20. Bölüm

12.7K 816 203
                                    

Keyifli okumalar ❤️‍🔥

Ay lütfen bölümü multimedyadaki şarkıyla birlikte okuyun. Okudukça ne demek istediğimi anlayacaksınız 🫠

Saniyeler sonra yavaşça benden ayrıldı. Elleri yanaklarımdaydı. Ben şoka girmiş gibi öylece kalakalmıştım.

Saniyeler sonra ellerini ensesine koyup gözlerini sıkıca kapattı. Ardından açtı. Benim surat ifademi gördüğünde yutkundu ve "Ben... özür dilerim, senden izinsiz hareket ettim ve-" sözünü yarıda kestim.

"Senin tek bir hatan var ve o da benden ilk öpücüğümü almak!"

Şaşırmıştı. Ellerini yavaşça serbest bıraktı. "Yani... kızmadın mı?" Diye sordu duyacağı cevaptan korkarak. "Yo kızdım ama benden ilk öpücüğümü almana kızdım. Benim hayalim babamın çalıştığı karakolun arkasında öfkeyle birine bağırırken o kişinin gelip beni öperek susturması değildi!" Dediğimde dudaklarını gülmemek için birbirine bastırıp kafasını eğdi. Gamzeleri ortaya çıkmıştı. Tatlı piç.

"Ya Alp! İnanamıyorum şu an." Dedim sitemle ve ona arkamı döndüm. Gözlerimi sıkıca kapatıp deli gibi atan kalbimin yavaşlamasını bekledim. Aptal çocuk, beni öperken kalp krizinden gideceğimi düşünmemiş miydi hiç? Ama yinede çok güzeldi.

"Sen de benim ilk öpücüğümü aldın!" Şaşkınca ona döndüm. "Ne, nasıl yani?"

Çatık kaşlarını düzeltti. "Hayatımda ilk defa birini öptüm ve inan bana benim de hayalim böyle değildi." Dedi. Kaşlarımı kaldırarak "Senin eski sevgilin..." deyip sustum. Elleriyle oynarken, "Evet daha önce birkaç tane sevgilim olmuştu ama onlarla el el tutuşmak dışında ileriye gitmedim."

Hayır hayır heyecandan kalp krizi geçiremezdim şu an.

Yani ikimizde ilk öpücüğümüzü birbirimize vermiştik. Allah'ım bu çok ama çok harikaydı! Aslında teknik olarak ben vermemiştim o almıştı ama olsun. Zaten onu seviyordum, hayalimdeki mekân burası olmasada sevdiğim biriyle olmuştu.

"Ee bir şey demeyecek misin?" Diye sordu. "İtiraf etmek gerekirse ilkimi senin gibi yakışıklı ve tam bir big boy birine vermek beni çok iyi hissettirdi. Gerçi sen aldın ama neyse." Dediğimde bozulmuş gibi dudaklarını büzüp bana baktı. "Sadece yakışıklı ve kaslı olduğum için mi iyi hissettin yani, hiç duygusal olarak bir hissin yok mu?" Sanki yok desem ağlayacak gibiydi.

Tabii ki ben de şakasına demiştim ama ciddiye almıştı şapşal. Ona doğru gittim ve ellerimle iki yanağınıda sıkmaya başladım. "Sence ben ordan bakılınca her yakışıklıyı öptüğünde iyi hissedecek birine mi benziyorum?" Dediğimde yanakları ellerimde olduğu halde gülümsedi ve gamzeleri belirginleşti. Ardından bu durumu fark edip ellerimi tutup indirdi bırakmadı.

"Bu durumda artık sevgili miyiz?" Diye sordu. Kaşlarımı hafifçe çatıp "tabii ki oğlum, artık ya benimsin ya kara toprağın. Töre gereği." Dediğimde ciddi bir şey duymayı beklemişti ama yanılmıştı, dudaklarını birbirine bastırdı. "Senin olmaya karar verdim. Töreye karşı gelmemek lazım." Dedi o da ciddi bir şekilde. "Aferin aslan parçası." Dedim ve elimi bayağı bir kaldırıp saçlarını karıştırdım.

"Ya senin boyun niye bu kadar uzun ki zaten?" Diye söylenerek geri çekildim. Güldü. Tam o sırada benim telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkarıp kim olduğuna baktım, babam arıyordu. Alp'e sessiz ol işareti yaparak telefonu açtım. "Efendim baba?"
"Nerde olduğunu merak ettim, neredesin güzelliğim?" Dedi. "Dışarı çıkmıştım biraz hava almaya. Şimdi geliyorum." Dedim. Babamın onayıyla telefonu kapattım.

Alp bu sırada telefonuyla sırıtarak bir şeyler yapıyordu. Hemen yanına gittim ve parmak uçlarımda yükselerek ne yaptığına baktım. Bunu fark ederek telefonu iyice havaya kaldırıp benden kaçırdı. "Ooo sen daha şimdiden böyle yapacaksan zor yani beyefendi." Dedim homurdanarak. Telefonu bir şey demeyip geri indirdi. Gözlerimi telefona çevirdiğimde gördüğüm şeyle kaşlarımı kaldırdım.

BASKETÇİ | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin