Taehyung
"Bir kırık gençlik hikayesi,
Yok mudur sevdanın çaresi"
Oldum olası sessizliğe şükreden birisi olarak sabahları alt kattan gelen tabaklara sürten çatal bıçak sesleri, sofradaki sessizlikten gerilen ağızların anlamsız lakırdıları, odamın önünden geçen sonu başı bir türlü belli olmayan ayakkabı vuruşları ve pencereden içeri sızması yetmeyen güneşin ışıklarına eşlik eden kuşların ötüşleri. Zikrettiğim bu ve belki de bunca ıvır zıvır normal bir insanın günlük neşe kaynağının başlangıcı olabilecek iken kendimi bu insan topluluğunun içinde görmek ne yazık ki güçtü. Hele ki alt katta başlamış muhabbetin yükselen sesi kulaklarıma sabır işkencelerini ederken.
Doğrulup oturduğum yatakta gözüme ilk kestirdiğim şey yarısından fazlası tahta zeminin üzerinde olan yorganımın şekli olmuştu boşuna bundan değildi bedenimin belli kısımlarının buz kesmiş gibi hissizliği. Yeni kalkmış olmanın verdiği o kısa süreli sıcaklık tepeden tırnağa çekilmeye başlamışken bir ürperti içimden hızlıca geçip gidivermişti. Vücudumdaki titremeye hazırsız yakalandığımdan hızla ellerimi birbirine birleştirip dişlerimi sıkarak gerinmiştim. Küçük çaplı yaşadığım bu ince sızı ilk yapışta rahatsızlık veriyor gibi görünse de o birkaç saniyelik yaşadığım rahatlama gün içindeki huzurumun neredeyse tamamını üstleniyordu.
Oyalanmamak adına bir elim geceliğim düğmelerini çözerken diğer elim dolabımın içindeki gelişi güzel dizilmiş takımlardan seçim yapmakla uğraşıyordu. Ellerimden çok gözlerim dolabın içinde oyalandığında lacivert takımı çekip almıştım. Takımla aynı kravatı kullanmayı pek tercih etmesem de sabah sabah kararsızlık içinde kalmamak adına lacivert bir kravatı da alıp yatağın ucuna oturmuştum. Ayaklarıma değen güneş içime baharın tüm sıcaklığını akıtıp tüylerime kadar beni ısıtırken üzerimi giyinmiş ve kol düğmelerimi takmaya hazır alt kata doğru adımlamıştım.
Üst üste binen seslerin yoğunluğuna bakılırsa yeni bir misafirimiz olmalıydı, kaç günlük bir misafirlik olacaktı düşünmeden edememiştim doğrusu. Gerçi bir önceki misafirimiz evimden gideli daha kaç gün olmuştu ki, belki dün bile uğurlamış olabilirdik. Günlerden ve tarihlerden o kadar habersizdim ki gazete gördüğüm rakamları bile birkaç saniye sonrasında unutabiliyordum. Bunun en büyük sebebini "Aklını kurcalayan tüm fikirleri def et." olarak kodladığım fikirden ileri geliyor olmalıydı. Keza zerre umurumda olmayan ve hayatımı derinden etkilemeyecek ne varsa unutmayı prensip edinmiştim öyle ki evimizde çalışan bayan elemanların hiçbirinin adını bilmiyor, bay elemanların ise sadece konuştuğum iki kişinin adını bilmekle yetiniyordum. Kısacası yeni bir çocuğun darağacındaki iki elimin parmaklarının sayısını geçmeyecek kadar bildikleri kelimelerle yetindikleri gibi ben de kendi darağacımı daralttığım o birkaç kelime ile avunuyordum.
Adımlarım yüksek bir sesle merdivenin sonunda sonlandığında bir kolumdaki gömleğin düğmesini ilikleyebilmiştim. Masadaki davranışımı tasvip etmeyen birkaç göz yersiz girişime bakmış olsa da bana dönmemiş olan tek bir kişi de yoğunlaşan bakışlarımın sonucunda sandalyeme gelmiş, oturmak yerine üzerine ceketimi atarak evimize yeni aldığımız misafire bakmıştım. Babamın kısa süreli durulan dudakları yeniden konuşmaya başladığında bana misafirimiz olduğunu söylemişti. Gözlerimle şahitlik ettiğim bir durumun sözle tastiklenmesi doğru gelmiyor olsa da dudaklarımdaki şüpheci ısırışları durdurarak "Hoş geldiniz." Demiştim. İlk defa göz göze geldiğim genç bey oldukça dinç görünüyor olsa da yüzü ve bakışlarındaki yorgunluk ve çekingenlik azımsanmayacak ağır basıyordu bünyesinde.
- Hoş buldum efendim. Kelimeleri arasındaki titreyişler çekingenliğini adeta yüzüme vurmuştu.
Küçük bir kasaba da yaşayan ailemin özellikle babamın tanınırlığı ve yardım severliğinin bize olumlu mu desem yoksa olumsuz bir özelliği olarak mı bilmiyorum evimize kasaba dışından gelen her misafiri konuk etme alışkanlığımız anladığım kadarıyla babam vefat edene kadar böyle sürüp gidecekti. Bu geleneğin devamını ağabeyim sürdürür müydü emin değildim lakin ben sürdürmeyi asla düşünmüyordum. Çünkü bizzat şahit olduğum bu misafirperverlik birkaç günün ardından yüzsüzlüğe dönüşüyor ve rahatlığı bulan neredeyse her misafir artık gitmek yerine ailemizin bir parçasından da öte en baş köşe de yerini alıyor hatta bu da yetmiyor kendilerine ek ailelerin rahatı içinde babamdan utanmadan yardım dileniyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elmanın Günahı Dudaklarımızda | Taekook
Fanfiction"Benimle yanmanız için size kısa bir süre." "..." "Sigara bittiğinde ömrümde bitmiş olacak."