12|Titriyorsun

1.2K 168 59
                                    

Seungmin, ayağını yere vura vura öğrenciler ile Chris'i bekliyordu.

"Nerede bu herif?" sinirleri bozulmuştu, bir saatten fazladır bekliyorlardı.

En sonunda, kapı usulca açıldı. İçeriye bir baş uzandı. Öğrencilere bakıp gülümsedi. Seungmin'i atladı.

"Gelebildin?" Chris, onu yanıtsız bıraktı. Kafası yeterince karışıktı.

Hâlâ titreyen elleriyle, spor çantasını çıkardı. Yere bırakıp gülümsedi. Kollarını birbirine doladı.

"Günaydın, bugün bu grubun son günü. Yani işbirliğimizin son günü." son cümlesini derken, bakışlarını Seungmin'e yöneltmişti. Hemen sonrasında çektiği bakışlarını, yeniden stajyerlere yöneltti.

İşbirliği yapmalarını isteyen şirket ile olan anlaşmaları, bugün son buluyordu. Stajyerler, yeterince gelişim göstermişti.

Seungmin'in gözleri, Chris'in titreyen ellerine baktı. Tek problem elleri değildi. Attığı titrek adımlar, gözden kaçacak gibi değildi. Jeongin de, aynı Seungmin gibi fark etmişti. Kaygıyla konuştu.

"Efendim, iyi misiniz?" Chris, kıkırdayıp onu yanıtladı.

"Ah evet, hastayım biraz." Seungmin, derin bir nefes çekti.

"Chris, bir dakika konuşabilir miyiz?" Chris, omzunun ardından Seungmin'e baktı.

"Tabii ki." Seungmin, kapıya yönelince hızla onu takip etti.

Seungmin, her zamanki gibi soyunma odasına yönelince Chris sırıttı. Küçük olan, hızla içeri girince büyük olan da peşinden girdi.

Kapanan kapıyla birlikte, Chris sırıtarak kapıya yaslandı. Kollarını birbirine dolayıp dudak büzdü, araladığı dudaklarından kelimeler bir bir döküldü.

"Ne oldu, beni mi özledin yoksa? Sungchan yetmedi mi sana?" Seungmin, gözlerini devirip konuştu.

"Yaa, tabii ki. Sana olan aşkım, bitirdi beni(!)" ciddiydi aslında. Tabii ki, bunu Chris'e söyleyemezdi.

"Seungmin, bence cidden öyle." Seungmin, iç çekti.

"Saçmalama, ne yapayım ben seni?" Chan, belinden tutup kendine çektiği gence, buruk bir gülümseme sundu.

"Seungmin, yetmedi mi?" Seungmin, yutkunup gözlerini yumdu.

"Chris, kolay şeyler mi yaşadık? Ayrıca, Sungchan'ı atlama." Chan, kıkırdayıp onu yanıtladı.

"Hadi ama? Sungchan, halledilmesi kolay biri. Biraz para fırlattım önüne, siktir olup gitti. Görüntüler de elinde yokmuş zaten, her yeri didik didik arattım. Polis ile tehdit ettim. Korkup kaçtı. O parayla da hiçbir şey yapamaz. Az zaten." Seungmin, bu sözlere şaşırmamıştı.

Bekliyordu zaten. Olaya Chris dahil olursa, olanları öğrenirse hemen hallederdi. Onun istemediği şey de, buydu. Kendi üstesinden gelmek istiyordu. Fakat Chris müsaade etmiyordu.

"Sağol." Chris, Seungmin'in dudaklarına kapandı.

Onu, yavaş hareketlerle öptükten sonra geriye çekildi.

"Bu kadar inatçı olma. Madem kendin yapamıyorsun, gel yardım iste. Biliyorum, benim yapmamdan nefret ediyorsun. Ama gel yanıma." Seungmin, kafasını olumlu anlamda salladı.

Sindirmesi gerekiyordu. Her şey, bazen çok kolay oluyordu. Ve o, buna alışık değildi.

"Ellerin... Neden titriyorlar?" Chris, ellerini kaldırıp onlara baktı.

"Bilmiyorum. Birkaç gündür böyleler. Bir şey olmaz, geçer."

"Chris, titriyorsun. Ya bir şey varsa?" Chan, kahkaha attı.

"Benim için endişelendin mi?" Seungmin, bir şeyler geveleyip mırıldanmaya başladı.

Chris, tekrardan gencin dudaklarına kapandı. Bu sefer karşılık almış, yumuşak öpücük derinleşmişti. Chan dilini, Seungmin'in ağzına gönderdi.

Çalınan kapıyla, sakince ayrıldılar. Chan, oluşan salya köprüsünü diliyle kesti.

"Chris, geliyor musunuz?" Minho, sakin bir sesle konuşmuştu. Chris'in yanıtı gecikmedi.

"Evet, evet geliyoruz."

-Hyunjin ve Jeongin-

"Hyung!" elini tutup peşinde sürüklediği çocuk, telaşla seslendi.

"Jeongin, güzelim... sakin olur musun?" Jeongin, yutkunup konuştu.

"Ama Chris ve Seungmin gelirs..." Hyunjin, Jeongin'in lafını yarıda kesmiş ve onu kendine çekip sıkıca sarılmıştı.

"Hiç görüşemiyoruz, bırak da bir kereliğine kaçırayım seni." Jeongin kollarını, beline sarılan gencin boynuna doladı.

Sevgilisi haklıydı, hiç görüşemiyorlardı. Eğitimi tamamlanınca ne olacağı meçhuldü. Ellerini, Hyunjin'in saçlarına attı. Tutamlarının her birini okşuyordu.

"Özür dilerim... Sana vakit ayıramıyorum." Hyunjin, başını iki yana salladı.

"Dilemen gerekmiyor, iyi bir geleceğin olsun istiyorsun." Jeongin, sevgilisinin dudağına minik bir buse kondurdu.

"Çok anlayışlısın, Hyunjin. Teşekkür ederim." Jeongin, tüm gününü ona ayırmak istiyordu. Fakat imkanlar el vermiyordu.

Sözü vardı, bugünü ona aitti.

O sırada, Chan ve Seungmin kursu didik didik arıyordu. Ne Jeongin vardı, ne de Hyunjin. Ortadan kaybolmuşlardı. Seungmin, eğitmeninin peşindeydi. Chris ise, öğrencisinin.

---

Kısa bir bölüm oldu...

Yani fici daha fazla ilerletemeyebilirim çünkü üstünde duracağım bir konu kalmadı

Yakında bitebilir

Sevdiyseniz oy verip yorum yaparsanız sevinirimm

dans kursu | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin