Bölüm 3: İlk Ders: Saygı

6 1 0
                                    

BÖLÜM 3: İlk Ders: Saygı


Parmaklarımın arasında olan oku omuzlarıma doğru sertçe çektim. Keskin gözlerim sayesinde hedef tahtasını uzakta olmama rağmen net bir şekilde görüyordum. Sol elimle tuttuğum yayı sertçe sıkmaya başladım. Saçlarımı uçuşturan hafif esintiyle gözlerimi kapatıp parmaklarım arasında duran oku birden bıraktım.

Ok parmaklarımın arasından kurtulup gitti. Tahtaya saplandığı ses keskin kulaklarım tarafından işitilince gözlerimi yavaşça araladım. Hedefi tam ortadan vurduğumu görünce kimsenin fark edemeyeceği bir şekilde tebessüm ettim ve bir ok daha aldım.

"Erkencisin."

Sesin geldiği yöne dönmek yerine az önce aldığım oku yaya yerleştirdim ve yayı bir kez daha sertçe gerdim. Marlon adımlarını yanı başımda durduğunda dikkatimi ona vermedim. Dikkatim hedefimdeydi. Hedefi tam ortaladığımdan emin olduktan sonra bir ok daha fırlattım. Ok, az önceki okumun hemen yanına saplanınca etkilenmiş bir şekilde kaşlarımı kaldırdım. Marlon, şaşkın sesler çıkarıyordu.

"İnanılmaz." diye mırıldandığında bu kez dikkatimi tamamen ona çevirdim. Dalgalı kahve saçları yüzünün her yerine dağılmıştı. Üzerindeki idman kıyafetleri ve kemerlerindeki hançerlerle bugünkü eğitim için oldukça hazır gözüküyordu.

Elimdeki yayı elimde çevik bir şekilde çevirip ona uzattım. Marlon, yaptığım hareketin etkisinden çıkamazken onun bu şaşkın haline istemsizce gülümsedim. "İddia ediyorum ki oklarım açtığı oyuklara ok saplayamazsın."

"Saplayamam zaten." diye hızlı bir itiraf gelince havalanan kaşlarım hızla eski yerine döndü. Bozulduğumu anladığı an gülümsedi. "Hiç öyle bakma Rose, duyularım seninkiler kadar keskin değil."

Başımı geriye atarak sesli bir nefes bıraktım. "Niye korkuyorsun?"

"Neyden?" diye sorduğunda gözlerimle kendisini işaret ettim.

"Kendinden, ona güvenmekten?"

Marlon'un bakışları yere düştü. Sorunun ne olduğunu çözemiyordum. Neden çoğu Bekçide kendine güven konusunda sıkıntılar oluyordu?

Marlon bakışlarını yerden kaldırmadan dudaklarını araladı. "Bunu biliyorsunuz majesteleri," diye mırıldandı soğuk bir gülümsemeyle. "... bir efsanevi yüzüğe sahip değilken kendimize nasıl güveneceğiz?"

Sözleri içimde dolaşan bazı şeylerin dolanma yönünü değiştirmişti sanki. Bakışları hala yerdeyken ufak bir öfkeyle yayımın ucunu çenesinin altına yerleştirdim ve çenesini kaldırdım. Gözleri gözlerime hizalandığında korkusuzca konuşmaya başladım. "Söylesene sevgili bekçim, senin bir yüzüğe ihtiyacın var mı?" Marlon hala hüzünlü gözlerle bakarken ona bir adım yaklaştım. "Benim bir yüzüğüm yok ve asla da olmayacak." dedim güçlü bir fısıltıyla ve ekledim, "Ölümle burun buruna yaşıyorum. Kimin tarafından, nerede, ne zaman öldürüleceğimden bihaberim." dedim hırsla. Gözlerimi ardına kadar açmıştım ve bu gözlerimi yakmaya başlamıştı. Sertçe yutkundum. Marlon ise bu sözlerimden sonra bir farkındalık yaşamıştı. "Fakat söyle bana, ne vakit pes edip bıraktım elimdeki oku, yayı, hançeri, kılıcı?" Çenesinin altına yerleştirdiğim yayı yavaşça ondan uzaklaştırdım. "Hiçbir zaman." diye kendi sorumu yanıtladım. "Neden? Çünkü kendime güveniyorum ve inanıyorum. Bu yüzden pes etmiyorum. Bir yüzüğüm olduğu için değil, kendime inandığım için kendime güveniyorum."

Marlon öylece gözlerime baktı. Ardından bakışları sarayın bahçesinde kılıç düellosu yapan bekçilere kaydı. Gözlerinin bir şey aradığı kesindi.

ÇARESİZ KRAL (KARANLIĞIN YÜZÜĞÜ SERİSİ-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin