceksin."
Korkuyordum çünkü bu dediğinde gerçekten ciddiydi. "Şimdi tekrar soruyorum Leyla'nın kuzeni kim ve seni tanıyor mu?"
Ben:"Sadece adımı biliyor kim olduğumu bilmiyor."
Baran sırıtarak:"Hayrına mı para vermiş senin için o zaman."
Ben:"Bilmiyorum anladın mı?"
Baran:"Sen tanıyor musun peki onu?"
Ben:"Evet. Bar sahibi."
Baran:"Herif sorun çıkmasın diye o gün polis bile çağırmadı. Baksana Gül sen hiç düşündün mü? Senin yanında olan herkes ne kadar aptal. Kahramanlık yaptıklarını sanıyorlar acınası zavallılar."
Ben:"Sende yanımdasın ama." diye imalı bir bakış attım.
Baran:"Sence ben senin yanında mıyım yoksa karşında mı?"
Cevap vermedim. Gözleriyle arabaya binmem için işaret verdi.

Gök gürültülü yağmur başladı. Baran bazen gözüyle beni kontrol ediyordu fakat genel olarak dışarıyı seyrediyordu. Sessiz olması hiç iyi değildi. Çünkü götürdüğü yerde içinde tuttuğu şimşeklerini çakacaktı bundan emindim.

Ben:"Nereye gidiyoruz?"
Baran:"..."
Ben:"Konuşmayacak mısın benimle?"
Baran:"..."
Ters ters bana baktı. Nereye gidiyorduk ki? Muhtemelen beni baska bir şehire götürüyordu daha önce bu yolları hiç görmemiştim çünkü. Kimdi Baran? Neden bendim? Sevgi neydi ki? Sevgi aşkın için mücadele etmek miydi? Sevgi güven miydi? Sevgi heyecan mıydı? Siz olsanız ne yapardınız sizi sevmeyen birine? Kırılıp soğar mıydınız, vaz mı geçerdiniz? Mücadele mi ederdiniz sonucu ne olursa olsun? Yoksa özgür mü bırakırdınız onu? Babam anneme deli gibi aşıktı fakat neden neden annem babamı aldattı? Neden beni terk etti? Babam mı suçluydu yoksa? Ya da babamın dediği gibi annem sadece bir orospu muydu? Bütün bu düşüncelerimi bir kenara bırakıp yağmurun huzur dolu sesiyle kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Çünkü Baran'ın gök gürültüleri yağmurun şimşekleri kadar huzur dolu olmayacaktı.

Uyandım. Gözlerimi zar zor açıyordum. Her yer çok karanlıktı. Altımda ise bir ranza vardı. Odanın bir kenarında küçük bir pencere vardı ve az uz ay ışığı giriyordu içeriye. Etrafıma bakındım. Odayı zor görüyordum. Yattığım ranzanın iç kısmında yatak ve üstünde de sadece bir battaniye vardı. Yerde ise eski bir kilim. Boştu oda. Kapı kısmına yöneldim. Kilitliydi. Odada ışık var mı diye kontrol ettim ama düğme yoktu. Yağmur devam ediyordu.
Ben:"BARAAAAN!"
Ses gelmedi. "BARAAAN ÇIKAR BENI BURDAN!" Kapıyı yumrukluyordum. Ardından bir çift ayak sesi duydum.
"BARAN?!" Cevap gelmedi. Ve kapının kilidi açıldı. Geriye çekildim. İçeriye biraz da olsun ışık girdi. Tir tir titriyordum. Kapıyı açan kişi Baran'dı.
"Nerdeyiz? Nereye getirdin beni? Burası neresi?" Yavaş yavaş üstüme yürümeye başladı. Korkuyordum. "Baran ne yapıyorsun sen?" Durdu.
Baran:"O görüntüler aklımdan hiç çıkmıyor. O herifle yattığın gecedeki o an. Keşke ölseydin."
Ben:"Öldür o halde beni." Daha çok üstüme yürüdü ve gözlerini kesinleştirdi.
Baran:"Sen de bu yürek var mı? Ölmeye cesaret edebilir misin?"
Korkuyordum. Hem ölmek istiyordum. Hem de yaşamaktan vazgeçemiyordum. Hızlıca düşündüm. Baran ile kötü anlaşmak ancak benim aleyhime olurdu. Onu yine etkilemeye çalıştım.
Ben:"Baran affet nolur beni. Neresi burası sevgilim. Ben çok korkuyorum. Çıkar beni burdan nolursun. (Dudaklarına yaklaştım.) Baran Seni seviyorum. Geçmişi bir kenarda bırakalım lütfen ve aile olalım." Onu öpecektim fakat eliyle durdurdu beni.
Baran:"Öncelikle burdan korkma neden mi tam sana layık. Sonra sen artık sana ne yaparsam yapayım bana gıkını bile çıkarmayacaksın. Sana yine merhamet ettim. Bak. Küçücük bir penceren var gün ışığı görebileceksin. Ne de olsa söylemiştim gün ışığı bile göremeyeceksin diye."
Gözlerim doluyordu. Açık açık söylüyordu burası senin hücren diye. Hapsedecekti beni. Asla kaçamayacaktım ondan.
Ben:"Baran..." Ayaklarına kapandım ve yaş akan gözlerimle ona baktım. "Ne olur beni buraya kapatma. Çok korkarım ben. Yapamam. Hem çok soğuk burası. Yalvarırım merhamet et bana.
Baran:"Tamam." Hemen ona sarıldım. Mutlu olmuştum ki:"Bugünlük sana bir şey yapmayacağım ne de olsa bir ömür benimsin artık." Gözlerine diktim gözlerimi. Arkasına dönüp gidiyordu.
Ben:"OROSPU ÇOCUĞU!"
Kafasını çevirdi ve bana sağlam bir tokat attı. Saçlarımdan tuttu.
Baran:"Duyamadım ne dedin?"
Ben:"Orospu çocuğu."
İki tokat daha attı. Baran:"Ne dedin?"
Canım çok yanıyordu. "Sen..." Ellerini kitlediği saçlarımı daha çok çekti. "Sen, se-... Çok kötüsün..." Yatağa itti beni.
Baran:"Bundan böyle evet sana karşı çok kötüyüm. Ama Gül sen de kötüsün. Ben kötü bir adam iyi bir sevgiliydim peki ya sen? Şöyle bir bakıyorum da sen benden de kötüsün."
Ben:"Sana umut vermedim Baran!"
Baran telefonunu çıkardı. "Hayır bak umut verdin." Telefondaki konuşmalarımızın ekran görüntüsünü almıştı. Benim fotoğraflarım da vardı.
"Sana neden o zaman para atmama izin verdin? Neden telefon almama izin verdin? Her şeyi geçtim neden beni deliye çevirdin azgın fotoğraflarınla? Çok namuslu iyiydin de niye bana inleme seslerini attın? Niye kendini bana sattın ve o gün kendi isteğinle niye benimle üç şişe alkol için seviştin o zaman?"
Sustum. Haklıydı.
"Lanet olsun Gül. Sana deli gibi aşık oldum. Sana tapıyorum anladın mı?
Ama ben gurursuz değilim senin gibi. Hain ve dönek hiç değilim."
Ben:"Hayır gurursuzsun Seni kullanan ve seni sevmeyen bir kadının peşinden hala koşuyorsun."
Baran:"Biz buna gurursuzluk değil aşk diyoruz."
Ben:"Biz buna aşk değil bağımlılık diyoruz.".
Baran:"Sadakatime bağımlılık ve gurursuzluk diyorsun ya..."
Elini yumruk yaptı ve havada kaldı yumruğu. "BENİ KÖPEK ETTİĞİNİ SANIYORSUN AMA HAYIR ARTIK BUNDAN BÖYLE SEN BENİM KÖPEĞİM OLACAKSIN." Hızlıca odadan çıktı ve kapıyı kitledi. 2 dakika içindeyse odanın tekrardan kilidini açtı ve elinde bir ip vardı. Saçlarımdan çekti beni. Ellerimi kollarımı bağladı. "Ağzını kapatmayacağım ki istediğin kadar çemkir. Senin acı acı iniltilerin, bağrışların bana mutluluk verecek." Boynumdan beni yatağın ranzasasına bağladı. "Sana tasma da çok yakışıyor. Uyumayacaksın bu gece. Köpek gibi yalvaracaksın bana. Çok pişman olacaksın. Bu daha bir başlangıç ama."
Arkasından bin küfür ettim ama zafer kazanmışçasına gülüyordu. Kapıyı kitledi. Ne yapacaktım Allahım burda. İllaki sabah gelecekti. Mutlaka kaçmanın bir yolunu bulacaktım. Özgürlüğüme kavuşacaktım. Ben yine eskisi gibi bağımsız hür bir kadın olacak ve mutlu olacaktım. Her şey düzelecekti. Yerde dizlerim ağrımaya başladı. Pislik herif bu halimden keyif alıyordu. Uyumaya çalışıyordum ama uyuyamadım. Dışarıyı izliyordum. Yağmur kesilmiş sadece ay ışığı süzülüyordu içeriye. Aklıma hamile olduğum geldi. Artık Baran ile birbirimize istesek de istemesek de bağlıydık. Kabul edemiyordum bu durumu. Acaba annem de babamı sevmeyip beni bu yüzden mi terk etti. Unutmak mı istedi beni. Eğer ben çocuğumu terk edeceksem bile Baran'ı unutabilir miydim? Yorgun ve açtım. Kendimi çok fazla yıpratıyordum son zamanlarda. Vücudumun yorgunluğu uykumu getirmeye başladı. Gözlerimi kapatıp ağlamamak için kendimi ikna ettim. Sabah beni umarım burdan çıkarır da kaçmak için bir yol bulurum diye dua ettim. Sonrası her şey karanlık. Kafamı duvara koyup uykuya daldım.

Arkadaşlar merak etmeyin yeni bölümler gelecek bizimle düşüncelerinizi paylaşmayı ve kitabımı oylamayı unutmayın sizleri çok seviyorum. Her gün düzenli bölüm atmaya çalışacağım. ♡♡♡

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin