Cehennemin ilk ateşi

69 17 8
                                    

Taehyung

"İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara. İçidir hakikatin resmi, dışı sadece bir manzara."

Sabahtan beridir üzerimdeki tüm bu kırgınlığın sebebi sadece bir beklentiydi. Neyi bekliyordum bir teşekkürü mü? Ağrılarımı, sabahtan beridir belimi büken yüreğimdeki ağırlığı kaldıracak mıydı o alacağım teşekkür. Aslında hiçbir beklentim yoktu sadece isterdim ki kapı aralığından dahi olsa yüzünü görseydim. Hala akıllanmayan huzursuzluğumla kapımın çalınmasını bekliyordum nasıldı hali. Niceydi hali vakti. Neden bugün dışarı çıkmıştı ki keşke dinlenseydi evde. Kendimi düşünmem gereken tüm o koca vakit duvarımda beliren siluetiyle birlikte azap çekiyordum.

Jimin dışarı çıkalı epey vakit oluyordu. İlkin beni de evden çıkarmak istemiş olsa da adım atmama izin vermeyecek kadar ayak tabanlarım su topladığından bundan vazgeçmiştik. Kucağına alıp beni dışarı taşıyamayacağı da aşikar olduğundan yatağımda uzanıyordum şimdi. Gitmeden önce sorduğu soruya başımı sallayarak cevap vermiştim. Yalan söyleyecek ya da ondan saklayacak bir şeyim yoktu çünkü hemen anlardı yalanımı. Gecenin bir yarası kapısını çalacak kadar müptelası değildim tütünün ya da dün tekele gidecek kadar.

İçim olmayan bir el tarafından sıkıldığında yatağımda yanıma doğru dönmüş ve boynumu geriye doğru kaydırarak pencereden gün boyu görmek erdemine ulaşamamış olduğum güneşin gidişi içinde yas tutmaya başlamıştım. Bir kişi bile beni görme hevesine düşmüyordu. Gözlerim dünden kalan son yaşlarla su toplamaya başladığında derin bir iç çekmiştim. Adem elmam boğazımda sert bir şekilde yukarı aşağı doğru giderken her yutkunuşumda sağ kolumu tam gözlerimin ikisinin üzerine örtmüş ve sırt üstü yatağa tekrar uzanmıştım. Ne bir şeyleri görmek istiyordum ne de duymak.

Gözlerim kapalı olursa susarlar diye düşündüğüm tüm o düşünce treni daha bir güçlü işgal ettiğinde zihnimi yorgunluğum başlamıştı. Yüreğim anlamsız bir şekilde yangın yeriyken düşüncelerim kor olarak birbirlerini körüklüyorlardı içeride. Karanlık yavaş yavaş zihnimdeki düşünceleri silikleştirirken bir vakit önce cümle oluşturan kelimelerin arası açılıyor her bir sözcük teker teker bir boşluğa düşüp kayboluyordu. Algılarım iyice kapanmaya başlamış zihnimi kaplayan siyah perdenin yerini ucundan beyaz almaya başlamışken kapımın vurulduğunu duymuştum. Gözlerimi kapatan kolumu çekmeden içeri davet etmiştim jimini.

Sabah hadsizce odama dalmış olsa da şimdi gördüğüm kadarıyla kibarlaşmıştı. Gerçi uyuyup uyumadığımı kontrol etmek içinde vurmuş olabilirdi kapıyı. Keşke ses vermeseydim. Gün boyu ilk defa yenilmişken beynimi kemiren cümleler bir nebze dinlenebilirdim. Artık çok geç kaldığımın farkında olarak beklemiştim içeri girmesini.

Kapının gıcırtısını, odadaki tahta zeminde adımlayan ayaklarının yumuşak sesini duyabiliyordum.

- Neden bu kadar geciktin? Ağrılar artık o kadar acıtmıyor canımı. Cevap vermeye tenezzül etmediğinde sinirle solumuştum ki ayaklarımın üzerini örten yorgan kaldırılmıştı.

- Jimin? Gözlerimin üzerinde duran kolumu çekebildiğimde bakmıştım yüzüne. Kolumun ağırlığı gözlerimde karaltılara neden olmuş olsa da odamdaki kişi Jimin olmadığı o kadar bariz belliydi ki. Elinde tutmakta olduğu kanlı yorganı yeniden üzerime örttükten sonra acı yüzünü bana çevirmişti.

- Başka birini bekliyordunuz herhalde? Şaşkın dilimi ağzımın içinde döndürmek ne zor olmuştu. Boğazımda bir yanma baş gösterdiğinde gözlerim de de bir yanma baş göstermişti. Neydi tüm bu vücudumun dün geceden beridir girdikleri benden habersiz tafralar.

Elmanın Günahı Dudaklarımızda | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin