Selamlar!!! Bölümleri saat 20.00'da paylaşacağım demiştim fakat akşam küçük bir işim çıktığı için şimdi yayınlıyorum... Keyifli okumalar dilerim yorum atmayı unutmazsanız sevinirim... <3<3<3
Bölüm 4: Ziyaretçi
"Geçmiş olsun prenses."
"Teşekkür ederim Sevgili Bekçim."
Hekim yatağımın hemen yanına yerleştirdiği ilaçlarını toplarken ayaklarımı yatağıma uzattım. Dikilen ve sarılı duran kolumu acıyla sol elimle tuttum ve kucağıma yerleştirdim. Julia ve Marlon karşımda endişeli gözlerle beni seyrederlerken onlara gözlerimi büyüttüm. Endişe dozlarını yine kaçırmışlardı.
Hekim kadın eşyalarını topladıktan sonra odadan çıktı. Julia hemen adımlarını yanımda bitirip başından beri bana içirmeyi beklettiği yeşil çayını bana uzattı. "Bu size iyi gelecek majesteleri..." diye mırıldandı. "Kendi ellerimle yaptım. İçinde şifalı otlar da var."
Julia'nın tatlılığına karşılık gülümsedim. "Teşekkür ediyorum Bekçim fakat ihtiyacım yok. Ama çok istiyorsan Marlon'a verebilirsin. O da epey yaralandı."
Marlon bir anda gözlerini kocaman büyüttü ve bana baktı. Başımı yatırıp onu seyrettiğimde Julia bakışlarını arkasındaki Marlon'a çevirdi. Marlon, daha öncesinde Julia'nın çaylarından içmişti ve bir hafta boyunca tuvalet sıkıntısı yaşamıştı. Bunu hatırlayan Marlon kaşlarını havaya kaldırıp içeceği reddettiğini anlatıyordu. Ben ise ona omuzlarımı kaldırarak 'yapacak bir şey yok' mesajını vermeye çalışıyordum.
"Sen ister misin Bekçi?" dedi Julia elindeki bardağı Marlon'a uzatarak. Marlon kibar bir şekilde elini havaya kaldırdı.
"Kan görmekten midem bulandı da benim." diye söze girdiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu hareketim Marlon'un dikkatini dağıtmıştı. Şaşkın Julia'nın bakışları ikimiz arasında gidip geliyordu. "Midem hiçbir şey istemiyor. Yine de ellerine sağlık Bekçi."
Julia gülümsedi. "Ne demek. Mideniz için de bir çay yapabilirim isterseniz."
"Hayır." dedi Marlon aniden. Sol elimle ağzımı kapatarak onu izledim. Yardım dolu bakışları kısa süreliğine bana döndüğünde ona bıyık altından sırıtarak bakıyordum. Ne gibi bir bahane bulacaktı acaba. "Yani zahmet etme." diye toparlamaya çalıştı Marlon. "Yorulmanı istemem."
Julia utançla gülümsedi ve başını eğdi. O an Marlon çok yanlış bir şey yaptığını fark edince dehşet içinde bana döndü. Gülmemek için verdiğim mücadelenin bir kelime karşılığı yoktu. Marlon her şeyi batırmıştı.
"Peki Bekçi." dedi Julia ve yatağımdan kalktı. "Ben kiler ile ilgileneyim majesteleri." Başımı salladım.
"Kiler önemli." dedim üstüne basa basa. Julia mesajı anladığında ufak adımlarla odadan çıktı. O çıktıktan sonra birkaç saniye kendimi tuttum. Ayak adımlarının uzaklaştığını duyunca daha fazla kendimi tutamadım ve yatağıma kendimi atarak gülmeye başladım. Marlon ise başımda volta atmaya başlamıştı.
"Yanlış anladı ya!" dedi isyan ederek. Karnımı tutarak gülmeye devam ettiğimde Marlon mızmızlanarak bana döndü. "Niye gülüyorsun? Bahtımın rayı patladı burada!"
Gülmekten çatlayacaktım. Gözlerimde dolan yaşı silerken yatarak Marlon'un tepkilerini seyrediyordum. Yüzündeki endişe giderek artıyordu. "Çayı içseydin o zaman." dediğimde Marlon inanamaz bakışlarla bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARESİZ KRAL (KARANLIĞIN YÜZÜĞÜ SERİSİ-1)
FantasíaDünya'nın unutulan ve sonradan hatırlanan o eşsiz toprakları... Ardena... Nice krallıkların hüküm sürdüğü ama o uğursuz kara topraklarında kimsenin barınamadığı bir ölüm çukuru. Nice soyların başlayıp bittiği, nice ırklar ve yaratıkların doğup öldüğ...