Young-bae'den,
Odalarımıza dağıldıktan sonra dinlenmek için üstümü bile değiştirmeden yatmıştım fakat yaklaşık 1 saat sonra titreyen telefonum sayesinde irkilerek ayılmıştım. Henüz yeni gelmiştik ve şirkete gitmemiştik. Gelen mailleri de kontrol etmediğimiz için olan bitenden haberimiz yoktu bu yüzden acil bir şey olduğunda arıyorlardı.
Telefonu açıp ne olduğunu sorduğumda çalışanlarımızdan birinin kaza geçirdiğini öğrendim. Hangi hastanede olduklarını öğrendikten sonra nasıl ve nerede oldu detayını atlayarak odadan çıktım ve Seung Hyun'a haber vermek için odasına gittim. Kapıyı çaldıktan sonra Seung Hyun karşımda yeni duş almış havluyu beline bağlamış haliyle belirdi. Bir yandan da başka bir havluyla saçlarını kuruluyordu.C: Ne oldu?
Tam ne olduğunu anlatacağım sırada arkada toz pembe saten pijamalarıyla ıslak saçlarını aynı Seung Hyun'un yaptığı gibi kurulayan Yunseul'ü gördüm. Kapıya yaklaşmadan Seung Hyun'a "Kim geldi?" dedi.
C: Young-bae.
Meraklı tavırlarıyla Seung Hyun'un yanına geldi ve bana baktı. Kısa şortu ve askılı üstü ile tamamen bambaşka duruyordu. Hiç makyajı olmadan nasıl bu kadar güzel olabildiğini düşünmekten başka bir şey yapamamıştım. Bir süre göz göze geldikten sonra bakışlarını yere çevirdi.
C: Ne oldu dedim.
Yb: Şirkettekilerden biri kaza geçirmiş. Olayı tam soramadım gittiğimde soracağım.
C: Durumu nasılmış şimdi?
Yb: Daha iyiymiş fakat tehlike sürüyormuş.
C: Sen in ben geliyorum.
Konuşmamız bittikten sonra Yunseul'ün bakışlarını üzerimde gördüğümde ona döndüm.
Yb: İyi geceler.
Y: Bana da haber verin.
Yb: Tamam.
Kapıyı kapatmadan arkamı dönüp tekrar asansöre bindim ve Seung Hyun'u beklemek için otoparka indim.
- Dönüş sabahı -
Harin'den,
Uyandığımızda Jiyong çoktan kalkmış üstünü giyinmişti. Bugün Kore'ye döneceğimiz için alarm kurmuştum yoksa uyanamazdım.
Dünün verdiği yorgunluğu hala atamamışken yastığımın altında duran telefonumu aldım ve alarmı kapattım. Ekrana dikkatlice bakmamla şok olmam bir olmuştu.Seungriyle iletişimi ve şirkete gitmeyi kestiğimden beri Jiyong hakkında hiçbir şey atmamıştım fakat yeni şeyler eklenmişti ve bir sürü yorum gelmişti. Yatakta aniden doğrulup telefonu açtım ve siteye girdim. Seungri'den başkası atamazdı çünkü kimsenin erişimi yoktu. Yığılan yorumları bildirimlerimden sildikten sonra attığı şeye baktım. Jiyong'un şirkete gelmeme sebebini 'bir asistan' olarak başlıklamıştı fakat adımı vermemişti. Jiyong dikkatlice incelediğimi fark ettiğine oturduğu koltukta dikleşip bana baktı.
J: Ne oldu?
H: Hiç.
Onu geçiştirdikten sonra üstüme başıma aldırmadan odadan çıktım ve otelin en üstündeki açık alana çıktım. Kimseye anlatamazdım fakat onu arayabilirdim. Saat erkendi fakat uyuyup uyumaması hiç umrumda değildi. Israrla telefon çaldıktan sonra en sonunda açtı.
Seungri:
Haberi gördün diye düşüyorum.Harin:
Bunu yapmak zorunda mıydın?Seungri:
Bizim yaptığımız şey buydu Harin. Şimdi beni bıraktığına göre tek devam etmem gerekiyor.Harin:
Havaalanında söylediklerine ne oldu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• madden / kwon jiyong, lee seung hyun •
Novela JuvenilEve girerken Jiyong'u göreceğimi düşünmemiştim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde bana arkası dönük bir şekilde oturuyor, sigarasını içiyordu. Balkonun kapısını açmamıştı ev karanlık ve dumandan boğulmuştu. Kapıyı kapattığımda hiçbir tepki göstermedi bil...