Birkaç gün sonra,
Biz kendi işlerimizle ilgilenirken şirket önemli bir projede güzel bir sonuca ulaşmıştı. Bu haberi birkaç gün sonra şirkete gittiğimizde almıştık ve bu yüzden bir kutlama olacağını da yeni öğrenmiştik. Şirketten erken çıkıp hazırlanmaya gitmek için Seungri'ye haber verdim, beni o bırakmak istedi. Yanından ayırmıyordu son zamanlarda haklı olarak, bende ayrılmak istemiyordum.
Eve gittik birkaç saat sonra gelip beni alacaktı işleri vardı dışarda. Hazırlanmaya başladım, ne kadar kalacağım belirsizdi o yüzden kıyafetlerimi dolaba yerleştirmiştim. Dolabın karşısında daha önce giymediğim bir elbise baktım fakat yoktu. En azından saçımı ve makyajımı yaparsam belki ne giyeceğime karar veririm diye düşünerek makyaj masasının önüne oturdum. O sırada Seungri'den mesaj geldi.Seungri:
(Fotoğraf.) Nasıl?Vitrinde duran siyah straplez dar bir elbiseyi atmıştı. Mini sevmediğimi de biliyordu ayrıca. Elbisenin sırtı açıktı ve parıldayan taşlar işlenmişti.
Harin:
Güzel.Seungri:
Bu elbiseye göre hazırlanabilirsin.Kıyafet derdinden kurtulduğum için sevinmiştim. Makyajımı yapmaya başladım, normalde abartmazdım fakat kutlama olduğu için bu sefer abartacak hakkı buldum kendimde.
Gözlerime uzun bir eyeliner çektim, rimelimi sürdüm ve kırmızı rujumu sürdüm. Tabii ki üstüne de gloss.
Siyah uzun saçlarımı sıkıca topladım elbisenin sırtını kapatmasını istemediğim için. Güzelce saçımı sabitledim ve kendime baktım. Uyumsuz kıyafetlerimle güzel görünmese de elbiseyle güzel olacaktı. Seungri tam zamanında eve gelmişti.
Odamın kapısını tıklatıp içeri girdi ve elindeki paketi bana verdi, odadan çıktı. Üstümü değiştirdim ve siyah tabanı kırmızı bir topuklu ayakkabı giydim. Uzun zaman sonra güzel ve sağlıklı görünüyordu yüzüm.
Kendime son kez bakıp odadan çıktım. Seungri siyah bir takım giymiş koltukta beni bekliyordu. Ona kocaman şekilde gülümseyip kendi etrafımda bir kez döndüm.H: Nasıl?
S: Güzel görünüyorsun.
Aramızda bu zamana kadar farklı hiçbir şey olmadı sadece yorgun günlerimizin sonunda ona gülüp güvendiğimi belli etmek istemiştim.
H: Teşekkür ederim.
Başını salladı ve anahtarlarını alıp kapıya yöneldi. Saat 8e yaklaşırken kutlamanın olacağı mekana geldik. Tüm herkes oradaydı, Jiyong hariç. İster istemez onu aradı gözüm fakat arabası da yoktu.
Herkes büyük bir masanın etrafında oturuyordu içeri girdik yerimizin üstünde isimlerimiz yazıyordu.
Seungri karşımda oturuyordu. Benim yanım boştu çünkü oturması gereken kişi gelmemişti.
Müdürümüz konuşmasını yapmaya başlamıştı ki Jiyong içeri girdi. Selam verip masaya yaklaştı ismini gördüğünde olduğu yerden hoşlanmadığı belliydi. Yanıma oturup ceketini çıkarttı gelen görevli ceketini aldı. Ona baktığımda bana hiç bakmadığını fark ettim. Son tehditinden sonra bende iğrenerek bakıyordum zaten. Müdür konuşmasını bitirdi ve servisler yapıldı. Seungri de hoşlanmamıştı Jiyong'un yanıma oturmasından.Yemek bittiğinde herkes ayaklandı ve şampanya patlatıldı. Herkes gayet mutlu görünüyordu ve hiçbir sorun yoktu. Seungri'yi uzun zamandır birileriyle konuşup gülerken görmüyordum fakat Jiyong aralarında değildi mekanın bar tarafında kendi başına şampanyasını içiyordu.
Tüm konuşma ve tebrikler yapıldıktan sonra müdür gitmişti, hep böyle oluyordu herkesi kendi haline bırakıyordu.
Seungri konuşup gülüşmeye devam ediyordu bir yandan da alkolü bittiğinde yenileniyordu. Onu rahatsız etmek istemedim fakat canım yeterince sıkılmıştı. Bar tarafına gittim ve biten bardağımı doldurttum. Jiyong kafasını kaldırıp bakmamıştı bile bana. Alkolün etkisiyle savrulan kelimelerimi tutamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• madden / kwon jiyong, lee seung hyun •
Teen FictionEve girerken Jiyong'u göreceğimi düşünmemiştim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde bana arkası dönük bir şekilde oturuyor, sigarasını içiyordu. Balkonun kapısını açmamıştı ev karanlık ve dumandan boğulmuştu. Kapıyı kapattığımda hiçbir tepki göstermedi bil...