1. Bölüm

3.6K 24 4
                                    

Ben Gül. Yeni 17 yaşına girmiştim. Yatağa bağımlı hasta bir babam vardı. Annemse bizi ben çok küçükken terk etmişti. Yapayalnız bırakmıştı bizi. Bir kafede garsonluk yapiyordum. Çok da bir kazancım yoktu ama evin giderlerini karşılayabiliyordum. Evimiz iki katlı çok eski bir apartmandı. Alt kattaki komşular dış devlette yaşıyorlardı. Bu alt kat onlara ölen babalarından kalma imiş galiba. Geçen ay kiracı buradan gitmek zorunda kaldı. Çünkü 5 para etmez bu ev için fazla para istiyolardi. Kalanlar başka bir ev bulana kadar idare edip hemen taşınıyorlardı. Biz üst katta yaşıyorduk. 2 odalı 1 salonlu bir evdi işte. Liseyi bu yıl bıraktım. Açık konuşmak gerekirse okuldan nefret ediyordum. Belki şaşırdınız çünkü genelde böyle benim gibi yaşantısı olanlar okumak için can atarlar falan. Ama okul bence gerçekten çekilmez bir yerdi. Edindiğim tüm kötü alışkanlıklar okul yüzündendi. Gittiğim lise zaten mahalle okulu idi. Yaşadığım yeri de düşünecek olursanız, berbat bile liseydi. Okul zamanları arkadaşlar ile sigara içmeye çıkardık. Bi keresinde bir akşam okul çıkışında alkol içmeye gitmiştik ve eve ayık gelememiştim. Hayattan kısacası nefret ediyordum. Elimdeki parayı bu şekilde alkole yatırdığım için o sıralar babamın ilaçlarını alamıyordum. Durumumuz iyice kötüleşiyordu. Ben de Bi karar aldım. Kendimi satıcaktım. Ama bu benimle yaşıt biri değil çalışan bir adam olmalıydı. Bir arkadaşlık sitesine girdim o gece. Bir adamla tanıştım. Adam 27 yaşındaymış sanırım. Bu sitede başta fotoğraf fln yok. Sadece konuşuyorsun. Adamla yaklaşık 3 hafta falan konuştum. Adam arada canı sıkılınca yazıyordu. Açıkçası beni pek takmıyordu. Naber nasılsın falan diye sohbet edip gidiyordu. Muhtemelen birlikte olduğu başka kadınlar vardı. Belli bir süre sonra ona sosyal medya hesabımı verdim. Mesajıma sadece görüldü attı. Yine anlayacağınız üzere pek takmamıştı. Sonra gece yarısı saat 2 gibi Baran adında birinden takip isteği geldi. Bu oydu. Siyah saçlı koyu kahve gözlü bir adamdı. Keskin yüz hatları vardı. Çok yakışıklı idi. Ama adamın çok emrivaki bir yüz ifadesi vardı. Fazla kibirli ve umursamaz evet böyle. Takip isteğini kabul ettim. Profil fotoğrafım yoktu. Çünkü genelde birilerinin profilime bakıp istek atması hoşuma gitmez ama hesabımın içerisinde bir sürü fotoğrafım vardı. Koyu kahve saçlı, kehribar gözleri olan fındık burunlu kalın dudaklı bir kızdım. Beni beğeneceğini düşünüyordum cunku çok güzeldim sadece yüzüm değil vücudum da öyle. Evet benim gibi bir çok kadın vardı. Ama eğlenmek istiyorsa ve ben de para istiyorsam 1 günlükten bence bir sorun olmazdı. Hesabımdaki fotoğrafları incelemiş olacak ki bir anda dm kutumda 5 dakika sonra bir mesaj belirdi. "17 yaşında olduğuna emin misin?" Bu mesajı bildirimden okuyunca bi rahatsız oldum. Bilmiyorum beni gördüğü için iyi bir cevap yazmak istiyordum. Düşünmeye başladım. Ardından bir mesaj daha geldi. "Açıkcası ciddiye almamıştım seni, tahminimden çok daha fazla güzelsin." Kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Çok tez canlı biriyimdir. Hemen her şeye heyecan yaparım. Derken dayanamayıp mesajına girdim. Ve cevap olarak "Bir arkadaşlık sitesinde bulunmak için 17 yaş fazla mı minik acaba?", "Hmm neden bana hayatını kısaca anlatırken çevrende çok kadın olduğunu söylemiştin." diye mesajlar attım. O ise " Senin yüzünden pedofili olabilirim güzellik." Hoşuma gitmişti. Artık düzenli olarak konuşuyorduk. Her sabah, her akşam yazıyordu bana.

~16 Nisan saat 21.19~
B:"Napıyorsun Gül?"
G:"Yatağımda uzanıyorum. Okul beni açıkçası baya yoruyor."
B:"Okulu seviyor musun?"
G:"Her gün kaçmak için operasyon yapiyorum."
B:"Hahaha bu iyiydi. Senin gibi bir güzelliği artik sadece günaydın napıyorsun ya da okulundaki saçma insanların hakkında konuşarak vakip öldürüp harcamak istemiyorum. Bana hayatını anlat Gül."
G:"Sormana şaşırdım. Sitede hiç umursamıyordun beni."
B:" Umursamamak mı dudakların için canımı bile verebilirim. Aklımı başımdan aldın."
Bunu duymak hoşuma gitmişti.
G:" Demek öyle ha... Bu çok hoş. Senin gibi pek parlak bir hayatım olduğu söylenemez. Mesela istediğim her şeyi yapamıyorum. Hasta bir babam var ve ona bakıyorum okulu da ya babam yüzünden ya da kaçmak için çoğu zaman ekiyorum."
B:"Peki ya annen?"
G:"Annem yok benim."
B:"Annen öldü mü?"
G:"Babam hep annen çok güzel bir orospuydu derdi. Babam anneme çok aşık olmuş. Ama annem babamı hiç sevmemiş ve aldatmış. Babamsa onu ve sevgilisini vurdu. Ama annem kurtuldu, sevgilisi ise öldü. Annem zengin bir adamla evlenmiş sonra babamsa üzüntüden ve sıkıntıdan alkol aldığı için çok hastalandı."
Bir an bu kadar detaylı anlatınca kendimi kötü hissettim. Ama klavyeye sanki ben yazmıyordum. Beynimi yönetiyorladı sanki de o düşüncelerimi birden harfiyen yazmıştı.
B:"Çok üzüldüm Gül. İstediğin seyler ne mesela yapamadığını yazmıştın."
G:" Yeni kıyafetler, yeni yerler, güzel bir ev..."
B:"Sana yarın para atayım mı Gül, istediğin kiyafetleri almakla başlayabilirsin mesela."
G:"Banka kartım yok ama."
B:"Olmasına gerekte yok bana telefon numaranı vermen yeterli."
Çok aptaldım. Bir arkadaşlık sitesinden tanıştığım adama hemen güvenip bütün hayatımı anlatmıştım. Bi de üstüne telefon numaramı veriyordum. Onun klavyedeki sözlerine inanıyordum. Bana sapık olduğu aklımın ucundan bile geçmiyordu... Bu dünyada hiç kimse karşılıksız iyilik yapmaz derlermiş ya o söz çok doğru imiş. Aptal gibi onun bana karşılıksız iyilik yaptığını sanıyordum.
Telefon numaramı vermem ile birlikte yarın sabah para atacağını söyledi. Okula gitmedim o gün de. Gidip attığı parayı aldım. Ve o gün hayatımda hiç görmediğim kıyafetleri almak için alışveriş mağazalarının yolunu tuttum.

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin