"Bang Christopher Chan!" Seungmin'in bağırışıyla kafamı ona çevirdim.
"5 dakikalık su molası verelim, ben gelince devam ederiz." deyip öğrencilerin yanından ayrıldım.
Seungmin'e doğru yürüdüm, sonrasında ona erkek soyunma odasını işaret ettim. Arkamdan geldiğini bilerek, oraya doğru hiç durmadan yürüdüm. Soyunma odasına girip o da girince kapıyı kapadım.
"Pekâlâ, ne istiyorsun?" Seungmin sırıttı.
"Dünkü makyöz kız, burada mı?"
"Sana ne?" Seungmin dudak büzdü.
"Merak edemez miyim?"
"Seni ilgilendirmiyor bu konu."
"Kız sana yürüdü, Bang. Tabii, doğru Christopher Bang hızlıdır." Kahkaha atıp konuştum.
"Senin kadar hızlı olamam, Kim. Evine giren çıkan belli değil. 2 gece önceki herifi unutmadım." Seungmin kaşlarını çattı.
"Orospu değilim ben, o gelenler öğrencilerim, beyinsiz. Balkonda gördüğün kişi de sevgilim." Hassiktir...
"Ne?" Seungmin sırıttı.
"Ne oldu? Zoruna mı gitti?"
"Kendini bir şey sanma, Kim. Benim için bir çöp parçasından değersizsin." Seungmin ağlamaklı bir ifade takındı.
"Cidden çok üzüldüm, paramparçayım."
"Kursun da senin gibi, değersiz. Her zaman senden iyiydim, senden kısa sürede ünlendim. Senin kursun, benim gelmemle ünlendi." Seungmin kahkaha attı.
"Senin kursunda emek yok, Chris. Benim kursum sen gelmeden önce de vardı. Yani, benim attığım temelin üstüne inşa ettin başarını. Ben ise, tırnaklarımla kazıya kazıya geldim o noktaya." Gözlerimi devirdim.
"Siktir ol, Kim. Seninle uğraşacak gücüm yok." Alnımdan akan teri, elimin tersiyle sildim. Islak saçlarımı karıştırıp kapıya yöneldim.
Seungmin, kapının önünde durduğu için ona yaklaşıp kapıyı açmam gerekliydi. İyice dibine girip kapıya uzandım. Dudaklarımız, değmek üzereydi.
"Ne bok yiyors-"
"Seungmin, çekil." Seungmin, yutkunup arkasını döndü. Bir şey demeden kenara çekildi, kapıyı açıp elimle dışarıyı gösterdim. Kızarmaya başlamış yanaklarıyla, tek kelime etmeden dışarı çıktı.
Sırıtıp arkasından çıktım, öğrencilerin yanına döndüm.
"Hocam, bugün Jeongin'i, Kim Seungmin'in yardımcı eğitmeni Hwang Hyunjin ile bastık!" Al işte, bir bitmedin Kim Seungmin.
"Ne yapıyorlardı."
"Hocam valla, Hyunjin kene gibi yapışmıştı çocuğun dudaklarına." Kahkaha atıp gözlerimle Jeongin'i aradım. Jeongin sinirle bağırdı.
"Yah! Hani Chan Hoca'ya söylemeyecektiniz!" Jeongin'in yanına gidip terli saçlarını karıştırdım.
"Ne kadar Hyunjin'i sevmesem de, bir şey olmaz. Hayat senin hayatın." Arkadan Felix gelip konuştu.
"Abi, Seo Changbin seni istiyor."
"Ah güzel, ben de onu bekliyordum." Changbin, spor ile uğraşan arkadaşımdı. Onun mekanına pek çok kez öğrenciler ile gitmiş, onları hazırlamıştım.
"Sen söyle yarım saate gelsin. Duş alıp ofisime geçeceğim. Gençler, sizinle Minho ilgilenecek." Arkamda, Felix ile geniş odadan ayrıldım.
"Felix, 1. Odaya Minho'yu yolla, 2. Odaya Yeonjun'u yolla, 3. Odayla sen ilgilenirsin. Diğer odalarda eğitmenler duruyor zaten." Felix olumlu anlamda kafasını salladı, birlikte asansöre bindik. 4. Katı tuşlayıp yukarı çıktık. Ben kendi odama, o kendi odasına yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dans kursu | chanmin
أدب الهواةİki dans eğitmeni arasındaki rekabet, onları bir çıkmaza doğru itiyordu. # 1 - kimseungmin