(Amnestie Yunseul & Seung Hyun kısmı düzenlendi.)
Seungri'den,
Sabah başıma saplanan ağrıyla uyandığımda gözlerimi açamaz haldeydim. Kesik dolu ellerim sızlıyordu ve gecenin soğuğu üşütmüştü tüm bedenimi. Zar zor kendime gelip gözlerimi açtım ve bir süre olduğum odaya baktım, Harin'in darmadağın olmuş odasında uyumuşum ve farkında bile değildim. Dünle ilgili hatırladığım şeyler kesik kesikti fakat zaman geçtikçe parçalar yerine oturuyordu. Bir süre yatakta öylece duvarları izledikten sonra ayaklandım ve duş almak için tuvalete gittim. Duştan önce elimin üstüne pansuman yaptım ve krem sürdüm ardından duşa girdim. Vücuduma dökülen soğuk su hafızamı tazelercesine dünle ilgili her şeyi gözümün önüne getiriyordu, pişman olmasam da kucağımda başkası varken Harin'in adını sayıklamam ne kadar çaresiz olduğumu yüzüme vurmuştu. Ondan haber almayı isteyip istememek arasındaydım ve kendimi uzak durmak için zorluyordum. Aramızı düzeltmeme imkan yoktu fakat onu görmek istiyordum, neler hissettiğimi bilmesini istiyordum. Şu an Jiyong'un evinde olabileceği aklımın bir köşesinde canımı yakmaya devam ediyordu fakat ben kendimi Yunseulle birlikte olduğuna inandırmaya çalışıyordum. Bedenimi iki günün kanından ve pisliğinden arındırdıktan sonra duştan çıkıp telefonumu aldım. Yunseul'ü aramak dışında başka bir şey yapamazdım. Birkaç çalıştan sonra telefonu açtı.Yunseul:
Efendim?Seungri:
Harin nerede?Yunseul:
Seungri?Seungri:
Evet.Yunseul:
Neden tekrar mı saldıracaksın?Seungri:
Yunseul cevap ver.Yunseul:
Sakın arama bir daha beni. Harin'i de!Yüzüme kapattıktan sonra derince nefes alıp sinirimi yatıştırmaya çalıştım fakat yetmiyordu. Sinirim kendimeydi ve ben hariç herkes haklıydı, piç Jiyong bile. Harin benim hiçbir şeyim değildi fakat ben onu kimseyle paylaşamazdım, onun bile haberi yoktu bundan. Gözlerimin önünden o korku dolu hali gitmediği için bana bunu yaşatan bilincime söverek odama girdim ve üstümü giyindim. Kendi başıma öğrenmekten başka bir çarem kalmamıştı bu yüzden Yunseul'ün evine gidecektim. Üstümü giydikten sonra merdivenlerden indim ve hızlıca evden çıktım, arabama bindim. Yunseul'ün evini hatırlamak şu an benim için işkenceydi çünkü başım deli gibi ağrıyordu, birkaç yanlış yol denemesinden sonra evi bulduğumda arabayı park ettim ve indim.
Kapıyı çaldım ama açılmadı büyük ihtimalle geleceğimi tahmin etmişti. Kapının arkasından gelen tıkırtıları duyduğumda orada olduğunu anladım ve bağırdım.S: Yunseul kapıyı aç.
Y: Siktir git buradan!
S: Sadece konuşmam lazım.
Y: Seungri git söyleyebilecek bir şeyin yok artık!
S: Yunseul kapıyı kırabilirim emin ol buna.
Yunseul konuşmayı bıraktıktan sonra gergince açmasını bekledim. Arkadan kilidi açtı ve kapıyı araladı. Kapıyı açmasını üstteki zincirler engelliyordu.
S: Sadece konuşmam lazım.
Y: Sana kapıyı açamam.
S: Çünkü burada değil.
Y: Değil.
Yüzümü sinirimle beraber gelen gülüşüm kaplamıştı. Tahmin ettiğim şey doğru çıkmıştı, Jiyong'a gitmişti. Ne olacaktı başka? Ben onu hırpaladım diye bir daha görüşmeyecek miydi? Yunseul'e cevap vermeden evin kapısından ayrılıp arabama bindim ve eve döndüm. Gidip gitmemek arasında çok kalmıştım ama şu an gidemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• madden / kwon jiyong, lee seung hyun •
Fiksi RemajaEve girerken Jiyong'u göreceğimi düşünmemiştim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde bana arkası dönük bir şekilde oturuyor, sigarasını içiyordu. Balkonun kapısını açmamıştı ev karanlık ve dumandan boğulmuştu. Kapıyı kapattığımda hiçbir tepki göstermedi bil...