Elinde kahvesi, giydiği beyaz gömleği ve yüzündeki o alaycı ifade ile yürüyordu. Daehyun, istediğini elde etmeliydi. Girdiği kafede, o masum yüz ifadesini takındı.
"Merhaba, ben burada bugün işe başlayacaktım." Diğer çalışan, başını kaldırıp gülümsedi.
"Choi Daehyun?" Daehyun, başını olumlu anlamda salladı. Üstüne bırakılan önlüğü, hızla üstüne geçirdi.
"Ben, Yeonjun. Burada uzun süredir varım. Bir problem olursa, haber vermen yeterli!" Yeonjun, önlüğünü çıkarıp çocuğa baktı.
"Şimdi, izin saatim. Geldiğimde konuşuruz." Yeonjun, kafeden ayrılınca Daehyun, biraz daha rahat hissetti.
Planı, tıkır tıkır işliyordu. Her şey, yerindeydi. Kafeye giren genç ile, sırıtışı iyice büyüdü. Adam, telefona bakıyordu. Telefona bakmaya devam ederek, isteğini belirtti.
"Merhaba, ben bi-" Lafı, başını kaldırmasıyla yarım kalmıştı.
Ona bakıp, pişkin pişkin sırıtan çalışan ile sinirlenmişti. Gözleri, adeta ateş püskürtüyordu.
"Ne işin var burada, ulan?" O an, Daehyun'un yakalarına yapışmamak için zor duruyordu.
"Umm, sana yakın olmak istedim. Kucağın... Ah cidden, fazla rahattı. Belki daha sık çıkarım, hm?" Chris, çocuğun yakalarına uzandı. Sert hareketlerle, yakalarını düzeltmeye başladı.
"Orospuluğunu..." Yakalarını düzeltmeyi bitirdi, ve yakalarına sertçe birkaç defa vurdu.
"... Başkasına yap." Kahve almadan, çıkışa doğru ilerledi. Son anda durdu ve ağır adımlarla, başını çevirdi. Omzunun üzerinden, çocuğa baktı.
"Ayrıca... Seungmin'den, uzak durursan iyi edersin." Başka bir kelime etmeden, çıkıp gitti.
O gidince Daehyun, kahkaha attı. Kahvelerin yapıldığı tezgaha, yaslandı.
"Zorsun, Chris. Ve ben, buna bayılıyorum." Elini kaldırdı, ve elinde dizili olan birkaç yüzüğü süzdü.
"Benim olacaksın."
Chris, sinirle soluyarak kursa giriş yaptı. Günlerdir kapıda dolanan kameramanlar, onu oldukça rahatsız ediyordu. Rastgele bir soyunma odası, buldu. Boş olduğunu görünce, kendini yere bıraktı.
Derin bir nefes verdi, sonrasında derince bir nefes aldı. Başını, geriye atıp duvara yasladı. O sırada yaptığı spordan dönen Seungmin, Chris'i görmeyip boş sandığı soyunma odasına daldı.
Kulağına yasladığı telefonun başında, sinirle konuşuyordu:
"Orospu çocuğu, ne yüzle gelip numaramı buluyorsun? Sikik sikik, konuşma." Telefonu, kulağından çekip konuştuğu kişinin yüzüne kapadı.
"Muhtemelen, Daehyun'du." Chris, sessizce mırıldandı.
Seungmin, tanıdık ses ile kaşlarını çattı ve başını çevirdi. Boynuna astığı, iki yanından tuttuğu havlusu ile omzunun üstünden sevgilisine baktı.
"Chris?" Chris, gülümsedi. Seungmin, bir iki adımda yanına ulaştı. Eğilip, ona baktı.
"İyi misin?" Chris, başını olumlu anlamda salladı. Ayağa kalkıp, konuştu:
"Ben, odama gideyim. İşim var biraz." Seungmin, saate baktı.
"Dersin yok mu?" Chris, başını kaşıdı.
"Suho, ben bakarım, dedi. Ben de, dersi ona verdim." Seungmin başını, olumlu anlamda salladı.
"Terliyim, rahatsız olma git hadi!" Chris, çocuğun belini kavrayıp başını omzuna yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dans kursu | chanmin
Fanfictionİki dans eğitmeni arasındaki rekabet, onları bir çıkmaza doğru itiyordu. # 1 - kimseungmin