Gördüğüm kedi ile duraksadım, eğilip hafifçe onu sevmeye başladım. Mırıldanmasıyla, kediyi kucağıma aldım ve yoluma devam ettim.
"Kediyi de mi kölen yapacaksın, Chris?" Sinirle arkamı döndüm, etrafıma bakınıp kimsenin olmadığını görünce, bana seslenen aptalın yanına adımladım.
"Fazla çalıştırınca kimse kölem falan olmuyor. Bu onları başarıya ulaştırmanın, tek yolu." Seungmin kahkaha attı,
"Yaa öyle mi? Sen neden başarıya ulaşamadın peki, Chris?"
Flashback
"Hey, Kim Seungmin! Duydun mu, başarısız bir stajyer senin mekanın karşısına kurs açmış." Başarısız stajyer... Kötü bir anılma şekliydi, insanı üzen türden bir anılma şekli.
"İyi de, zaten benim kursum var. Bu eleman neden açmış ki?"
"Ucuz yer bulmak kolay mı sanıyorsun? Bulmuştur orayı, açıvermiştir." Kim nereden bilebilirdi, oraya kurs açan gencin aslında hoşlandığı çocuk için açtığını?
Genç, gülümseyerek karşısında duran aynaya baktı. Bu kurs ona iyi gelecekti, bundan emindi. Seungmin de teklifini kabul etse, her şey çözülecekti.
"Yah! Çok yoruldum." Chan'ın kursu açmasına yardımcı olan arkadaşı, Lee Minho. Kursun yardımcı eğitmeniydi, aynı zamanda.
"Minho, red yemem dimi?" Minho gülümsedi.
"Yemezsin tabii ki, seni liseden hatırlıyordur." Chan kafa salladı.
"Ama okulda hiç görünmüyordum, stajyerken çok yorulduğum için sınıftan ayrılmıyordum." Minho omuz silkti.
"Bir dönem senden hoşlanmış sonuçta, elbet kabul eder. Duygular o kadar kolay sönemez ya?" Sahi... Duygular kolay söner miydi? Seungmin'in duyguları, kolay sönebilir miydi?
"Neyse ben çıkıyorum, gelirim bir saate." Chan, hızlıca çıktı içi hâlâ dekore edilen kursundan. Seungmin'in kursunun önüne gelince durdu, içeri gireceği sırada gördüğü kişi ile kursun sağ tarafına gitti. İçeri girmemiş, bahçeye gitmişti. Chan'ın kulakları her şeyi çok iyi duyardı, Avustralya'da arkadaşlarıyla saklambaç oynarken herkesi bulurdu.
En sonunda gördü, Kim Seungmin ve bir öğrencisi(?) öpüşüyordu. Chan sesini çıkarmadan geri döndü, Minho sorunca:
"Sormadım, hislerimden emin değilim." diye geçiştirdi. Zaten zamanla, aşkının yerini hırsı almıştı. Kim Seungmin'e beslediği hoşlantı, yerini derin bir nefrete bırakmıştı.
Flashback End
"Bana bak Kim Seungmin, ben kolay kolay kırabileceğin bir insan değilim." Tıslarcasına konuştum, Seungmin sırıttı.
"Senin gibi başarısız bir stajyerden, kim ne bekler ki."
"Senin kadar başarısız olamam Kim, stajyer bile olamamışsın. Bunun yayılmasını ister misin? Hm?" Seungmin'in gülüşü soldu, yakalarıma yapışıp konuştu.
"Bana bak Bang, ağzından tek bir kelime dahi çıkarsa bitiririm seni." Kucağımdaki kedi, Seungmin'e pençe atınca Seungmin çekildi.
"Kendin gibi bir kedi bulmuşsun, aptal." Seungmin bunu der demez, sırıttım.
"En azından sana benzemiyor."
"Benden bir tane daha olması imkansız, Bang." Yanımdan uzaklaştığı sırada, hiçbir şey yapmadan arkasından baktım. Kim Seungmin ve egosu... Vazgeçilmez ikili.
Başını okşadığım için mırıldanan kediye bakıp gülümsedim.
"Alıştın sanki bana, yanıma mı alsam seni?" Sanki bana cevap vermek istermiş gibi miyavlayınca, bildiğim veterinere doğru yürümeye başladım.
Veterinere varınca, hızlıca içeri girdim.
"Hey, Taehyung!" Taehyung, masanın altından çıkıp gülümsedi. Elinde, masaya yapışmışmaya çalışan bir köpek yavrusu tutuyordu.
"Vay, hoş geldin Bang!" Elimdeki kediyi görünce ne istediğimi anlar gibi konuştu.
"Gel yapalım aşılarını." Köpeği, masanın orada bıraktı.
"Uslu dur Yeontan! Ödül mamalarını bulamayacaksın." Yeontan ona aldırmadan tekrardan masanın altına atladı, sonrasında çekmeceleri patilemeye başladı.
Ben, Taehyung'un arkasından odaya gittim ve kedinin sakince aşılarını olmasını izledim. Oldukça uysal bir kediydi.
"Aşılarını yaptım, bir sıkıntı yok gibi. Bir şey olursa getirirsin."
"Tamamdır, sağol." Oradan ayrıldığımda epey geç olmuştu. Hemen kursumun yan tarafındaki iki katlı eve geçtim. Kore'nin en ünlü iki kursuna, Seungmin ile sahip olduğumuz için durumlarımız epey iyiydi. Şansa bak ki, Seungmin'in evi de tam karşımdaydı.
Her gece seviştiği enayileri görüyordum bir de. Eve giren, çıkan belli değildi. Aptal herif.
Odamdaki banyoya gidip kediyi yıkadıktan sonra kuruladım, kediyi yatağa bırakıp tekrardan banyoya yöneldim. Kendim de yıkandıktan sonra giyindim. Geriye doğru taradığım saçlarım, ara ara kırılıyordu.
Hava almak için odamdaki balkona yöneldim. Kapıyı açıp, elimi cebimdeki sigara paketine attım. Ayda yılda bir içiyordum, o yüzden bir paketi bitirmem çok uzun zamanımı alıyordu. Bu gece de içesim gelmişti.
Hızlıca içindeki son sigarayı çıkardım, dudaklarımın arasına yerleştirip çakmağı çıkardım ve sigarayı yakıp içime çektim. Paketi cebime tıkıp balkonun ucundaki demirlere kollarımı yasladım. Ağırlığımı biraz bırakmış, öylece duruyordum. Karşı eve baktım, güzel bir evdi. Keşke sahibi de güzel olsa.
Pekâlâ, Seungmin'in yüzü mükemmeldi. Fakat içi? Nefret edilecek derecede iğrenç.
Karşı evin balkonuna baktığım sırada, balkona Seungmin'in çıkmasını beklemiyordum. Çıktığı gibi yüzüme baktı. Gerçi bana mı baktı bilmiyorum ama olsun. Evlerimizin arasında yol olduğu için mesafe vardı. Bir süre birbirimze baktık. Daha doğrusu ben ona baktım, onun kafası bana dönüktü ama nereye bakıyordu bilmiyorum.
Sonrasında balkondan bir kişi daha çıktı. Arkadan gelip Seungmin'in beline kollarını doladı. Seungmin ona dönüp kollarını adamın boynuna doladı ve kafasını adamın boynuna gömdü.
Onlara baktığım sırada, balkona gelen kediyle birlikte gülümsedim. Onu kucağıma alıp tüylerini okşadım.
"Adını ne koysak senin?" Başımı geriye atıp derince nefes aldım. Kim Seungmin... Senden nefret ediyorum fakat hiç normal bir nefret değil bu. Farklı bir nefret.
Ne yapıyorsun sen bana?
~~~
Selaam günün 2. Bölümüyle geldimUmarım seversiniz sevdiyseniz oy verip yorum yapmayı unutmayın
Ayrıca kedinin ismi ne olabilir... Aklımda gram fikir yok
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dans kursu | chanmin
Fanfictionİki dans eğitmeni arasındaki rekabet, onları bir çıkmaza doğru itiyordu. # 1 - kimseungmin