11|Kayıt

1.2K 175 148
                                    

Birkaç gün öncesi:
Seungmin:

"Ne demek kayıt aldım?" Sungchan'ın suratına, bön bön bakıyordum.

"Her şeyi duydum, izledim. Sesiniz, hâlâ kulaklarımda yankılanıyor. Asistanına, kursu daha dikkatli kontrol etmesini söylemeliydin." Şakaklarımı ovup sinirle söylendim.

"Ya sen... Sen deli misin? Biz, başkalarını unutmak için birbirimizi kullandık! Neden, Chan ile girdiğim cinsel ilişkiyi dinliyorsun?" Sungchan, göz devirdi.

"Ah aslında, sadece dinlemekle kalmadım. Fazla tutkulu duruyordunuz, bunu ölümsüzleştirmek adına videoya aldım." siktir... Hastalıklı herif, bizi videoya mı almıştı?

Başıma aldığım bela, kafama dank edince öylece etrafa bakındım.

"Ne demek... Ne demek videoya aldın?" hayatımı bitirirdi o video, ailem henüz hakkımda hiçbir şey bilmiyorlardı. Gay olduğum ortaya çıkarsa, her şey biterdi.

Hem iş hayatım, hem de sosyal hayatım elimden kayıp düşerdi. Kendimi yere bıraktım, karşımda duran gencin bacağına yapıştım. Öyle bir yalvardım ki, hayatımda asla bu kadar yalvarmamıştım. Gururumu ayaklarım altına almış, kendi ruhumu ezmiştim.

Sinirden bacaklarım titriyor, dişlerim zangır zangır birbirine çarpıyordu. Korkunçtu. Kariyerimin bitme düşüncesi, korkunçtu.

Sungchan, beni çenemden tuttu. Doğrulmamı sağlayıp dudaklarını, dudaklarıma bastırdı. Çekilip kulağıma fısıldadı.

"Şimdi git, Christopher'ı öp. Sonra evimize gel sevgilim..." sinirden dişlerimi öyle bir birbirine bastırıyordum ki, kırılacaklardı.

"Orası benim evim, ayrıca bana sevgilim deme!" Sungchan, kıkırdadı.

"Pekâlâ." gülüşünden nefret ettim, dişlerinden, kıvrılan dudaklarının kenarından... Her şeyinden.

İğrenç biriydi o, tek kelimeyle iğrenç. O sikik hırsı yüzünden her şey, Chris'in hırsı gibi değil. Bu boş bir hırs, iğrendirici bir hırs.

"Merak etme Seungmin, her şey iyi olacak. Yine benim olacaksın." İyi miydi bu?

"Hiçbir zaman senin olmadım, olmam da. Bunu iyi biliyorsun, Sungchan. Chris'e anlatırsam, sana neler yapabileceğini bir düşün... Keyif verici." onu korkutmak istiyor, bunu deniyordum.

Fakat beceriksiz olduğum, yapamadığım her halimden belliydi. Sungchan, sadece gülüyor ve benimle dalga geçiyordu. Elimden bir şey gelmezdi. Şu ana kadar, Chris'e karşı gardımı asla indirmedim. Bunu da tek halledebilirim. Değil mi?

Hayır. Hayır, halledemem. Ancak, gururum var benim. Gururum, Chris'in altına girerken neredeydi acaba? Cidden kendimle çelişiyordum.

Gün öyle hızlı geçmişti ki, bir baktım Sungchan beni zorla öpüyordu. Arkadan Chris, bizi görmüş sinirle evine giriyordu. İçimde bir burukluk hissettim, kalbime bir ağrı saplanmıştı.

Chris, eve girer girmez Sungchan'ı ittirdim. Dudağımı, elimin tersiyle silip tiksinerek ona baktım.

"Siktir git artık. Aldın istediğini." Sungchan, yüzünden gülüşünü silmedi.

"Neden?" ağzının ortasına, yumruğu indirmemek için zor duruyordum.

"Şaka mısın, sen?" derince iç çektim, anahtarlarımı çıkarıp evin kilidini açtım. Arkamdan gelen, Sungchan'a aldırmayıp kapıyı yüzüne çarptım.

Şimdiki zaman:
Yazar:

Chris, sakince kursun kapısını araladı. Önünde eğilen çalışanlara karşılık, eğildi. Titreyen ellerine baktı.

"Sikeyim." sinirle söylenip, başını etrafında çevirdi.

Hızlıca odasına çıkıp, içeri girdi. Kapıyı kapadığı gibi, derin bir nefes aldı. Şu sıralar bir garipti. Hep bir şeyler oluyor, hep titriyordu. Çözemediği bu durum, uykusunu da etkiliyordu. Titreyerek uykusundan uyanıyordu.

Pek sorgulamadı, normal olabilirdi. Ancak, kalbinin deli gibi çarpması... Bu normal miydi? Her an, her saniye. Kalbi deli gibi çarpıyordu. Titremesinin nedeni belki de buydu.

O sırada, Felix ve Changbin yine ağırlık kaldırarak çalışıyorlardı.

"Hyung, bugün benim eğitimimin son günü değil mi?" Changbin, gülümseyerek onu yanıtladı.

"Evet öyle, gerisini evde kendin çalışabilirsin. Burada kalmana gerek yok. Yöntemleri iyice öğrendin zaten." Felix, yüzünü buruşturdu.

Etrafına bakınıp boş olduğundan emin oldu. Ağırlıkları, ayağının dibine bırakıp bir iki adımla Changbin'e ulaştı. İyice dibine girdiği adama baktı, yüzü güzeldi. Biraz onu süzdü, Changbin'in dili tutulmuştu. Tek kelime etmeden, Felix'in göz hareketlerini takip ediyordu.

Çilli olan, dudaklarını yalayıp konuştu.

"Ben... Ben kalmak istiyorum. Seninle." Changbin, duyduğu kelimelere şaşırmadı. Oğlanın ona olan ilgisini biliyordu, kendisi de etkileniyordu elbet gençten.

Ancak abisi sorundu, fazla yakınlardı ve Felix ile arasında kavga dönerse bu onları etkilerdi. Fakat Changbin, o an bunu umursamadı. Umursamak istemedi. Yapılı kolları, usulca ince bele dolandı. Nefesini bıraktığı dudakları, öpmeye başlamasıyla karşılığını aldı. Dişlediği dudaklardan, çabucak metalik tat geldi.

Felix'in dudaklarından tattığı kan ile, dudakları daha sert emmeye başladı. Felix, dudaklarını sertçe öpen Changbin'e karşın daha naifti. En sonunda o da öpüşünü hızlandırdı. Changbin'in üst dudağından gelen, metalik tat ile sakince dudaklarını ayırdı.

Changbin, Felix'in kulağının arkasına minik bir buse kondurdu. Alınları birleşince, dakikalarca tek kelime etmeden öylece kaldılar. Nefeslenince, tekrardan birbirlerinin dudaklarına gömüldüler.

----

Selam...

Baya uzun zamandır bölüm atmıyorum

O yüzden bir değişiklik olsun diye bölüm atayım dedim PDNSNDBSKDNSNJ

Umarım seversiniz oy verip yorum yaparsanız sevinirim

dans kursu | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin