Bölüm 21: Sarayın Işıkları

8 0 0
                                    


BÖLÜM 21: Sarayın Işıkları


Asırlar parçalandı bir neslin ayakları altında.

Kimse ayaklarını kaldırıp ezdikleri şeyin farkına varamadılar...

Yıllar çok şey öğretir kimi zaman. Bazen ise kara bir kutuya bürünür ve görür görmez ruh bedene sığmadığını hisseder. Korkarız ardımızda kalan yıllara dönüp baktığımızda. Özleriz bazen... Bazen de ibret almakla yetiniriz. Ya da şimdiki gibi her şeyi göz ardı eder ve hayatlarımızı akıtmaya devam ederiz.

Neydi hakikat, neydi asıl dengede duran terazi?


Terazinin bir kefesine koyulan ölmüş bir ruhun karşısındaki kefeye haklı olabilmesi için ne koyulabilir?

Bir terazinin kefesinde eğer ölü bir ruh varsa karşı kefeye haklı olarak nitelendirilen her ne koyulursa koyulsun, o kefelere tıpatıp aynı iki elma bile koyulsa bir daha dengede kalmaz. Zira terazi dengesini kaybetmiştir bir kere.


Öldürmenin bir mazereti, bir sebebi olamaz.

Olmamalı...

Bu denge böyle sağlanamaz.

Sağlanmamalı...

Bu denge bu yüzden yıkılır ve bir daha toparlanamaz.

Kaç gün geçti, kaç gözyaşı döküldü, kaç yürek korkudan köşe bucak kaçtı bilinmiyordu. Prenses Dione'un katlinden sonra saray uzun bir sessizliğe gömüldü. Sessizliğin en derininde ise ben vardım.

Prenses Dione'un cenazesinden sonra kral, sarayın geçidini kapattı. Saray hizmetinde çalışan bekçileri azalttı. Aldığı önlemlere hiç kimse sesini çıkaramadı. Kimse itiraz etmedi. Hiç kimse tek kelime edebilecek kadar masum görünmüyordu...

O gün ne yaşadığım şok anı ne de sarayın her yanından yükselen çığlıklar kafamın içinden çıkmadı. Odaya girdiğimde tir tir titrediğimi hatırlıyordum. Prenses Dione'un cansız bedeninin etrafına dizilenler şoklarını atlatamazken annesinin baş ucunda acı haykırışlar bırakan Beth'i bir türlü silip atamıyordum gözümün önünden. O günü her bir zerresine kadar hatırlıyordum.

Prenses Dione... Benim esaretim, kollarıma ve ayaklarıma takılan bir mahkûm zinciri, aldığım nefesten rahatsızlık duyan, tehditleri ve ağır ithamlarıyla beni bir köleye çeviren Prenses Dione... Kendisi dokunulmaz ve hayatta kalan olarak nitelendirdiği anları anımsamak artık öfke değil acı veriyordu. Kendisine bu kadar güvenen ve en uzun yaşayan, bir aile sahibi olan ilk prenses olması dillere destanken kaderi yine diğer prensesler gibi halkın elleri arasında ruhundan vazgeçerek olmuştu.

Cenazesine gitmeme izin verilmedi. O gözyaşlarıyla toprağa gömülürken ben karanlık odamın kara perdelerini sonuna kadar çekip kendimi yepyeni bir karanlığa bıraktım. Prenses Dione'un eşi, çocuklarıyla birlikte gelip Beth'i buradan almak istediğini söylese de bu kralı ikna edememişti. Kral ısrarla onun da tehlikede olduğunu düşündüğü için burada kalmasını istemişti ki haksız da değildi. Prenses Dione'un oğlu hariç diğer iki kız çocuğu tehlike altında olabilirlerdi.

Kral defalarca odama geldi o günden sonra... Kapıyı hiç kimseye açmadım. O gün benim miladımdı adeta... Kendimi odama kapattım ve kilidi indirip her şeye kendimi sonsuza kadar kapattım. Günlerce odamda kaldım. Siyah perdelerimi, ışıltılı mücevherlerimi, sayısız silahlarımı, kana bulanması an meselesi olan kıyafetlerimi inceledim.

ÇARESİZ KRAL (KARANLIĞIN YÜZÜĞÜ SERİSİ-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin